Kıbrıs mücadelesinin efsanevi ismi emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun, Ankara’da toprağa verildi. Kocatepe Camii’ndeki cenaze törenine KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Işık Kocaner de katıldı.
KIBRIS Türkleri’nin, Rumların yeraltı örgütü EOKA tarafından katledilmeye başlamasından sonra 1962-67 yılları arasında Kıbrıs’ta Türk Mukavemet Teşkilatı Komutanlığı (Bayraktar) yaparak, büyük kahramanlıklara imza atan ‘Bozkurt’ lakaplı emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun, önceki gün Ankara’da vefat etti. Çoygun dün Kocatepe Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Çoygun’u son yolculuğuna ailesi, yakınları, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, KKTC’nin Ankara Büyükelçisi Tamer Gazioğlu, Dördüncü Kolordu (Ankara) Komutan Yardımcısı Tümgeneral İsmail Hakkı Pekin ile Çoygun’un silah ve dava arkadaşları uğurladı. İzmir’de oldukları için cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları katılamadı.
İlanın sırrı
Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun için dünkü Cumhuriyet Gazetesi’ne ‘Acı Kaybımız’ başlıklı bir ilan verdi. İlanda Çoygun, ‘Kıbrıs’ta Türk varlığıın devam etmesi için efsane Türk Mükavemet Teşkilatı’nda BİZİM’lerin onurlu mücadelesini veren mücahit’ diye tanımlandı. İlandaki ‘BİZİM’lerin’in sırrını Kıbrıs Türk Kültür Derneği Genel Başkanı ve eski mücahit Ahmet Göksan şöyle açıkladı: ‘Hiç ‘Ben’ demedi, hep ‘Biz’ dedi. Gazete ilanımızdaki ‘Bizim’in anlamı da budur. Ekip ruhu vardı. Her zaman ekibe saygı gösterirdi’
x
TMT’nin efsanevi ‘Bayraktar’ı
KENAN Çoygun’u anlatmak için önce Kıbrıs tarihine gözatmak gerek. Kıbrıs’ta 1 Nisan 1955’te kurulan Rumların ‘EOKA’ adlı tedhiş örgütü, Türk köylerini yakıp yıkmaya, Türklere saldırmaya başladı. Bu örgüte karşı Türk halkının savunmasını yapacak bir örgütlenme gereksinimini duyan Kıbrıs Türkleri, önceleri çeşitli mukavemet grupları oluşturdu. Bunlar arasında en etkili olanı Volkan’dı. Ancak, dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet gruplarının askeri bir yapıya sahip EOKA’ya karşı koyması mümkün olmadı. Bu eksikliği gidermek amacıyla Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından 27 Temmuz 1957’de, Lefkoşa’da kurulan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT), dağınık olarak faaliyet gösteren küçük mukavemet gruplarını birleştirerek, tüm adaya yaygın, her Türk köyünde varlık gösteren güçlü bir mukavemet örgütü oldu.
Bayraktarlık, TMT’nin başkomutanı anlamına geliyor. Türkiye’den Kurmay Albay rütbesiyle gönderilen subayların ‘Bayraktarlık’ görevi aldığı TMT, 10 Sancaktar ve bunlara bağlı mücahit taburlarından oluşuyordu. Lefkoşa merkezli Bayraktar, mücahitlere komutanlığın yanısıra, Türkiye ile olan bağlantıyı, gizli silah sevkiyatını, Lefkoşa’daki ‘Kırıkkale’ adı verilen gizli atölyede hafif silah yapımını da koordine etmekle görevliydi ve Askeri Ataşe kimliği taşırdı.
1962’DEN 1967’YE
Ankara’da toprağa verilen Kıbrıslıların ‘Kenan Paşa’sı Kenan Çoygun, kanlı 1962 olaylarının başlamasından kısa süre önce Kıbrıs’a gelmiş ve 1967’ye kadar bu teşkilatın efsanevi komutanlığını yapmıştı. Herkes onu ‘Bozkurt’ diye tanırdı. Bir ara ‘Kemal Coşkun’ takma adını kullandığı da iddia edildi. TMT’nin doğal lideriydi. 1967’de adadan ayrılan Kemal Çoygun, uzun süre sonra tekrar döndü. En son tedavi için Ankara’ya gitmişti. Çoygun, 1973 yılında emekli oldu.
X
Silahı ve el bombası sandalyedeydi
Fahir ARIKAN
Kıbrıs davasının efsane ismi Rauf Denktaş, bir başka efsanevi ‘Bozkurt’ lakaplı Çoygun Paşa için Hürriyet’e şunları söyledi: ‘Büyük bir insan, büyük bir komutan, büyük bir taktisyen. En kötü anlarda halkın maneviyatını yüksekte tutan, hakikaten büyük bir insan. Büyük bir kayıp. Allah rahmet eylesin. Yani, bugün eğer Kıbrıs Türkü var ise o en kötü günlerde Çoygun Paşa’nın komutanlığı sayesinde ayakta durup direnişini sürdürebildiği içindir. İnşallah, onun ruhu halka yeniden direniş gücünü verir.’ ‘Ortak anılarınız oldu mu?’ sorusu üzerine de Denktaş, şu karşılığı verdi: ‘Çok oldu. Sağını solunu bilmeden, ateşin ortasında buldu kendini. Çünkü, Türk Hükümeti, ‘Rumlar saldıracak’ diye verdiğimiz raporları hiç kaale almadı. Uyandıklarında, derhal Kenan Paşa’yı gönderdiler. Gelmeden önce de, bana Harp Dairesi’nden bir Albay’ı göndererek, ‘Size en iyi komutanımızı gönderiyoruz. Bugüne kadarki raporlarınızı iyi değerlendiremediğimiz için özür dileriz ama Kenan Komutanımız bunu telafi edecektir’ dedi. Hakikaten geldi, ilk temasımızda; kararlı-güçlü bir kişinin karşısında olduğumu anlamıştım. Yanındaki sandalyenin üzerinde el bombası, tabancası o vaziyetteydi. Bazı hallerde üst makamların karşı görüşlerine rağmen cesaretle görevini yaptı. Tam bir kahramandı. Allah rahmet eylesin.’
Güle güle
Emekli Tuğgeneral Kenan Çoygun’un cenaze namazı Kocatepe Camii’nde kılındı. (soldan sağa) Torunu Cemal, kızı Lale, gelini Nur, oğlu Gültekin, Çoygun’u el sallayarak, gözyaşlarıyla uğurladılar.
X
Onun yeri KKTC olmalıydı
Kıbrıslı gazeteci İsmet Kotak, ‘Kenan Paşa’yı, ‘Sadece davamızın sembolü değil, aynı zamanda 1963 kanlı Kıbrıs’ta insanımızı ayakta tutan, savunan, yarınlara ulaştıran bir gücün, bir inancın, yumruk oluşu idi. Yoktan bir ordu yaratmak, kırık dökük radyolarla halka moral vermek, 150 kişilik köyden çıkan 5 mücahit ve 5 kırık piyade tüfeği ile o toprağı 11 yıl savunmak... Rumun tankına, topuna göğsünü siper etmek’ diye anlattı. Kotak, ‘Kenan Paşa’nın yeri KKTC olmalıydı’ dedi ve ekledi: ‘O bir semboldür. Ona sahip çıkmak ve onu KKTC topraklarına emanet etmek gerekirdi. Düşünen olmadı, hata yapıldı. Bari Kıbrıs Türkü ve TMT’ciler, Ankara’daki kabrine sahip çıksınlar. Oralarda onun şanına uygun kabir dikelim. Onu her an analım.’
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.