Alm. Gesetz (n), Fr. Loi (f), code (m), İng. Law, code. Yazılı hukûkun kaynaklarından biri. Kâide, prensip, kural. Bir çalgı âletinin adı. Rûmî-şemsî senenin onuncu ve onbirinci ayının ortak adı (kânûn-ı evvel= aralık, kânûn-ı sânî= ocak). Şam ile Baalbek şehirleri arasında bir yerin adı.
Kânun, Süryanice bir kelimedir. Yunancada da “Canon” olup, eski dilde çoğulu, “Kavânîn” şeklinde kullanılırdı. Kânun, lügatte “mikyas, ölçü, tartı” demektir. Kânun, bir şeyin umûmî kâideleri veya genel prensipleridir.
Hukûkî bir tâbir olarak kânun, devletin yetkili organı tarafından usûlüne (şekil ve şartlarına) uygun olarak konan ve îlân olunarak yürürlüğe (mer’iyete) sokulan hukuk kurallarıdır. Kânun, fertler arasındaki veya fertle devlet arasındaki münâsebetleri düzenleyen ve herkes için bağlayıcı olan hukuk kurallarını içine alır. Kânun, bunu uygulamakla vazifeli organları bağlar. Gerek kaza organları(mahkemeler), gerek idâre mercileri buna uymak mecburiyetindedir.
Her kânun, kendi ülkesinde geçerli ve bağlayıcıdır. Yazılı hukuk metni ve kaynağı olarak anayasadan sonra gelir. Tüzük, yönetmelik ve tamimlerden (genelge) evveldir. Kânunlar, genel ve düzenleyici hukûkî tasarruflar (işlemler) olmakla beraber, bir ölüm cezâsının tasdiki de kânundur. Fakat bu yalnız bir kişiyi ilgilendirir. Kânunlar herkesin uymak mecburiyetinde olduğu genel kurallardır. Kânun, genel ve yazılı olduğundan, her vatandaş davranışlarının nasıl bir sonuca bağlanacağını önceden bilir. Bu onlar için bir teminâttır ve hukuk güvenliği sağlar. Kânunları herkes bilmek mecburiyetindedir, bilmemek özür değildir.
Kânun koyma işi, her ülkenin anayasasına göre değişir. Bir hükümdârın veya kralın, herhangi bir konudaki irâdesi kânun olduğu gibi, halk meclislerinin veya parlamentoların usulüne uyarak koyduğu kurallar da kânun sayılmıştır.
Hukuk târihinin başlangıcından bugüne kadar, her ülkede, çok çeşitli kanunlar tatbik olunmuştur. Genel hukuk târihinde, bu kânunlar hakkında teferruatlı bilgiler vardır. Kânunlar bir ülkede tatbik edilen hukuk sistemine göre şekil almıştır. Beşerî hukûkun uygulama sâhası bulduğu batı dünyâsında (Avrupa’da) kânunlar dört temel kaynağa dayanmıştır. Bunlar tabiî hukuk düşüncesi, Roma ve Cermen hukuku ile Hıristiyanlık dînidir (Bkz. Hukuk). İslâm hukûkunun mer’iyyette (yürürlükte) olduğu ülkelerde kânunlar, İslâm dîninin kaynağı olan nasslara (âyet ve hadislere) uygunluk arz eder. Nass’ın bulunmadığı yerde örfe ve âdetlere atıf yapılır. Bu hususta amme (kamu) hukûkunun tanzimi ve tatbikinde devlet başkanının (halifenin) geniş yetkileri vardır.
Târihte çeşitli devlet adamlarının ismiyle şöhret bulmuş ve uzun müddet ülkelerinde tatbik olunmuş kanunlar mevcuttur. Babil ülkesinde Hammurabi (M.Ö. 1792-1750) Kânunları, Romalıların Oniki Levha Kânunu, Atina’da Solon (M.Ö. 638-559) Kânunları bunlardan bâzılarıdır.
Târihte çeşitli devletler kurmuş olan Türkler de, gerek kamu gerekse husûsî hukûka âit kânûnî düzenlemeler yapmışlardır. İslâmiyetten evvel tatbik edilen kânunlar hakkında Orhon Kitâbeleri’nde, Kutadgu Bilig’de ve diğer yazılı kaynaklarda bilgiler mevcuttur. (Bkz. Kutadgu Bilig, Orhon Kitâbeleri)
Türklerin İslâmiyeti kabulünden sonra, kamu ve özel hukukla ilgili kânunî düzenlemelerin tek kaynağını, Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfler teşkil etmiştir. Bilhassa Osmanlıların yüzyıllarca süren hukuk tatbikâtında hükümdârların kamu hukûku sâhasındaki kanûnî düzenlemeleri “Kânunnâme” adı altındaki yazılı eserlerde bir araya getirilmiş ve ülkenin her yerinde aynı kâidelerin uygulanması sağlanmıştır. (Bkz. Kânunnâme)
Bugün TC Anayasasına göre, kânunları TBMM yapar. Kânun teklif etme yetkisi Bakanlar Kuruluna ve TBMM üyelerine âittir. Bakanlar Kurulunun teklifine “Kânun Tasarısı”, milletvekillerinden gelen tekliflere “Kânun Teklifi” denir. Kânunlar mecliste usûlüne uygun olarak görüşülüp kabul edilir. Cumhurbaşkanı tarafından tasdik edilerek Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra yürürlüğe girer. (1982 Anayasası mad. 88-89). Bunun yanında Meclisten müsâade alındıktan sonra, Bakanlar Kurulunun kânun hükmünde kararnâme çıkarma yetkisi de vardır (Anayasa mad. 91). (Bkz. Kânun Hükmünde Kararnâme)
Kânunlar süreklidir. Kânunların yürürlükte kalması, bunların ancak hukûka uygun olmasına bağlıdır. Bu uygunluğa karar verme yetkisi Anayasa Mahkemesine âittir (Anayasa, mad. 146-153). Süreklilik taşımayan kânunlar da vardır. Af çıkarılması, bâzı kişilere maaş bağlanması, vatandaşlıktan çıkarılma gibi durumlarda çıkartılan kanunlar süreklilik taşımaz. Kânun, çıkarıldığı târihten sonrası için geçerlidir, mâkable (önceye) şâmil olmaz. Fakat ceza kânunlarının fâilin lehine olan hükümleri mâkable şamil olurlar.
Tabiî olaylar hakkında kullanılan kânun tâbiri, birçok ilmî gerçekleri ifâde eder. Fizik, kimyâ, biyoloji gibi bâzı ilimlerde değişmeyen ve her yerde aynı olduğu ispat edilmiş birçok ilmî gerçeklere ve hattâ bâzı kimselerin ileri sürdüğü nazariyelere (hipotez, teori) de “kânun” adı verilmektedir. Tabiî kânunlar, tabiatın davranışını, gözlenmiş olayları ve bu olaylar arasındaki bağlantıları anlatır. Meselâ Mendel Kânunları, Kepler Kânunu, Evrensel Çekim Kânunları gibi. Bu tabiî kânunlar olay ve gerçekleri sâdece ifâde eder, onların sebeplerini açıklamaz.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.