Alm. Neues, Testament, Fr. Evangile, İng. Evangelium, Bible. Allahü teâlânın peygamberleri vâsıtasıyla insanlara gönderdiği dört büyük kitaptan biri. Hazret-i Îsâ’ya indirilmiş olup, Hıristiyanlık dîninin kutsal kitâbıdır. “İncîl” kelimesi Süryânîcedir. Lügatte “göz nûru” demektir. Hazret-i Îsâ’ya inzâl edilen (indirilen) hakîki İncil, hiç şüphesiz Allah kitâbıdır. Fakat bugün, bu hakîkî İncil mevcut değildir. Bugün Hıristiyanların elinde bulunan ve “Evangelium” veya “Bible” adını verdikleri Mukaddes kitapta, eski hakîkî İncil’den kalmış pek az parça vardır. Esas İncil, İbrânî dili ile idi. Bu kitap, sonraları Yunancaya, Lâtinceye, yanlış olarak çevrilmiş, zamanla içerisinde birçok parçalar eklenmiş, sık sık değiştirilmiş ve nihâyet bugünkü bozulmuş ve karışık şeklini almıştır.
Kur’ân-ı kerîm; İncil’in, ilâhî bir kitap olduğunu ve diğer ilâhî kitaplarla berâber onun da aslına, îmân etmenin lâzım olduğunu haber vermektedir. Âl-i İmrân sûresi 84. âyetinde meâlen; “De ki: Allah’a îmân ettik. Bize indirilene (Kur’ân-ı kerîme), İbrâhim’e, İsmâil’e, İshâk’a, Yâkûb’a ve oğullarına indirilenlere, Mûsâ’ya, Îsâ’ya ve peygamberlere, Rablerinden verilenlere de inandık.” buyrulmaktadır. Mâide sûresi 68. ve Tevbe sûresinin 3. âyetleri de, ilâhî kelâm olmaları ve aynı esasları telkin etmeleri yönünden İncil’i, Kur’ân-ı kerîm ve Tevrat’la aynı derecede zikretmiştir. Ayrıca Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîm’inde, hazret-i Îsâ’ya gönderdiği İncil’ini bir hidâyet (kurtuluş), bir nûr, bir rahmet ve fenâlıktan sakınanlar için bir nasîhat (öğüt) olarak vasıflandırmaktadır. Mâide sûresi 46. âyetinde meâlen; “Arkalarından da (bu peygamberlerin) izlerince Meryem oğlu Îsâ’yı, Tevrat’ın bir tasdikçisi olarak gönderdik. O’na da içinde bir hidâyet, bir nûr bulunan İncil’i ondan evvelki Tevrat’ın bir tasdikçisi ve sakınanlara bir öğüt olmak üzere verdik.”
Yine Kur’ân-ı kerîm’de Allahü teâlâ, İncil’i hazret-i Îsâ’ya vahyettiğini ve onu peygamber olarak gönderdiğini çeşitli âyetlerde meâlen şöyle açıklamaktadır:
Arkalarından da Meryem oğlu Îsâ’yı gönderdik. Ona İncil’i verdik. (Âl-i İmrân sûresi: 3)
(Îsâ beşikteyken dile gelip) dedi ki: “Ben, hakîkaten Allah’ın kuluyum! O, bana kitap (İncil) verdi. Beni peygamber yaptı. (Meryem sûresi: 30).
Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştim. (Mâide sûresi: 110)
Müslümanlar, diğer ilâhî kitaplarla berâber hakîki İncil’in de Allahü teâlâ tarafından hazret-i Îsâ’ya gönderilmiş hak bir kitap olduğuna inanırlar.
Bugünkü İnciller: Hazret-i Îsâ’ya gönderilen İncil, tek kitaptı. İbrânice ile yazılmış olan bu hakîkî İncil, bugün mevcut değildir. Bolüs (Pavlos) adındaki bir Yahûdî, Îsâ’ya inandığını söyleyerek ve Hıristiyanlığı yaymaya çalışıyor görünerek, gökten inen İncil’i yok etti. Dört kişi ortaya çıkıp, on iki Havârî’den işittiklerini yazarak, İncil adında dört kitap meydana geldi ise de, Bolüs’ün yalanları, bunlara da karıştı. Böylece Îsâ aleyhisselâmın hak olan dîni, az zaman sonra Yahûdîler tarafından sinsice değiştirilmiş oldu. Barnabas adındaki bir Havârî, Îsâ aleyhisselâmdan işittiklerini ve gördüklerini doğru olarak yazdı. (Bkz. Barnabas)
Barnabas’ın İncil’i; bugüne kadar gelen İncillerden hakîkî İncil’e en çok yakın olandır ve en önemlisidir. Kıbrıs’ta doğan Barnabas’ın asıl ismi Joses idi. Kendisi hazret-i Îsâ’ya inananların en başında gelmekte ve Havârîlerin arasında mühim bir mevkii bulunmaktadır. Kendisine verilen “Barnabas” lakabı, nasihat verici, iyiliğe teşvik edici anlamına gelmektedir.
Barnabas İncili’nde, son Peygamberin 600 veya 1000 sene kadar sonra geleceği bildirilmektedir. Bu İncil’de, tek Allah inancından bahsetmekte ve teslis yalanlanmaktadır.
Avrupa ansiklopedilerinde Barnabas İncili hakkında şu bilgi vardır: “Barnabas İncili diye tanımlanan bir el yazısı, 15. yüzyılda İslâmiyeti kabul etmiş bir İtalyan tarafından yazılmış uydurma bir kitaptır.” Bu açıklamanın tamâmiyle yanlış olduğu şundan bellidir: Barnabas İncil’i daha 3. yüzyılda, yâni hazret-i Muhammed’in gelmesinden en az 300 veya 700 sene evvel aforoz edilerek ortadan kaldırılmıştır. Demek ki, daha o zaman da içinde fanatik Hıristiyanların işine gelmeyen, teslisin aleyhinde olan, başka bir Peygamberin geleceğini haber veren bahisler vardı.
Barnabas’ın bu İncil’i, târih boyunca çeşitli defâlar ortadan kaldırılmak ve bütün nüshaları kaybedilmek istenmiş olmasına rağmen, Papa Damorus tesâdüfen eline geçen bir nüshasınıPapalık Kütüphânesinde saklamıştır. Kitap 1590’da el yazısı ile İbrâniceden İtalyancaya çevrilmiştir. Bu nüsha elden ele dolaşarak 1713 yılında Prens Ojene’ye ve ölümünden sonra Viyana Kraliyet kütüphânesine nakledilmiştir. 1907’de Bay ve Bayan Ragg tarafından İngilizceye tercüme edilerek Oxford’da basılmış, fakat esrârengiz bir tarzda ortadan kaybolmuştur. Ancak bir nüsha British Müseum, bir nüsha da Amerikan Kongresi Kütüphânesinde bulunmaktadır. Bu Barnabas İncili, Pakistan Kur’ân Konseyi eliyle 1973’te tekrar basılmıştır.
Barnabas İncil’i dışındaki diğer uydurma İnciller zamanla çoğalarak her yerde başka bir İncil okunur oldu. Nihâyet mîlâdın 313’üncü senesinde, önce putperest iken Hıristiyanlığı kabul eden Büyük Kostantin, bütün İncillerin birleştirilerek, yeniden bir İncil yazılmasını emrettiği gibi, eski dîni olan putperestlikten de birçok şey ilâve ettirdi (Bkz. Hıristiyanlık). Daha sonra çeşitli târihlerde yapılan toplantılarda ilk yazılan dört bozuk İncil, bugünkü Hıristiyanların kutsal kitabı olarak kabul edildi.
Sonradan ortaya çıkarılan ve şimdi Hıristiyanların mukaddes kitabı olan İncil, iki kısımdan meydana gelmiştir: Eski Ahit (Old Testament), o zamâna kadar gelen peygamberlerin ve bilhassa hazret-i Mûsâ’nın tebligâtını ihtivâ eder. Yeni Ahit (New Testament) denilen kısmı ise, Mattâ (Matthew), Markos (Mark), Luka (Luke), Yuhanna(Jahn)nın yazdıkları kitaplar olup, hazret-i Îsâ’nın hayâtı, yaptığı işler ve verdiği nasihatlar hakkında bilgileri ihtivâ eder. Bütün bu bilgiler, tam ve dürüst bir şekilde zaptolunmamıştır. İncil’in hazırlanmasında, Kur’ân-ı kerîm’in zaptolunmasında gösterilen büyük hassâsiyet gösterilmemiştir. Hakîkî bilgilere birçok yanlış düşünceler, efsâneler ve hurâfeler eklenmiştir. Aslından uzak bulunan bu dört İncil şunlardır:
1. Meta(veya Matta): Filistinli olan Metâ, Îsâ aleyhisselâmı yalnız göğe çıktıktan sekiz sene sonra, birinci İncil’i yazmıştır. Burada, Îsâ aleyhisselâmın, Filistin’de doğumunda görülen şaşılacak şeyleri ve Yahûdî pâdişâhı Herod’un, onu çocukken öldürmek isteyince, annesi hazret-i Meryem’in oğlunu alıp, Mısır’a götürdüğünü yazmaktadır. Hazret-i Meryem, oğlu göğe çıktıktan altı sene sonra vefât etti. Kabri Kudüs’tedir. Bugün mevcûd olan Mattâ İncili, İbrânice nüshanın tercümesidir. Bu tercümeyi yapanın kim olduğu da belli değildir.
2. Luka: Antakyalı olan Luka, Îsâ aleyhisselâmı görmemiş, Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra münâfık olan Bolüs tarafından güyâ Hıristiyanlık dînine alınmış ve onun (bozuk) fikirleriyle aşılanarak, Allahü teâlânın kitâbını büsbütün değiştiren bir İncil yazmıştır. Luka, havârî değildi.
3. Markos: Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıktan sonra Îsevî (Hıristiyan) olmuş, İncil ismi ile tercümanı olduğu Petros adındaki havâriden işittiklerini yazmıştır. Markos’un havârîlerden olmadığında bütün târihçiler ittifak hâlindedir. Sâdece havârîlerden Petrus’un tercümanıdır.
4. Yuhanna: Îsâ aleyhisselâmın teyzesinin oğlu olup, hazret-i Îsâ’yı birkaç kere görmüştür. Yuhanna’ya nisbet edilen dördüncü İncil’in ortaya çıkmasına kadar Îsâ aleyhisselâmın dîni, esâsen Mûsâ aleyhisselâmın dîninden ayrılmayıp, tevhid esâsına dayanıyordu. Bu kitap, Yuhanna’ya âit değildir. İkinci asırdan sonra aslı meçhul bir şahıs tarafından kaleme alınmıştır.
Bu dört İncil, aynı hususları başka başka anlatan ve insan eliyle yazılmış hikâyelerden ibâret olup, Allah kelâmı değildir ve devamlı olarak değiştirilmektedirler.
İncil’in bozulması: Yahûdî olan Bolüs’ün yaptığı tahrifâtlardan başka İncil’in bozulmasında başka sebepler de tesirli oldu. İncil üzerinde yapılan ilmî tetkiklerden de anlaşılacağı gibi İncil, Yunancaya ve Lâtinceye çevrilince, o zamâna kadar yüzlerce tanrısı olan Putperest Romalılar ve Yunanlılar onu çoğaltmak istemişlerdir. Bâzı bilginlere göre, doğru İncil’deki tek Allah inancının Yunanca tercümede üçe çıkarılmasına, Yunanlıların Eflâtun felsefesine bağlı olmaları sebeb olmuştur.
Ayrıca İncil’in en eski şekli olan İbrânice nüshasından yanlış tercüme edildiğini iddiâ edenlerin çok haklı olduğu görülmektedir. Zîrâ İbrânicede “Baba” kelimesi yalnız bir çocuğun kendi babası değil, aynı zamanda “hürmete değer büyük bir şahsiyet” mânâsına gelmektedir. Bunun gibi “Oğul” kelimesi de İbrânicede çok kereler bir şahsın rütbece ve yaşça kendisinden daha küçük olan, fakat kendisine son derece bir sevgi ile bağlı bulunduğu bir şahsı tasvir etmek için kullanılmaktadır. Tetkik edilirse, İncil’de şu ibâre (cümle) vardır: (Matta, 5:9) “Ne mübârektir sulh ediciler! Zîrâ onlara Allah’ın oğlu denecektir.” Görülüyor ki, burada “Oğul” kelimesi, “Allah’ın sevgili kulu” mânâsına gelmektedir. O hâlde, hakîkî İncil’de “Baba”, yüksek bir varlık ve “Oğul” da sevgili bir kul olarak açıklanmıştır. Bundan ve bunun gibi misâllerden İbrânice asıllı bir çok kelimelerin yanlış tercüme edildiği anlaşılmaktadır. Şöyle ki: İbrânice asılda “bâkire=kızoğlan kız” kelimesi yoktur. Hazret-i Îsâ’nın doğumu hakkında eski İbrânice İncil’de şöyle yazılıdır: “Îsâ aleyhisselâma (7:14) “Allah şu işâreti verdi: Bir kızdan bir çocuk doğacak ve onun adı İmmanuel olacaktır.” Burada İbrânice “kız” mânâsına gelen “Almah” kelimesi kullanılmıştır. İbrânice “Bâkire” Bethuhah kelimesi ile ifâde edilir. Hâlbuki bâkire kelimesi Hıristiyanların daha işine geldiğinden “kız” yerine bu kelime kullanılmış ve buradan da Hıristiyanlık âlemine “Kutsal Bâkire” kavramı aşılanmıştır.
Bütün bunlara rağmen bugünkü İncil’in bile birçok yerlerinde Allah’ın tek olduğu, Îsâ aleyhisselâmın ise bir “Peygamber” olarak gönderildiği yazılıdır. Bunların bir kısmı şöyledir:
Markus (12:30): Allahımız tektir.
Tesniye (4:25): Yalnız bir Allah olup, ondan gayrisi yoktur.
Îsâ’ya (45:5): Rab benim, benden gayri ilâh yoktur.
Yuhanna (5:3): Îsâ dedi ki, ben kendiliğimden bir şey edemem, işittiğime (yâni bana verilen vahye) göre hüküm ederim. Kendi irâdemi (bir şeyi yaptırmak arzusu) değil, ancak beni gönderenin (yâni Allah’ın) irâdesini ararım.
Hazret-i Îsâ aleyhisselâmın peygamber olduğuna dâir beyanlar:
(Matta 27:57): Îsâ aleyhisselâm onlara; “Peygamber, kendi vatanından ve evinden gayrı yerlerde de îtibârsız değildir.” dedi.
(Yuhanna 8: 26-27): Beni gönderen Allah’tır. Ben dünyâya ancak O’ndan işittiklerimi söylerim.
Bütün bu cümleler bugün Hıristiyanların elinde bulunan İncil’den alınmıştır. Yâni ne kadar değiştirirlerse değiştirsinler, hâlâ İncil’de muhakkak hakîki İncil’den kalma doğru sözler bulunmaktadır.
Batılı ilim adamlarının İncil hakkındaki görüşleri:
Batı ilim adamları, târihçiler, hattâ Hıristiyanlar, bugün elde bulunan incillerin bozuk olduklarını bildirirken, mânevî kuvvetlere inanmayan, maddedeki ilerlemenin sarhoşu olup, rûh bilgilerinden haber alamayan ve hiç bir dîne inanmayanlar da İncillerdeki bozuk yerleri öne sürerek, bütün dinlerin aleyhinde bulunmaktadırlar.
Bugünkü İncil hakkında, birçok batılı ilim adamlarının verdiği karar şudur: İncil; Allah sözü değildir. Allah sözü olması gereken eskiİncil, bugünkü şekli ile tamâmen başka bir kitap hâline dönüşmüştür. Bugünkü İncil’de Allah sözü olması düşünülebilen sözler yanında, birçok yabancı kimseler tarafından eklenen sözler, tahminler, rivâyetler ve hikâyeler vardır.
Bugünkü incillerin Allah sözü mü, yoksa insan eseri mi olduğu hakkında Hıristiyan ilim ve fen adamlarından bâzılarının görüşü şöyledir:
Moody İncil Enstitüsünden Dr. Graham Scroggie İncil, Allah Sözü müdür' adlı kitabının 17. sahifesinde diyor ki:
“Evet, İncil insan eseridir. Bâzı kimseler, neden olduğunu anlamadığım sebeplerden ötürü, bunu inkâr etmektedirler. İncil, insanların dimağında teşekkül etmiş, insanlar tarafından insan dili ve insan eli ile yazılmış ve tamâmiyle insan karakteri taşıyan bir eserdir.”
Başka bir din adamı Kenneth Gragg, Hıristiyan olmasına rağmen, şöyle demektedir:
İncil’in Ahd-i Cedîd kısmı, Allah sözü değildir. Burada doğrudan doğruya insanların anlatdıkları hikâyeler, herhangi bir işin nasıl yapıldığını gören insanların görgü şâhitliği vardır. Sırf insan sözü olan bu kısımlar kilise tarafından insanlara Allah sözüymüş gibi nakledilmektedir.”
TeologProf. Geyser: “İncil’in tamâmı Allah kelâmı değildir. Fakat, buna rağmen kutsal bir kitaptır.” demektedir.
İncil’de yazılı hususlara, bilhassa“Allah, oğul ve rûhülkudüs” gibi üçlü tanrıya inanmayan papalar bile ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri olan Papa Honorius, üçlü tanrıyı katiyetle reddettiği için ölümünden 48 sene sonra İstanbul’da toplanan Sinod (Papazlar Heyeti) tarafından resmen lânetlenmiştir (Sene M. 680).
İncil’in bugünkü hâli: Bugün ellerindeki incîllerin doğruluğu hakkında tam bir paniğe kapılmış olan, bilhassa genç Hıristiyanlar, bu kitaplarının bildirdikleri hiçbir şeye inanmamakta ve tam mânâsıyla bir dinsiz olmaktadırlar. Çünkü:
1. İncil’de Allah sözü olarak kabul edilecek çok az parça vardır.
2. İncil’deki bâzı sözlerin Allah sözü değil, Peygamber sözü olduğu, onların ismi ile belirtilmektedir.
3. İncil’e kimin tarafından söylendiği belli olmayan birçok sözler eklenmiştir.
4. Havârîlerin hikâyelerine birçok masallar, efsâneler karıştığı bizzât Hıristiyan din adamları tarafından îtiraf edilmektedir.
5. Havârîlerin hazret-i Îsâ hakkındaki bildirdikleri birbirinden farklıdır.
6. İçinde hakîkî beyanlar bulunan (Barnabas İncili) gibi bâzıİnciller yok edilerek ortadan kaldırılmıştır.
7. İncil bugüne kadar pekçok defâlar dînî heyetler tarafından incelenerek değiştirilmiştir. Bu incelemeler daha devâm etmektedir. Bir rivâyete göre, bugün elde birbirinden tamâmen farklı 4000 İncil vardır.
Her tetkik heyeti, bir evvelki İncil’in içinde çok ağır hatâlar bulunduğunu iddiâ etmektedir.
8. Krallar İncil’de tâdilât yapılması için emirler vermişler ve bu emirler yerine getirilmiştir.
9. İncil’in ifâdesi bir Allah kitabı ifâdesi olmakdan çok uzaktır. Hele Eski Ahid’in bâzı parçaları, çocukların yanında okunamıyacak kadar müstehcendir.
10. İncil’in içinde 50.000 hatâ bulunduğunu, batılı Hıristiyan mecmuaları yazmaktadır. Bu hatâların en büyüğü olan üçlü Allah mefhumunu düzeltmek için bugün Hıristiyanlar aşırı bir gayret içindedirler. Hattâ son zamanlarda Yuhannâ İncili’nde bulunan bir cümleden bile faydalanmaya çalışmaktadırlar. Bu cümle şudur: “Yuhanna’nın birinci mektubu: Baba, kelime ve Rûhulkudüs, üçü birdir.” Burada oğul yerine “kelime” denilmiştir.
11. İncil’in bir Allah kelâmı değil, (insan eseri) olduğu nihâyet Hıristiyan din adamları tarafından da kabûl edilmiştir.
Halbuki, Allah kelâmı aslı değişmez. Böyle eksik, yanlış, hatâlı kısımları bulunan, ikide birde değiştirilen ve insan eli ile yazıldığı kendi din adamları tarafından da îtiraf edilen bir kitap “Allah’ın kitâbı” olamaz.
Allahın kitabında bulunması gereken nasîhat, yol gösterme, iyiyi kötüyü ayırma, dünyâyı ve âhireti tanıtma, tesellî gibi hususların hiçbiri bu günkü incillerde yoktur.
Plain Truth mecmuasının 1975 senesi Temmuz nüshasında şöyle denilmektedir:
İtirâf edelim ki, Hıristiyan olmayan okumuş kimselere onların fikrini değiştirebilecek kudrette bir kitap gösteremiyoruz. Onlar bize birbirinden farklı incilleri göstererek: “Görüyorsunuz ya, siz daha kendi aranızda bile anlaşamamışsınız. Bize neyi öğretmek istiyorsunuz'” diyorlar.
Yine Fransa’da yayınlanan L’Evenement Du Jeudi dergisinin Temmuz-1993 sayısında da bugünkü İncillerin sahte olduğu belirtilerek deniliyor ki: “Gerçek İncil’i artık açıklama zamanı geldi... Ancak, bazı güçler, Hristiyan ve Yahudi medeniyetlerini kökünden sarsacağı için gerçek İncil’i açıklamıyorlar.” Zaman zaman yapılan bu ve benzeri açıklamalar bugünki mevcut incillerin gerçek incil olmadığının delilleridir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.