Üreme sisteminin faaliyetleri beynin alt tarafına yerleştirilmiş bulunan ve hipofiz adı verilen çok küçük bir bez tarafından kontrol edilir. Hipofiz bezi beynin hipotalamus bölgesinden aşağı doğru uzanır. Hipotalamustan salgılanan salgılama faktörü (RF) hipofiz bezini uyararak ovaryum, uterus ve testislerde değişiklikler meydana getiren hormonların salınmasını sağlar.
Dişide hormonal kontrol: Hipotalamusun etkisi altındaki hipofiz, ovaryum faaliyetlerini kontrol eden, folikül uyarıcı hormon (FSH), luteinleştirici hormon (LH), Luteotropik hormon (LTH) ve oksitosin hormonlarını salgılar.
a) Folikül uyarıcı hormon (FUH=FSH): Ovaryum içerisinde yumurtanın olgunlaşmasını ve folikülün büyümesini sağlar. Folikül hücreleri östrojen hormonu salgılarlar. Bu östrojen uterusa ulaşarak uterusun duvar örtüsünün kalınlaşmasını sağlar.
b) Luteinleştirici hormon (LH): Ovaryumdan yumurtanın atılmasını (ovulasyon), yumurtayı bırakan folikülün sarı cisme dönüşmesini sağlar. Sarı cisimden bol miktarda progesteron ve az miktarda östrojen salgılanır.
c) Luteotropik hormon (prolaktin=LTH): Hipofizin luteotropik hormonu, sarı cisimden östrojen ile birlikte progesteron hormonunun salınmasına sebep olur. Progesteron östrojene göre daha fazla orandadır. LTH aynı zamanda annelik iç güdüsünün oluşmasını ve sarı cimin doğuma kadar sağlam kalmasını sağlar. LTH konsantrasyonu düşerse sarı cisim bozulacağından progesteron salgısı durur ve eğer gebelik varsa çocuk düşer.
d) Oksidotin: Dişi bireyde, embriyo gelişimini tamamlamışsa uterus kaslarının kasılmasını ve kontrolünü sağlayarak doğumu kolaylaştırır. Doğumdan sonra da salgılanmaya devam ederek sütün salgılanmasını sağlar.
Embriyonun (fetusun) beslenmesi: İnsanda ve diğer memelilerin çoğunda embriyo
gelişmesini ana vücudunda tamamlar. Bu esnada ana, embriyoyu hem besler hem de korur. Besin ve oksijenin ana kanından alınabilmesi ve artıklar ile karbondioksitin ana kanına verilebilmesi plasenta ile gerçekleşir. Bu maddelerin alınıp verilmesi difüzyon ve aktif taşıma ile olur. Embriyonun koryon zarı annenin uterus dokusunun içine doğru uzantılar (villus) gönderir. Bu villusların içi kılcal damarlarca zengindir. O halde, Plasenta embriyo ve annenin ortak yapılarından meydana gelir. Plasenta ve fetüs göbek bağı ile birbirine bağlıdır. Plasenta hem maddelerin değişimini sağlar, hem de hormon salgılayarak embriyonun rahime bağlı kalmasını sürdürür.
salgılanması ve spermlerin meydana getirilmesi hipofizin FUH ve LH hormonlarıyla düzenlenir. FSH (FUH), testislerde bulunan seminifer tüpçüklerin gelişimini uyarır ve tüpçüklerde spermlerin oluşumunu başlatır. LH ise testislerden testosteron üretilmesini sağlar. Testosteron hormonu, spermlerin gelişmesinin tamamlanmasında rol oynar ve erkeklere özgü olan sakal, bıyık, ses kalınlaşması ve kasların güçlenmesi gibi ikinci eşey karakterlerini oluşturur. Testosteronun yanında erkeklerde çok az miktarda östrojen de salgılanır. Bu hormonun erkekteki fonksiyonu tam olarak bilinmemektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.