Isparta Adı Ve Tarihi - Bilgiler
08/12/2009 20:17
Kente niçin Isparta denildiği, Isparta adının nereden geldiği, kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda pek çok araştırma, inceleme, görüş ve fikirler vardır. Böcü zade Süleyman Sami'nin Isparta tarihinde, Meydan Larusse'da, Kaamus'ul- Alâm'de Isparta adının Pisidia şehirlerinden Baris'in yerine kullanıldığı ifade edilmektedir. Baris adının Sanskritçe "Su" anlamına gelen "Vari" kelimesiyle bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Bu adın başına "Is" zarf edatı getirilerek "Isparita" şeklini aldığı, galat olarak "Isparta" denildiği belirtilmektedir.

Bir başka görüşte Isparta'nın tarihte en çok geçen adının Baris olduğudur. Bu isim Hititler tarafından verilmiş olup, "Bereket" anlamına gelmektedir. Romalılar Pisidia bölgesine hakim olunca, Baris adını kendi dillerine uydurup "Sbarita" demişlerdir. Kente Türklerin eline geçtikten sonra Isparta şehrine dönüşmüş ve bu isim altında anıla gelmiştir.

Mitolojide Isparta kelimesi "Ekilmiş" anlamına gelmektedir.

Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin ele geçirilmiş olması, bu bölgedeki Hitit hakimiyetine işaret ederse de, Isparta'nın bu devirdeki tarihini tam anlamıyla açıklığa kavuşturmak mümkün olmamıştır. Şehrin tam anlamıyla kuruluşu Lidyalılar döneminde olmuştur.

Isparta daha sonra Pers'lerin, akabinde İskender İmparatorluğunun, bundan sonra Selevküslin eline geçip Bergama Krallığına bağlanmış, MÖ.II. yüzyılda da Roma hakimiyetine girmiştir.

Roma yönetiminde Isparta'nın önemli yerleşme merkezleri Bayat (Selvesia Sidera), Uluborlu (Apollonia), Yalvaç (Antiocheia), Sütçüler (Sağrak Adada), Şarkikaraağaç (Neopolis) ve Gelendost (Debenae)dur.

Roma imparatorluğunun MÖ. 395 yılında ikiye ayrılmasından sonra, Bizans İmparatorluğuna bağlanan Isparta, VII. ve IX. yüzyılda yapılan idari taksimata göre bir eyalet halini alıyor ve bir din merkezi niteliği taşıyordu.

Selçuklu Devletinin kurulması, Anadolu'nun geleceği için önemli tarihi olayların başlangıç ve Malazgirt Meydan Savaşı ile Anadolu kapıları Türklere açılmıştır.

Isparta'mızın tarihinde öyle bir sayfa mevcut ki, Haçlı savaşları durmuş, Anadolu'nun Türk Yurdu olduğunu bütün dünya duymuştur.

Malazgirt'ten 105 ve Selçuklu Devletinin kuruluşundan 101 yıl sonra 1176 yılında Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan ile Bizans İmparatoru Manuel Komnenos arasında geçen Miryokefalon Savaşı Anadolu'nun Türk Yurdu olduğunu bütün dünyaya ispat etmiştir. Yıllarca süren haçlı seferleri ve Bizans'ın Orta Anadolu'yu Türklerden alma arzusu hayal derecesinde olsun zihinlerden silinmiştir. Bundan böyle Bizans'ın siyaseti, Anadolu kıyılarında tutunabilmek endişesinden ibaret kalmış, Türk Devletinin ebedi olduğu meydana çıkmıştır.

Yalvaç ve Gelendost İlçeleri arasında olduğu bilinen ancak iki ilçenin de benimsemesinden dolayı kesin yeri hakkında bir çok iddialar ortaya atılan Miryakefalon; Türklerin bir nevi var olma, yok olma savaşı, aynı zamanda bütün İslâm milletlerinin iştirak ettiği bir iman savaşı idi.

Isparta yöresi, bütünüyle ve kesin olarak Kılıç Arslan döneminde Anadolu Selçuklularına katılmıştır. Anadolu Selçuklu Devletinin çöküşüyle Hamitoğulları beyliğinin hakimiyetine giren Isparta, 1426 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Isparta'nın Osmanlı Devletine bağlanmasından sonra XVI. yüzyıl başlarına kadar önemli bir olay olmamıştır. Bu dönemde sancak beylerinin etkisi ile imar faaliyetlerine hız verilmiştir.

Dünya haritasının yeniden çizilmesine yol açan Birinci Dünya Savaşı Osmanlı İmparatorluğunu da etkilemiş, 30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Mütarekesiyle galip ülkeler, daha önce kendi aralarında yaptıkları anlaşmalarla yurdumuzu bölge bölge işgal etmeye başlamışlardır.

Önceki
Önceki Konu:
Ispartanın İklimi
Sonraki
Sonraki Konu:
Ispartanın Tarihi

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu