Kanat, bu dünyada annesinden ‘‘Malkoçoğlu’’ fanatiği olarak doğan ilk ve tek Türk delikanlısıdır. Tabii Malkoçoğlu derken, Cüneyt Arkın'ı kastediyorum.
Yani ben ona, Yüzüklerin Efendisi'' gibi, ‘‘Sahafların efendisi’’ diyorum.
Ama sakın yanılmayın, öyle bulunmaz edebi eserlerin, çok kıymeli sanat yapıtlarının ilk baskılarının falan değil.
Onun ‘‘Sahaf kardeşliği’’ biraz tuhaftır.
‘‘Zagor'un’’ ilk baskılarının, ‘‘Killing’’ koleksiyonlarının falan efendisidir.
Kanat, bu dünyada annesinden ‘‘Malkoçoğlu’’ fanatiği olarak doğan ilk ve tek Türk delikanlısıdır.
Hani şu kol saatini ilk keşfeden Osmanlı akıncısını.
Bu Malkoçoğlu ve Cüneyt Arkın takıntısının onun derin bilinçaltında özel bir yeri vardır.
Küçükken, Tarık Akan hayranı olan ablası kendisini hep onun filmlerine götürmek istermiş.
O ise, abisinin özel ilgi alanına giren Malkoçoğlu ve Battal Gazi filmlerine gitmek istermiş.
Yani bugünkü karakterinde, ‘‘Ablaya isyan’’ duygusunun izlerini görebilirsiniz.
*
1968'te, tam benim Amerikan Kültür Derneği'ni taşladığım yıl doğmuş.
Tam bir İstanbul çocuğudur. Anadolu'ya ilk defa spor yazarı olduktan sonra Galatasaray maçlarını izlemek için geçmiştir.
Okul hayatı hakkında muhtelif söylentiler vardır.
O kadar yer dolaşmıştır ki, listesini çıkarmak mümkün değildir.
Ama üniversite hayatı ile ilgili bilgilerimiz kesindir.
Önce Arkeoloji okumaya kalkışmış.
Yarıda kalmış.
Sonra Latin dili...
Tabii onu da yarıda bırakmış.
Anlayacağınız normal bir çocuk olarak büyümüş.
*
68'li olmasa da, her Türk gencinin yaşadığı panik atakları o da yaşamış.
Üniversite yıllarında Cüneyt Arkın hayranı olduğu halde, solcu abilerinin korkusundan bunu hiç itiraf edememiş.
Hep kendi kendine konuşmuş.
Sonunda gazeteciliğe başlayınca, bir gün bunu yazarak, müthiş bir psikolojik katarsis yaşamış.
O günden beri keyfi yerinde. Kendiyle barıştı.
İçine bir iyilik duygusu yerleşti. İzci yemini etti, her gün bir iyilik yapmaya başladı.
İşte o duyguyla, benim yıllardır aradığım ‘‘İki Çocuğun Devrialemi’’ serisinin dokuz cildini bile sahaflardan bulup getirdi.
*
Ben Kanat'ı, Hürriyet Pazar'daki ‘‘Kabakulak’’ yazılarından keşfettim. Görüşlerinin yüzde 95'ine katılmadığım halde hiçbir yazısını kaçırmadığım tek müzik eleştirmeni o.
İkimiz de seri katillere düşkünüz. Bu konuda çok iyi anlaşıyoruz.
Ama Nick Cave konusunda birbirimize teğet bile geçmiyoruz.
Nick Cave tutkusu dışında, Kanat Beyoğlu'nun en harbi, en kral delikanlısıdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.