Kadınların, sosyal yaşamın her kesiminde erkeklerle eşit şekilde sahip olmaları gereken hakların bütünü. Kadın hakları hareketi ilk kez 19. yüzyılın ortalarında Amerika Birleşik Devletleri'nde başladı. 1848 yılında New Yorklu Elizabeth Candy Stanton, dört ev kadını arkadaşıyla birlikte kadınların Amerika'daki sorunlarını dile getiren etkinlikler düzenlemeye başladı.
Kadın hakları hareketinin ilk lideri olan Elizabeth Candy Stanton'un düzeltilmesini istediği başlıca konular şunlardı:
1. Kadınların oy kullanma hakkının olmaması,
2. Kadınların üniversiteye kabul edilmemeleri,
3. Boşanma ve vesayet yasalarının kadınlara hiçbir hak tanımaması,
4. Kadınların tıp, hukuk gibi meslekleri yapmalarına izin verilmemesi,
5. Evli kadınların mal mülk sahibi olmamaları,
6. Kadınların, erkeklerle aynı işi yapsalar bile aynı parayı kazanamamaları,
7. Kadınların tamamen erkeklere bağımlı olarak kalmaları zorunluluğu.
Elizabeth Candy Stanton ve arkadaşları, kadın sorunlarıyla ilgili bir bildiri hazırlayarak bu bildirinin geniş çapta tanıtımını yaptılar. Kadın hakları hareketinin başladığı gün tüm gazeteler böyle bir olayın son derece gülünç olduğunu yazdılar. Ancak, tüm bu eleştiriler kadınlar üzerinde beklenmedik bir etki yaptı ve kadınların bildiride açıklanan sorunları tüm ülkede daha fazla tartışılmaya başlandı. 1890 yılında kadınların oy kullanma hakkını elde etmeleri amacıyla "Amerikan Ulusal Oy Hakkı Derneği" kuruldu. Ülkedeki tüm kadın örgütleri bu amaçla bir araya gelerek barışçıl gösteriler düzenlediler. Sonunda 1920 yılında, erkeklerin de desteğiyle, ABD'deki tüm kadınlar oy hakkını elde etti. Kadınların birçoğu oy kullanma hakkının elde edilmesini yeterli görürken bazı kadınlar kazanılması gereken yeni haklar olduğunu düşünüyordu. Bunlardan biri de kadın hakları hareketinin yeni lideri Alice Paul'du. Alice Paul, 1923 yılında Ulusal Kadınlar Partisinin başkanı seçildi ve anayasada yapılması gereken değişiklikler için çalışmalara başladı. Bu dönemde, diğer bir kadın hakları hareketi, hemşire Margaret Sanger tarafından başlatılan, kadınlara doğum kontrolü kullanma hakkının verilmesiyle ilgiliydi. Kadınlar, bu çalışmaların sonucunda, ancak 1965 yılında yasal doğum kontrolü hakkını elde edebildiler. Bu arada kadın hakları hareketi, tüm dünyada dalga dalga yayılarak ilerledi. Kadınlar; eğitim, din, politika, spor ve iş hayatı gibi yaşamın tüm alanlarında büyük ölçüde erkeklerle aynı haklara kavuştular; ancak tüm bu hakların kazanılması kendiliğinden gerçekleşmedi. Kadınlar yaklaşık 150 yıl boyunca gösteri, toplantı ve imza kampanyaları düzenleyerek, demokratik bir düzeyde kendi haklarını elde etmeye çalıştılar. Özellikle üniversite eğitimi gören aydın kadınlar, bu hakların genişletilmesi çalışmalarında önemli rol oynadılar.
Ülkemizde kadın hakları hareketinin başlangıcı, cumhuriyetimizin ilân edilmesiyle başlamıştır. Atatürk, ekonomik ve sosyal alanlarda kadınların erkeklerle eşit haklara ulaşabilmesi için büyük çaba gösteren örnek bir liderdi. Atatürk'ün önderliğinde, Cumhuriyet döneminde kadınlara eğitim ve kamu hizmetlerinde yer alabilme hakkı sağlanmıştır. Yine bu dönemde, sosyal yaşamda kadına ikinci plânda ve bağımlı bir rol veren bağnaz, dinsel kurallar terk edilerek, yerine lâik yasalar getirildi. Böylece Türk kadınları, evlilik, boşanma ve meslek seçimi gibi konularda erkeklerle eşit haklara sahip oldu. Ülkemizde cumhuriyetin ilânından sonra kadınların elde ettiği haklar, siyasal alanda gerçekleşti. Bu alanda; 7 Şubat 1924 yılında Türk Kadınlar Birliği kuruldu. 1926 yılındaki Medeni Kanun'un kabulünden sonra, 1930 yılında Türk kadınlarına belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanıyan Belediye Kanunu kabul edildi. Böylece kadınlar da belediye meclislerinde görev almaya başladılar. Daha sonra 1934 yılında Türk kadınlarına milletvekili genel seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı sağlandı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.