on yedinci yüzyılda Mısır’da yetişen din ve fen âlimlerinden. İsmi, Ahmed Şihâbüddîn bin Ahmed bin Selâme el-Mısrî’dir. Kalyûbî diye de meşhur olmuştur. Mısır’ın Kalyûb şehrinde doğdu. Doğum târihi belli değildir. 1659 (H. 1069)da aynı yerde vefât etti. Kabri oradadır.
Küçük yaştan îtibâren ilim tahsiline başlayıp Şâfiî mezhebi fakihlerinin meşhurlarından olan Şemseddîn-i Remlî’den fıkıh ve hadis ilimlerini tahsil etti. Kendi evinden ayrılıp üç sene müddetle bu zâtın hizmetinde ve ilim meclisinde kaldı. Nûreddîn-i Zeyyâdî, Sâlim-i Şebşîrî, Ulyâ Halebî, Sübkî gibi meşhur âlimlerden de ilim öğrendi. Şâfiî fıkhı, hadis, Arap edebiyâtı, tıp ve coğrafya ilimlerinde derin âlim oldu. İlminin yüksekliği sebebiyle kendisine Şâfiî-i Sagîr (Küçük İmâm-ı Şâfiî) ünvânı verildi. Fen ilimlerinde derin ilim sâhibi olup, hesab (aritmetik) ve astronomi ilimlerinde üstün dereceye ulaştı. Mîkât (namaz vakitlerinin) hesaplarını mahâretle yaptı. Bilhassa tıp ilminde ihtisas sâhibi oldu. Talebe okutup ilim öğretti. Birçok alim yetiştirdi. Mensûr-ı Tûhî, İbrâhim Bermâvî, Şâbân-ı Feyyûmî ve daha birçok zâtlar onun tedris halkasında yetiştiler.
Din ve fen ilimlerinde yüksek derece sâhibi olan Kalyûbî güzel ahlak ve fazilet sâhibiydi. İslâm dîninin haram ettiği ve şüpheli olduğunu bildirdiği şeylerden çok sakınırdı. Tevâzû sâhibi olmasına rağmen, ilminin verdiği heybetten, huzurunda kimse konuşmaya cesâret edemezdi. Fakirleri çok sever, kimseden sadaka kabul etmezdi. Resmî bir yerde vazifesi olmamakla birlikte bolluk ve nimetler içinde bir hayat sürmüştü. Talebelerinin anlayacağı seviyede ders verir, anlayamadıkları yerleri canlı misaller getirerek izaha çalışırdı. Derslerinde bulunan kimseler sanki başlarında kuşlar varmış gibi sükunet ve edeb içinde dinlerlerdi.
Eserleri: Kalyûbî pekçok eser yazmış olup bunlardan on sekiz tânesi bugüne kadar gelmiştir. Bu eserlerden bâzıları şunlardır:
1) Tuhfetü’r-Râgıb fî Sîret-i Cemâatin min A’yâni Ehl-i Beyti’l-Etâyib: Bu eserinde, Mısır’da makam ve kabirleri bulunan ve Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) soyundan gelen seyyid ve şeriflerin hayatlarını, kısa ve özet olarak anlatmaktadır. Osmanlı âlimlerinden Mehmed Zihnî Efendi bu kitabı Bugyetü’t-Tâlib fî Tercemeti Tuhfeti’r-Râgıb adıyla Türkçeye tercüme etmiştir.
2) Şerhu’l-Minhâc Hâşiyesi, 3) Şerhu’t-Tekrîr Hâşiyesi, 4) Şerh-i Ebî Şücâ Hâşiyesi, 5) Şerh-i Îsâgûcî Hâşiyesi, 6) İmâm-ı Nevevî’nin Minhâcü’t-Talibîn’ine Celâlüddîn-i Mahallî’nin yazdığı şerh üzerine hâşiye, 7) Kitâbü’s-Salevât, 8) Nevâdirü’l-Kalyûbî, 9) El-Hidâyetü min- ed-Dalâleti fî Ma’rifeti’l-Vakti vel-Kıble bi-Gayrı Âletin: Namaz vakitlerinin ve kıblenin tâyin edilmesiyle ilgili usûl ve metodları anlatır. 10) Tezkiretü’l-Kalyûbî: Tıb ilmine dâirdir. 11) Kitâbü’l-Mücerrebât, 12) Mirâcü’n-Nebî, 13) Risâletün fî Ma’rifeti Esmâi’l-Bilâd ve Urûzih ve Atvâlihâ, 14) Risâletün fî Fedâili Mekke vel-Medîne ve Beyt-il-Makdis ve Şey’ün min Tarîhiha.
Buyurdu ki: “Allahü teâlâ beş şeyi beş şeyde gizledi: Birincisi; insanların belki rastlarım ümidiyle bütün tâatları yapmaları için, Allahü teâlâ rızâsını bir tâat içerisinde gizledi. İkincisi; insanların günaha düşmekten sakınmaları için, gazabını günahlardan bir günahın içerisinde gizledi. Üçüncüsü; insanların rastlarım ümidiyle, bütün gecelerini ihyâ etmeleri için, Kadir gecesini Ramazân-ı şerîf ayında gizledi. Dördüncüsü; insanların karşılaştıkları kimselere belki Allahü teâlânın velî bir kuludur deyip, onların duâlarına kavuşmak gayreti içerisinde olmaları ve hiç kimseyi hakîr görmemeleri için velî kullarını insanlar arasında gizledi. Beşincisi; insanların Cumâ günü duâda gayretli olmaları için, Allahü teâlâ Cumâ günü içinde duânın kabul edileceği saati gizledi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.