Kemiklerimiz son derece kalın ve sağlam bir yapıya sahiptir. Ancak bir kaza esnasında şiddetli bir darbeye maruz kalırsa kırılabilir. Müthiş mekanizması sayesinde kendiliğinden iyileşir, hatta eski halinden daha sağlam bir yapıya kavuşur. İşte bu yüzden kemik kırılmaları pek önemli görülmez.

Doktorlar kırılan kemiğin doğru şekilde birleşmesi için kemiklerin yönünü düzeltir ve alçıya alır. Bu da sadece iyileşme sürecinin başlangıcıdır. Oysa kemiğin kaynaması ve eski haline dönmesi tamamen kemiğin mekanizması ile alâkalıdır.

Kemiğin mekanizması kırılan kemiğin etrafındaki kanın pıhtılaşmasını sağlar. Bu bölgede "hematom" adı verilen büyük bir pıhtı oluşur. Bu pıhtı ciltteki yaralar üzerinde oluşan kabuk benzeri bir yapıya sahiptir ve zamanla değişim geçirerek kemikleşmeye başlar. Çünkü kemik yapıcı hücreler salgıladıkları özel mineralleri kullanarak oluşan pıhtıyı sert bit kemiğe dönüştürmeye başlar. Bu süreç bittiğinde vücudun estetik cerrahları olan kemik yıkıcı hücreler devreye girer. Bu hücreler ise eritici özelliği olan hidroklorik asit salgılayarak yeni kemiği törpüler ve eski şeklini almasını sağlar.

Bu mucizevi tedavi insan vücudunun ne kadar müthiş yaratıldığının bir kanıtıdır.