Kara Kuvvetleri - Bilgiler
09/02/2014 21:00
Alm. Landstreıtkrütte (f), Fr. Les Forces terrestres, İng. Land forces, territorial forces. Târihin bilinen ilk devirlerinden îtibâren Türkler, bilhassa orduya ve eğitime önem vermişler, bu ordular sâyesinde târihte devletler, imparatorluklar ve hattâ cihan imparatorlukları kurmuşlar, hak ve adâletin savunucusu olmuşlardır. Bu orduların en önemlisi Kara Kuvvetleri dediğimiz kara ordusudur.

Kara Kuvvetlerinin vazifesi, düşmanı saldırıdan caydırmak, saldırıları tesirsiz hâle getirmek, mümkünse yok etmek ve millî menfaatin gözetilip sağlanmasında gereken harekâtı yapmaktır. Türk Kara Kuvvetlerinin teşkilâtlı bir şekilde kuruluşu, Büyük Hun İmparatorluğunda, Mete zamanında M.Ö.209 senesinde olmuştur. Bu târih, Türk Kara Kuvvetlerinin ilk kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. Türkler kendi yaptıkları sapan, ok, yay, kargı ve topuzu savaşlarda kullanırlardı. Genel olarak Türk kuvvetlerinde itâat, disiplin, savaşma azmi çok yüksek olup çocuklar küçük yaştan îtibâren asker olarak yetiştirilirlerdi. Ata binmek, ok atmak herkesin en tabiî haklarındandı. En önemli sporları ise avcılıktı, bilhassa sürek avları hakîkî bir savaş manevrası özelliğini taşırdı.

Hükümdâr aynı zamanda ordunun başkomutanıydı. Bu durum, Osmanlılar dâhil bütün Türk devletlerinde hiç değişmemiştir. Eski Türk devletlerinde en büyük rütbe Kaanlık olup, sonra Yabguluk rütbesi gelirdi. Komutanlara tuğ verilir, savaştaki başarısına göre rütbesi ve tuğu arttırılırdı. Türk ordusu onluk sisteme göre teşkil edilirdi. Birlikler on, yüz, bin ve tumane (toman, tümen) denilen onbinlik de binliklere bölünürdü. Bunların komutanlarına Onbaşı, Yüzbaşı, Binbaşı, Tumanbaşı, Tomanbey veya Tümenbeyi denilmektedir.

İslamiyetten sonra Ortaasya Türk devletleri ve Anadolu Selçuklu Devleti ile Beyliklerin askerî teşkilâtı Mete devrinden beri süregelen askerî teşkilâtın aynıdır.

Selçuklular bu askerî teşkilâtı aynen kendi bünyelerinde tatbik edip geliştirmişler ve 800 yıla yakın bir zaman İslâm dünyâsında askerî ve mülkî idârelerin tanziminde örnek olmuşlardır.

Selçuklu orduları, özel bir eğitime tâbi tutulup doğrudan doğruya sultana bağlı “Gulamân-ı Saray” ile her an savaşa hazır “Hassa ordusu”, meliklerin, şahnelerin askerleri ve nihâyet tâbi hükûmetlerin kuvvetlerinden oluşmaktaydı. Ayrıca gerektiğinde halktan ücretli asker toplanırdı.

Karahanlı, Türkmen beylikleri ve başlangıçta Anadolu Selçuklu orduları Türklerden kuruluydu. Gazneli ordusunda ise yerli unsur büyük çoğunluk teşkil ediyordu. Selçuklular savaşta ordunun moralini yükseltmek için nevbet ve cenk takımları kurmuşlar, bilâhare bu takım Osmanlılarda mehter takımlarına dönüştürülmüştür.

Selçuklularda bir tuğ Onbaşı(Ortakbaşı-Vişak başı); iki tuğ Çavuş (Serheng-Ellibaşı); üç tuğ Yüzbaşı (Haylı); dört tuğ Binbaşı (Hacip veya Hadim); beş tuğ Emir (General); altı tuğ Sipehsâlâr veya Beylerbeyi; yedi tuğ Hükümdâr (Başkomutan) rütbe işâretleridir. Bütün askerî işler merkezdeki Dîvân-ı Arz denilen dîvânda görüşülürdü.

Osmanlı Devlet teşkilâtında ordu; Orhan Gâzi (1326-1359) devrinde aşîret kuvvetlerinden dâimî orduya geçildi. Ordu; Kapıkulu Ocakları, Eyâlet askerleri ve geri hizmet kıt’alarını meydana getiren Yayalar-Yörükler, Müsellemler, Conbarlardan meydana gelirdi (Bkz. Kapıkulu Ocakları). Eyâlet Askerleri, Timarlı Süvâri, Azaplar ve Akıncılardan teşkil edilirdi. Birinci Sultan Murâd Han 1363’te Yeniçeri Ocağını kurdu.

Osmanlı ordusunda Sultan Üçüncü Selim Han (1789-1807) devrinde askerî ıslâhâtlar yapıldı. Yeniçeriler yeni silâh kullanmayıp, değişik elbiseleri kabul etmediğinden devrin usûlünde Nizâm-ı Cedîd ordusu kuruldu. Fakat yeniçeriler isyân edince kaldırıldı. Yeniçerilerin, 18 ve 19. yüzyıllarda disiplinsizlikleri iyice artınca Sultan İkinci Mahmûd Han (1808-1839), 17 Haziran 1826’da bu ocağı kaldırıp, 20 Haziran 1826’da Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye ordusunu kurdu. Yeni ordunun mevcudu Sultan İkinci Mahmûd Han devrinde 188.000’e çıkarıldı. Sultan Abdülmecîd Han (1839-1861) devrinde 1843’te altı ordu kurulup, askerlik müddeti beş yıla yükseltildi. Sultan İkinci Abdülhamîd Hân (1876-1909) devrinde Kara Kuvvetlerinin ihtiyâcı olan subayları yetiştirmek üzere askerî ortaokul ve liselerin yanında İstanbul’dakine ilâveten Harp Okulu sayısı yediye çıkarıldı. 1887’de Topçu teşkilâtı genişletildi. 1908’de İkinci Meşrûtiyetin îlânıyla Kara Kuvvetlerinde değişiklikler yapılmak istenmişse de Trablusgarp ve Balkan Harpleri netîcesinde muvaffak olunamadı. Birinci Dünyâ Harbinde yedi cephede kahramanca mücâdele eden Kara Kuvvetlerinin mevcudu Mondros Mütârekesi sonunda 1919’da 50.000’e indirildi. Türk İstiklâl Harbinde Kara Kuvvetleri sekiz kolordu, yirmi piyâde tümeni hâline getirildi.

Osmanlı ordusunda kullanılan rütbeler ve kabûl târihleri:

Erbaş ve erler: Er, Onbaşı, Çavuş.

Küçük zâbitler (Astsb): Bölük Emini (1828), Çavuş, Başçavuş (1828).

Subaylar: Mülâzim-i Sânî (Tğm., 1793), Mülâzim-i Evvel (Ütğm., 1828). Yüzbaşı, Tabur Kâtibi, Sol Kol Ağası (Kd.Yzb., 1828), Sağ Kol Ağası (Ön.Yzb., 1828) Alay Emîri (Yzb. rütbesinde).

Üst subaylar: Bnb., Baş Bnb. (1793), Kaymakam (Yb., 1831), Miralay (Alb., 1828)

Paşalar (Generaller): Mirliva (Tuğg. 1831), Ferik (Tümg. 1831), 2’nci Ferik (Korg, 1908), 1’inci Ferik (Org. 1904) Müşir (Mareşal, 1832).

1831’de Alay İmâmlığı ve Tabur Kâtipliği kurulmuştur.

İstiklâl Harbinden sonra kara kuvvetleri üç ordu müfettişliği, ikişer piyâde tümeninden, dokuz kolordu, üç süvârî tümeninden meydana geliyordu. Bu teşkilât bugünkü Türk Kara Kuvvetlerinin temelini teşkil eder. Ekim 1924’te Ordu-Meclis münâsebeti kaldırılıp, ordu aslî vazîfesine döndü. Harpten kalma silâhlar, âlet ve edevatlar, araçlar ve donatım toplanarak ordunun kuruluş ve kadrosuna katıldı. Yeni silâh ve askerî malzeme teknolojisini tâkib etmek için “Fen ve Sanat Dâiresi” kuruldu. Levâzım ve teçhizât malzemelerinin yurt içinden temini sağlandı. Silâh ve cephâne ihtiyâcının karşılanabilmesi için harp sanâyiine teşebbüs edildi. Piyâde silâhlarının cephânesi, yüz beş milimetrelik ve daha küçük top mermileri îmâl edilmeye başlanıldı. Topçu sınıfı yeniden teşkilâtlandırıldı. 1927’de tank alımının başlamasıyla 1934’te ilk tank birliği Lüleburgaz’da kuruldu. Komando ve paraşüt birlikleri teşkil edildi. Dördüncü ikmâl plânı sonunda Kara kuvvetleri teşkilâtı on dört kolordu, bir süvâri kolordu ve bir zırhlı tugaydan meydana geliyordu.

İkinci Dünyâ Harbi (1939-1945) öncesinde, seferî kuruluşlar esas tutularak ihtiyaçların karşılanması için tedbir alındı. Plân safha safha tatbik edilerek, on kolorduluk ihtiyaç kadrosu seferde on beşe, üç ordunun mevcudu bir milyon üç yüz bine çıkarıldı. Balkanların harp sâhası olmasıyla huduttaki boş kadrolar dolduruldu. Yurt içinde emniyet tedbirleri alınarak askerî ve sivil tesislerle fabrika personeline silâh dağıtılıp, hava indirmelerine karşı teşkilâtlandırıldı. Doğu’daki birlikler de seferî kuruluş ve kadroya çıkarılarak istihkâm, muhâbere, ölçme ve zırhlı birliklerinin kadroları takviye edildi. Harp sonunda Amerika Birleşik Devletlerinden Truman Doktrini ve Marshal Yardımı ile modern silâh ve malzemeler geldi. Piyâde alaylarının ateş desteği ve hareket kâbiliyetlerinde gelişmeler oldu.

1949’da, bütün kara birlik ve kurumları yeni kurulan Kara Kuvvetleri Komutanlığı adı altında toplandı. Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1950’den îtibâren bütün sınıf okulları ve eğitim merkezlerini bünyesine aldı. Lojistik destek hizmetlerini sağlamak için “Yurtiçi Bölge Komutanlığı” kuruldu. 7 Temmuz 1950 Birleşmiş Milletler kararına uyularak Kore’ye gönderilen kara birliklerinden kurulu Türk Tugayının gösterdiği kahramanlık hür dünyâ tarafından takdirle karşılandı. 10 Şubat 1952’de Türkiye’nin Nato’ya girmesiyle Türk Kara Kuvvetleri eğitim ve öğretim sistemleri bakımından yeniden teşkilâtlandırıldı. Hava taarruzlarına karşı, Yurtiçi Uçaksavar Topçu Tümen Komutanlığı kuruldu. Kara Havacılık Grubu geliştirilerek 1957’de “KaraHavacılık Okulu” adını aldı. Zırhlı birliklerin hava saldırılarına karşı korunması için çift namlulu kundağı motorlu M-19 uçaksavar silâhı kondu. Milletlerarası münâsebetlerin artması subay ve astsubayların dış memleketlerde eğitim görmesinin lüzumu üzerine altı ayrı dilde öğretim yapan “Dil Okulu” kuruldu. 1973 yılına kadar Kara Kuvvetlerinde tank ve palet yenileştirme fabrikaları, atış poligonu, G-3 ve MG-3 tüfekleri yapımı, mühimmât, kobra silâhları, pil, paraşüt, yedek parça yapımı projeleri gerçekleştirildi. Nükleer savaş, yayılma ve dağılma sürate dayandığından piyade sınıfı zırhlı personel taşıyıcılar ile donatıldı. Zırhlı birlikler M-48 Tankları, M-113 Zırhlı Personel Taşıyıcı, M-52 ve M-44 kundağı motorlu toplar ile donatıldı. Topçu sınıfı mühimmâtı yurt içinde îmâl edilir hâle gelindi. 1972’de Türk Kara Kuvvetleri Lojistik Destek Kıt’aları tekrar tertiplenerek istihkâm, muhâbere, ordudonatım ikmâl ve bakım hizmetleri birleştirilmiştir. 1974 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra kurulan “Türk Kara Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı” milletin bağış ve yardımlarıyla bugün büyük bir iktisâdî güce erişmiştir. Vakıf daha çok Millî Harp Sanâyii politikasını kendisine rehber edinerek, bütün imkânlarını bu istikâmete seferber etmiştir. Bugüne kadar telsiz, elektronik ve askerî malzeme ihtiyâcını karşılamada epeyce mesâfe kat etmiştir.

Bugün Türk Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Birinci, İkinci, Üçüncü, Ege Ordu Komutanlıkları ile Yurtiçi Doğu ve Batı Bölge Komutanlıkları, Sınıf Okulları, Askerî Okullar ve Eğitim Merkezleri bulunmaktadır. Kara Kuvvetleri piyâde, tank, top, istihkâm, muhâbere, ordudonatım, kara kuvvetleri havacılığı, ulaştırma, personel, levâzım, sıhhiye, veteriner, harita ve mâliye sınıflarından meydana gelir.

Önceki
Önceki Konu:
Ağrı
Sonraki
Sonraki Konu:
Hoşap Kalesi

Yapılan Yorumlar

FÜRUZAN DÜNDAR
FÜRUZAN DÜNDAR 30 Haziran 2014

Komutanlar lütfen sesimizi duyun Allah aşkına bir dönüp bakın ülkemizde neler oluyor etrafımızı yobazlar sardı ülkemiz elden gidiyor eminimki TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN yıkılmasına izin vermezsiniz saygılarımla

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu