Moğol İmparatoru Cengiz’in torunu Hülâgü tarafından kurulan devlet.
Cengiz Hanın ölümünden sonra, geniş arâzilere sâhip imparatorluk parçalanmaya yüz tutmuştu. Torunlarından Mengü Han, 1253’te hâkânlığa seçildikten sonra, kardeşi Hülâgü’yu Batı Asya’daki Moğol fetihlerini yeniden başlatma ve sağlamlaştırmakla vazifelendirdi. Bu sırada İslâm dünyâsının büyük kısmının doğrudan kontrolü Moğolların elinden çıktı. Bu durumu göz önüne alan Hülâgu, batıya hareket etti. Yol boyunca birçok devlet hâkimiyetine aldı ve geçtiği yerleri kana boyayarak yakıp yıktı. 1256 yılında Âzerbaycan’daki İsmâilîlere sert darbeler indirdi. İsmâiliyye Devletinin son reisi olan Rükneddîn’i öldürdü. Daha sonra Irak’ta karşılaştığı halîfe ordusunu bozguna uğrattı ve Abbâsîlerin son Bağdat Halîfesi El-Mu’tasım’ı katlettirdi. Bağdat sokaklarından günlerce kan aktı. Nehirlere atılan kitaplar, suyun rengini değiştirdi. Günlerce mürekkep aktı. Hülagü, daha sonra Sûriye’ye doğru ilerledi. Ancak Filistin’de Ayn-Calut mevkiinde karşılaştığı Mısır Memlûklüleri tarafından bozguna uğratıldı (1260). Netîcede Hülâgu, büyük han adına İran, Irak, Kafkasya ve Anadolu’yu içine alan bölgelerin hükümdârı oldu. Büyük Hana bağlı mânâsına İl-han ünvânını aldı.
İlhanlı Devleti böylece Hülâgü tarafından kesin olarak kuruldu. Ancak Hülâgü’nün acımasız bir İslâm düşmanı olması ve yaptığı savaşlarda 800.000 Müslümanı, kadın-erkek demeden, katlettirmesi kendisine karşı olanların sayısını artırdı. Bunların başında Ayn-Calut’ta İlhanlı ordusunu bozguna uğratan Memlûkler ile Altınordu Hanlığı gibi Müslüman devletler gelmekteydi. İlhanlılara karşı ortak düşmanlık Memlûkler ileAltınordu arasında siyâsî ve ticârî bir ittifakın doğmasına sebeb oldu. Buna karşılık İlhanlılar da Avrupalı Hıristiyan devletler, Doğu Akdeniz sâhillerindeki Haçlı şehirleri, Kilikya Ermenileri ile Müslümanlara karşı ittifak yapmaya çalıştılar. Hülâgü’nün hanımı Dokuz Hâtun, Nasturî mezhebinden bir Hıristiyandı. İlhanlılar da Hıristiyanlığa ve Budizme meyyaldiler.
İlhanlılar Hülâgü ve ondan sonra gelen hükümdârlar zamânında İran, Afganistan, Irak ve bütün Güney Kafkasya’yla birlikte Türkiye Selçuklularının hükümrân olduğu Anadolu topraklarında da hâkimiyetlerini kabul ettirdiler. 1294 yılında Çin’de bulunan Moğol hükümdârı Kubilay Hanın ölümü üzerine, İlhanlılarla büyük hanlar arasındaki bağlar gevşedi. Çok geçmeden Gazan Mahmûd Han zamânında İlhanlılar büyük ölçüde İslâmlaşmaya başladılar.
Son büyük İlhanlı Hükümdârı Ebû Saîd 1323’te Memlûklerle anlaşma imzâladı. Böylece Sûriye bölgesi için yapılan savaş sona erdi. Ancak ülkesi uzun süren savaş sonucunda yıpranmıştı. Ayrıca, onun vâris bırakmadan ölmesi, sonraki yıllarda devlet içinde taht kavgalarına yolaçtı. Celâyirli ve Çobanî emirler tarafından tahta çıkarılan kısa ömürlü hanların idâresi altında devlet hızla çökmeye başladı. Çok geçmeden İlhanlı İmparatorluğu parçalanarak yerini mahallî hânedânlar aldı(1353).
Bağdat taraflarında Celâyirliler Sülâlesi, Anadolu’da beylikler, Fars’ta Muzafferîler, Mâzenderân’da Sarbâdârlar gibi devletçikler kuruldu. Âzerbaycan, Altınordu Devleti tarafından işgâl edildi. Eski İlhanlı topraklarında bu devletçiklerin kavgaları, Tîmûr Han zamânına kadar devâm etti.
Uzun süren savaşlar ve iç karışıklıklara rağmen İlhanlı idâresi, İran için bir refah dönemi oldu. Gazan Mahmûd Han İslâmiyeti kabul ettikten sonra İlhanlı topraklarında İslâmın güzel hasletleri hızla yayıldı. Moğollar artık yakıcılık ve yıkıcılık özelliklerini kaybederek İslâm âlemi için faydalı olmaya başladılar. Devletin vesikalarında, resmî yazılarında Peygamber efendimizin ve Ehl-i beytin isimlerine öncelik verilir oldu. Bastırılan paralar üzerine“Allah’ın inâyeti ile” mânâsına gelen Moğolca “tengrin kuçundur” ibâresi konuldu. Gazan Mahmûd Hanın, sağladığı kuvvetli otorite sâyesinde ilmî faaliyetler arttı. Âlimler himâye edildi. Gazan Hanın yaptırdığı pekçok medresede; tıp, astronomi, kimyâ ilimleri ve el sanatları öğretildi. Bunlarla bizzât kendisi de meşgul oldu. Ayrıca tebriz civârında kurduğu rasathânenin yanında, fen ilimlerinin okutulması için bir de medrese yaptırdı. Tebriz’de Gazan Mahmûd Han tarafından yaptırılan, etrâfı on iki büyük medreseyle çevrili Büyük Câmi, eşi görülmemiş büyüklükte ve çok kıymetli bir sanat eseriydi.
Pekçok milletin ve memleketin târihini inceleyen Gazan Mahmûd Han, bilhassa kendi kavminin târihini yazmak husûsunda büyük gayret gösterdi. Moğol târihi ile ilgili bilgilerin Reşîdüddîn vâsıtasıyla Târih-i Gazânî adlı eserde toplanmasını temin etti.
1307 senesinde Olcaytu tarafından Sultâniye’de yeni bir başkent kuruldu ve sekiz minâreli bir câmi inşâ edildi. Sanatkârlar ve mîmârlar teşvik edilerek İlhanlı mîmârisindeki belirgin üslûbun ortaya çıkması sağlandı. İlhanlıların Hıristiyan Avrupa ve Çin gibi değişik kültürler ile temasta bulunmaları, İran dünyâsına, düşünce, ticâret ve sanat îtibâriyle tâze, canlı tesirler meydana getirdi. Ayrıcaİlhanlı Devleti, Uzak-Doğu ve Hindistan’dan yapılan ticârette büyük rol oynadı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.