Bilinçli haller aklın kontrolündedir. Akıl, mantık ve irade gücümüzle gelişen ve gerçekleşen hal ve hareketlerimiz bilinçlidir. Ancak, insanların her hal ve hareketlerinde şuur hakimiyeti' aranamaz. Tavır ve davranışlarımızın çoğu şuur dışı hallerdir. Daha açık söyleyelim: Bize hakim olan, bizi iyiye veya kötüye doğru yönlendiren hal ve hareketlerimizin çoğu şuuraltı kaynaklıdır. İyilikler veya kötülükler şuur dışında oluşmaktadır.Bilinçdışı bu kadar önemli olduğuna göre, biz insanlar önce şuur dışımızı iyi terbiye etmek (eğitmek) mecburiyetindeyiz. Aksi halde, ileride başımıza türlü haller gelebilir. Bilinç dışı hallerimiz şuuraltı ve şuur üstüdür demiştik. Biz burada daha ziyade bilinçaltı üzerinde duracağız: Bilinçaltının eğitilmesi ancak şuurun yardımıyla mümkündür. Şuurumuzdan yararlanarak (akıl, mantık, muhakeme, dikkat ve irade yoluyla) kendi kendimizi eğitebiliriz. Kendi kendimize yapacağımız telkinlerle şuuraltımızı terbiye edebiliriz. Şuuraltı güçlerimizi iyiye ve daha iyiye götürmek kendi kendimize yapacağımız müspet telkinler nispetinde gerçekleşir. Kendi kendine telkin şuur yardımıyla olur. Telkinle kazanılan davranışlar gene şuurun yardımıyla şuuraltına itelenir. Şuuraltına giden bu davranışlar bizim alışkanlıklarımızda. Temayüllerimiz, sevgilerimiz, zevklerimiz, inançlarımız... ve başkaları hep bu yolla şuuraltına yerleşirler.
Kazandığımız veya kazanacağımız bütün alışkanlıklar şuuraltı halleridir. Bunlar Bilinçaltına girdikten sonra şuurun kontrolünden çıkarlar, mihaniki bir hal alırlar: (mekânikleşirler). Bilinçaltına geçmeden önce, şuurumuz yoluyla, alışkanlıklarımıza hakim olursak onları iyi yönde : geliştirmiş oluruz. Bütün alışkanlıklarımız, daha başlangıç halindeyken şuurun kontrolüne alınabilir. Alışacağımız hal ve hareketlerin iyilerini şuurumuzla seçebilir ve bu iyileri alışkanlıklar haline getirebiliriz. Bunun için kullanacağımız araç kendi kendine telkin metodudur. Kendi Kendine Telkin Nasıl Gelişir? Önce Bilinçli olarak düşünürüz, tahayyül ederiz (hayal kurarız), kendi kendimize telkin yaparak müspet düşünceler (fikirler) geliştiririz. Bundan sonra fikirleri harekete dönüştürürüz. Hareketleri tekrar ederek de alışkanlıklar kazanırız. Kazanılan alışkanlıklarımız şuurdan şuuraltına yerleşir. Sırası geldikçe de duygu veya davranış olarak yüzeye çıkar ve hükmünü yürütür. Kazanılan alışkanlıklarımız şahsiyetimizi geliştirir . ve karakterimizi oluşturur. Oluşan karakterimiz de gelecekteki başarılarımızı veya başarısızlıklarımızı hazırlar. Mutluluklarımız veya mutsuzluklarımız bu yolla gelişir. İyi alışkanlıklar, başarılara ve mutlu günlere; kötü alışkanlıklar, başarısızlıklar ve mutsuz günlere götürür. Başarılar kazanmak ve mutluluklara ulaşmak istiyorsak: İyi davranışlar geliştirmeye, iyi temayüller edinmeye, iyi sevgiler beslemeye, iyi şeylerden zevk almaya, yüksek inançların sahibi olmaya mecburuz. Vicdanımızın sesine daima kulak verirsek, şuuraltı hal ve hareketlerimizi iyi eğitirsek, bu üstün meziyetlere ulaşabiliriz. Bütün bu yüksek meziyetleri alışkanlık haline getirebilmek, şuuraltının şuur yoluyla iyi eğitilmesine bağlıdır. Bilinçaltımızı, daima şuur yoluyla besleyeceğiz.
Bilinçaltına geçecek bütün alışkanlıklarımızı şuurun süzgecinden geçireceğiz ve iyileştirerek Bilinçaltına göndereceğiz. Kendi kendine telkine alışanlar, kendilerini yüceltebilirler ve yüksek meziyetlerin sahibi olabilirler. Şuuraltı Şuuru Ezebilir Şunu da bilelim: Bilinç hali güçlüdür. Fakat, sonradan gelişen Bilinçaltı hali şuurdan daha güçlüdür. Aralarında vuku bulacak bir mücadelede Bilinçaltı şuuru bastırabilir. Kötü yolda gelişen şuuraltı, şuuru ezebilir ve sesini kısabilir. Bu kötü gelişmeye mani olmak için, çocukluk, yıllarından beri, şuuraltımızı hep iyiliklerle ve iyi alışkanlıklarla dolduracağız ki sonunda şuurumuzu bastıramasın ve de vicdanımızdan gelecek iyilik çağrılarını susturamasın... Bilinçaltımızı iyi alışkanlıklarla, sevgilerle, saygılarla ve daha başka iyi hal ve hareketlerle besleyemezsek; kötü alışkanlıklar, kötü haller (kıskançlıklar, korkular, kinler, nefretler v.b. kötülükler) şuuraltımızı işgal edebilir. Böyle olunca, şuur görevini yapamaz hale gelir, vicdan susar, insani hisler körleşir ve neticede insan, insan olmaktan uzaklaşır. İşte, şuuraltı bu kadar önemlidir. O halde, kendi kendine telkin yoluyla, şuuraltımızı daima iyilerle besleyeceğiz ki kendimize karşı olan görevimizi yerine getirmiş olabilelim. İnsan,Hayatın Her Döneminde Gelişir ve Değişir Şuna inanalım: însan her yaşta kendisini değiştirebilir. Kötü alışkanlıkları terk etmek ve iyi alışkanlıklar kazanmak insan ömrünün her yaşında ve her döneminde mümkündür. Bazı kimseler, belli yaştan sonra alışkanlıklarını terk edemeyeceklerini sanırlar. Bu görüş yanlıştır. Zira: Beyin her yaşta faaldir veya faaliyete devama hazırdır. Önemli olan beyni çalıştırmaktır. Düşünmek, karar vermek, kararı uygulamaya geçmek beyin yoluyla olur. İnsan isterse ve azmederse, şuuraltındaki menfi alışkanlıklarını tekrar şuura getirebilir ve kendi kendine telkin yoluyla kötü alışkanlıklarından kendisini kurtararak benimsediği müspet alışkanlıkları kazanabilir. Özet olarak tekrarlayalım: Kendi kendine telkin yoluyla iyi şeyler düşünmeye, iyi fikirler geliştirmeye; tavır ve davranışlarımızı iyiye doğru değiştirmeye alışabiliriz. Kendi kendine telkin yoluyla iyi şeyler öğrenmeye, zor sandığımız şeyleri dahi kolaylıkla ve daha çabuk öğrenmeye, başarısızlıklardan kurtulup başarılardan başarılara geçmeye, yeni yeni hamleler yaparak yeni mesafeler kat etmeye kendimizi alıştırabiliriz. Kendi kendine telkin 3 merhalede gerçekleşir: Tasavvur, söz,hareket (fiil). Tasavvurlarla fikirler oluşur, fikirler söylenerek hareketlere geçilir, hareketler tekrar edilerek alışkanlıklar kazanılır. Biraz daha açalım: a- Önce iyi şeyler düşünüp tasarlamalar yapılır. Uygulanabilir yeni fikirler zihinde oluşturulur. b- Sonra, oluşturulan fikirler sözle ifade edilir. Bu sözler birçok kere tekrar edilerek fikir kendimize benimsetilir. a- Bundan sonra harekete(fiile) geçilir ve hareketler tekrar edilerek alışkanlıklar kazanılır. Böylece oluşan fikirler fiillere çevrilir, fiiller tekrar edilerek alışkanlık haline gelir. Son safhada fiil şuur altına yerleşir ve bizim malımız olur. Kendi Kendine Telkini Örneklerle Açıklayalım: ' Sabahları erken kalkmanın sayısız faydalarını öğrenen bir öğrenci erken kalkmayı düşünür. Fakat eski geç kalkma alışkanlığından kurtulması güç. Bunun için önce kendi kendine tasavvurlar yapar, erken kalkmaya alışmanın yollarını arar, neticede bir çıkış yolu bulur ve kararını verir... Bundan sonra, verdiği kararı kendi kendine diliyle söyler: "Sabahları erken kalkmaya çalışacağım. Her gün erken yatıp erken kalkacağım. Sporumu, temizliğimi, kahvaltım zamanında yapacağım. Her sabah okula gitmeden önce o günkü derslerimi tekrar edeceğim. Okula hazırlıklı ve kendimden emin olarak gideceğim." diye söylenir. Öğrenci, bu sözleri, zaman zaman bir kaç kere tekrar eder. Söylediklerine kendisini inandırır. O sözlerdeki manaya ısınır, benimser ve kendisine mâl eder. Bu öğrenci, söylediklerine kendisini bağlamıştır (söylediklerine angaje olmuştur). Artık harekete geçme, uygulama safhası başlamıştır: Bir gün erken yatar erken kalkar. İkinci, üçüncü veya daha başka günlerde, - irade gayreti göstererek - erken yatıp erken kalkmaya devam eder. Kalktıktan sonra spor, temizlik, ders çalışma işlemlerini yerine getirir. Böyle devam eden beş on gün sonra, erken yatıp erken kalkma ve diğer işlerini saatinde yapma alışkanlığını kazanır. Artık, ilerideki günlerde kendisini zorlamadan bu uygulamaya devam eder. Başka bir örnek verelim: Dershanede, öğretmeninin karşısında, bildiklerini anlatmak mahcubiyetinden kurtulmak isteyen bir öğrenci kendi kendine düşünür taşınır ve bir karara varır. Vardığı kararı diliyle söyler: "Ben, dershanede öğretmenimi dikkatle dinliyorum. Evimde de dersime çalışıyorum ve dersimi öğreniyorum. Bilgisi olan kendisine güvenir. Bende kendime güveniyorum, bilgimi ve öğrendiğimi anlatabilirim. Dershanede söz alacağım ve anlatacağım, görüşlerimi açıklayacağım". Öğrenci, bu veya benzeri sözleri birkaç kere tekrarlar, kendisine güvenini tazeler. Bir gün cesaretle parmak kaldırır, söz alır ve dersini anlatır. Diğer günlerde de bu ameliyeye devam eder ve mahcubiyetten kendisini kurtarır. yeni konular işlenirken -sırası geldikçe- kendi kendine telkin örnekleri verilecektir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.