Alm. Koranksart (f), Fr. Lecture (f), du Coran, İng. Reciting the Quran. Okumak. Kur’ân-ı kerîm’in usûlüne uygun olarak okunması. Namazın farzlarından biri de kırâattır, yâni kıyamda (ayakta)yken Kur’ân-ı kerîm’den bir miktar âyet veya sûre okumaktır. Kur’ân-ı kerîm’i tecvid bilgisine uyarak okumak lâzımdır. Hadîs-i şerîfte; “Kur’ân-ı kerîmi tecvîd bilgisine uyarak okuyunca, her harfine yirmi sevap verilir. Tecvîde uymazsa, on sevap verilir.” ve “Kur’ân-ı kerîmi tecvide uygun okuyana şehid sevâbı verilir.” buyruldu.
Tecvid ilmi, harflerin mahrec (ağızdan çıktığı yer) ve sıfatlarına uymak sûretiyle, Kur’ân-ı kerîm’i hatâsız okumayı öğreten bir ilimdir.(Bkz. Tecvîd İlmi)
Kur’ân-ı kerîm okumak, nâfile ibâdetlerin en üstünüdür. Bilhassa, namazda kıyamda (ayakta) iken okunan hepsinden faziletlidir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ümmetimin yaptığı ibâdetlerin en kıymetlisi, Kur’ân-ı kerîmi mushafa bakarak okumaktır.” ve yine; “Kur’ân-ı kerîm okuyanın anası babası kâfir olsalar bile, azâpları hafifler.” buyruldu. Kur’ân-ı kerîm okumanın fazîletini, kıymetini bildiren pekçok hadîs-i şerîf vardır. Bunlardan bâzılarında buyruldu ki:
Namazda okunan Kur’ân-ı kerîm namaz dışında okunan Kur’ân-ı kerîmden daha hayırlıdır (kıymetlidir).
Kur’ân-ı kerîm okuyunuz ve ezberleyiniz! Muhakkak ki, Allahü teâlâ, içinde Kur’ân-ı kerîm saklı olan kalbe azâb etmez.
Allahü teâlânın kitâbından (Kur’ân-ı kerîmden) bir sûreyi okuyarak yatağına yatan bir Müslümana Allahü teâlâ vekil olarak bir melek gönderir. Melek onu muhâfaza eder. Uyanıp kalkıncaya kadar ona ezâ edecek bir şey yaklaşamaz.
Evlerinizi namaz ve Kur’ân-ı kerîm kırâati ile süsleyiniz.
Kur’ân-ı kerîmi okuyunuz. Onu geçim vâsıtası yapmayınız.
Sizin en hayırlınız, Kur’ân-ı kerîmi öğrenen ve öğretendir.
Kur’ân-ı kerîm öğreniniz! Muhakkak o, kıyâmet günü ehline (onu okuyana) ne güzel şefâatçıdır.
Çocuklarına Kur’ân-ı kerîm öğreten ana babaya, kıyâmet günü Cennette taç giydirilir.
Kur’ân-ı kerîm okuyan kimsenin maksadı; kalbindeki yalnızlığı ve sıkıntıyı kaldırmak, dünyâ üzüntülerini gidermek, Allahü teâlâya kavuşma arzusunun hakkını yerine getirmek, kulluk vazîfelerini bilmek ve hizmet edeplerinde kusur etmemek olmalıdır. Kur’ân-ı kerîm’i bu maksatlarla okuyana, Kur’ân-ı kerîm şefâatçi olur, ona şifâ verir.
Kur’ân-ı kerîm okumaya, abdestli olarak ve “Eûzü Besmele” söyleyerek başlanır. Kıbleye dönülerek ve mütevâzî bir şekilde oturularak, yavaş yavaş okunması, bilenlerin mânâlarını düşünmesi, hüzünlenerek ve hattâ ağlayarak okunması, bu husustaki gerekli edeplerdendir. Kur’ân-ı kerîm’in, güzel sesle ve tecvid ilminin kâidelerine uyarak, harflerini ve kelimelerini bozmadan okunması âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerde bildirilmiştir. Müzzemmil sûresi 4. âyetinde meâlen; “Kur’ân-ı kerîmi açık açık, tâne tâne tertil ile oku!” buyruldu. Peygamber efendimiz de; “Kur’ân-ı kerîmi, benden öğrendiğiniz gibi okuyunuz!” diye emretti. Kur’ân-ı kerîm okuyanın kalbini başka düşüncelerden temizlemeye çalışması, hep bu kelâmın sâhibi Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünmesi de okurken dikkat edilecek edeplerdendir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.