Kıpçaklar - Bilgiler
06/04/2014 4:00
Avrupalıların “Kuman” adını verdikleri kuzey Türkleri. Kıpçakları Bizanslılar “Kumanos”, Macarlar “Kun”, Ruslar “Polovets”, Almanlar “Falben” adıyla bilirler. İslâmî kaynaklar ise “Kıpçak (Kıfşak, Hıfşak) diye zikrederler. Genellikle, beyaz tenli, sarı saçlı ve mâvi gözlüdürler. Batı Göktürklerinin bir kolu olduğu söylenen Kıpçakların Kimek, Yimek, Kanglı veOğuz gibi Türk boyları ile irtibatları vardır.

Karahıtayların baskın ile Güneybatı Sibirya’da İrtiş ve Ural nehirleri arasındaki yurtlarından 11. yüzyılda çıkarıldılar. Volga üzerinden batıya göçtüler. Özi(Dinyeper) Nehrine kadar Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara hâkim oldular. Buralar “Deşt-i Kıpçak” şeklinde kendi isimleriyle anıldı. Bölgede yaşayan Bulgar, Alan, Burtas, Ulah, Mordva ve Hazarları hâkimiyetleri altına aldılar. Rus sınırında yerleşen Karakalpaklarla savaştılar. Ruslarla uzun yıllar (1061-1220) süren savaşlar yaptılar. Esir aldıkları Rusları Kırım’daki Bizanslı tâcirler vâsıtasıyla Akdeniz ülkelerine sattılar. Bilhassa Rus knezleri arasındaki mücâdelelerde yardıma çağrılmaları sebebiyle akınlarını büsbütün arttırdılar. On ikinci yüzyıl, boyunca Ruslarla savaştılar. Rusların meşhur İgör Destanı 1185’te Kıpçaklara karşı düzenledikleri fakat yenildikleri seferi konu almaktadır. Beylikler hâlinde yaşayan Kıpçaklar, çevreyi bu şekilde kontrol altında tutmalarına rağmen tam bir birlik sağlayamadılar.

1222 yılında Moğollar Kafkasları Derbent geçidinden aşarak Kıpçaklar üzerine yürüdüler. Ancak Kıpçak Başbuğları Rus knezleri ile işbirliği yapıp, Moğolları Kalka Nehrine kadar sürdü. 1223’te yapılan Kalka Meydan Muhârebesinde ise Rus knezleri ve Kıpçaklar müthiş bir bozguna uğradılar. Birçok Rus köy ve şehri yakılıp yıkıldı. 1236’da Batu Han, batı seferine çıktı. Rusları yendikten sonra İdil ile Özi nehirleri arasındaki bozkırlarda yaşayan Kıpçakları dağıttı (1239). Kıpçaklardan bir kısmı Özi’nin batısına gidip kitleler hâlinde Macaristan’a girdiler. Bir kısmı ise, Orda İdil (Volga) sâhasına yâni Bulgar Türklerinin yurduna ulaştılar. Bulgar Türkleri, Kıpçaklarla kaynaşıp Kazan Türklerini meydana getirdiler. Batu Han Macaristan’ı da itaatine aldıktan sonra, ordularını İdil’e kadar çekti ve Aşağı İdil boyunda Altınordu Devletinin temelini attı (1242).

Yerli Kıpçak Türkleri, işgalci Moğolları, kısa zamanda kültürlerinin etkisi altında erittiler. Devlet âdetâ bir Kıpçak devleti hâlini aldı. Moğolların sâdece adı kaldı. Türkçe konuşup Türkçe yazmaya başladılar. Bilhassa Batu’nun oğlu Berke Hanın Müslüman olması, Moğollar arasında İslâmiyetin hızla yayılmasına yol açtı. İslâmiyet 922 yılında Bulgar Hanı Almas Hanın Müslüman olarak Abbâsî halîfelerine tâbi olmasından sonra bölgedeki Türk boylarının ortak dîni hâline geldi. Yüzyıllarca, Rusları Sibirya soğuğuna mahkûm eden Kıpçak Türklerinin hâkim olduğu Altınordu Hanlığı, Tîmûrlularla giriştiği mücâdele sonunda zayıf düştü.

Altınordu’nun hâkim olduğu bölgelerde Kazan (1437-1552) ve Kırım (1430-1783) hanlıkları kuruldu. Bu hanlıkların nüfûsu Kıpçak Türklerinden meydana geliyordu. Kazan Hanlığındaki taht kavgaları, Rusları iyice güçlendirdi. 1552’de Korkunç İvan Kazan Hanlığını yıktı. 1783’te Kırım Hanlığı Rusya hâkimiyetine girdi. Osmanlıların zayıf dönemlerini iyi kullanan Ruslar, işgal ettikleri bölgelerdeki câmi ve medreseleri yakıp yıktılar. Birçok Müslüman, Osmanlı topraklarına göç etti. Geride kalanlar, Rusların korkunç zulümlerine mâruz kaldılar. 1917 Bolşevik ihtilâli ve sonrasında din tamâmen yasaklandı. Fakat bölgede meskûn olan Müslüman ahâli, benliğini İslâmiyet sâyesinde muhâfaza ettiler. 1990’lara doğru dînî inançların serbest bırakılması ile bölgede İslâmiyet, eski günlerine kavuşma yolunda hızla ilerlemektedir.

Macaristan ve Romanya gibi ülkelere gidip yerleşen Kıpçaklar Hıristiyanlaşarak benliklerini kaybettiler. On ikinci yüzyıl ve sonrasında, Mısır’daki Eyyûbî ve Memlûklü devletlerine satılan Kıpçak çocukları, zamanla devletin idâresini ele geçirdiler. 1250-1382 yıllarında Mısır’ı Kıpçak asıllı Memlûk hükümdârları idâre ettiler.

Kıpçak Türkleri, kendilerine mahsus bir lehçe ile konuşurlardı. Macaristan ve Mısır’da Kıpçak lehçesinde kitaplar yazmışlardır. Kırım’da ticâretle uğraşan Kıpçak Türkleri ile irtibat kuran İtalyanlar Codex Cumanicus adıyla ticâreti ilgilendiren Kıpçakça bir lügat kitabı hazırladılar. Ayrıca Alman misyonerleri bu kitâbı dînî yönden tamamlayan ilâhîler kısmını yazdılar.

Önceki
Önceki Konu:
Arabesk
Sonraki
Sonraki Konu:
Kadife

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu