Alm. Winterschlaf (m), Fr. Hibernation, İng. Hibernation. Bâzı sıcakkanlı ve soğukkanlı hayvanların, kışı uyku veya uyuşuk gibi bir dinlenme halinde geçirmesi. Kış uykusu, soğukkanlı hayvanların hareketsizliği veya sıcakkanlı omurgalı hayvanların (memeli ve kuşlar) vücut sıcaklıklarının düşerek sıfır dereceye yaklaşması ve metabolizmalarının yavaşlaması olarak da târif edilebilir. Kış uykusunun süresi türlere ve çevre sıcaklığına göre birkaç haftadan altı aya kadar değişir.
Hibernasyon, yâni kış uykusu tabiattaki bilmecelerden belki de en enteresanıdır. Milyonlarca memeli, sürüngen, haşarat ve böcek bütün bir kış boyunca uyur. Vücut organlarının aktifliği tamâmen askıya alınır. Organların faaliyeti o kadar yavaşlar ki, güçlükle fark edilir.
Kış uykusu, değişken iklimlerde yaşayıp besin bulma zorluğu çeken hayvanlarda olur. Kışın yaklaşmasıyla sincap, tarla faresi gibi hayvanların vücutlarında değişiklikler belirmeye başlar. Kalp atışları yavaşlar, soluk alış-verişleri azalır ve zihin faaliyetleri durur. Derin, donmaktan emin kovuklarına çekilir, tostoparlak olarak derin bir kış uykusuna yatarlar. Gerçek kış uykusuna sıcakkanlı omurgalı hayvanlar yatarlar. Böcekler, sürüngenler, kurbağalar, balıklar gibi soğukkanlı hayvanlar da kışı inlerinde uyuşuk olarak geçirirler.
Bâzı hayvanlar, çevre ısısının belli bir dereceye düşmesiyle uyanırlar. Meselâ yarasalar eksi iki derecede uyanır. Daha sıcak bir yere giderek tekrar uykuya dalarlar. İhtiyaç ve aşırı acıkma da uyanmalara sebeb olabilir. Soğukkanlı hayvanların (böcekler, sürüngenler, kurbağalar, balıklar vs.) vücut ısıları çevre sıcaklığına bağlıdır. Sıcakkanlı hayvanların ise türlere göre sâbit sıcaklık dereceleri vardır. Kış uykusuna yatan memeli ve kuşların vücut ısısı çevrenin ısısına çok yakın bir dereceye kadar düşer. Çoğunlukla +1°C’ye kadar düştüğü gözlenmiştir. Eğer donma derecesine düşerse hayvan ölür. Çok kuru ve sıcak iklimli bölgelerde yaşayan bâzı hayvanlar da yaz uykusuna yatarlar. Salyangozlar aşırı sıcaklarda kabuklarına çekilip dinlenirler. Dipnoi denen çift solunumlu balıklar (akciğerli balıklar) bulundukları nehir suları kuruyunca balçığa gömülerek uyuşuk halde suların tekrar gelmesini beklerler. (Bkz. Yaz Uykusu)
Kış uykusuna yatacak hayvan, kendisine donma noktasının üstünde olan ılık bir kovuk bulur veya kazar. Yaprak, tüy, kıl gibi maddelerle de burayı izole eder. Kış uykusu boyunca, yazın vücutlarında depoladıkları yağı sarf ederler. Tarla sıçanı, sincap gibi bâzı hayvanlar kış uykusuna yatmadan önce kovuklarında yiyecek depo ederler. Belli aralıklarla uyanarak bunları yerler.
Kış uykusunun başlamasıyla hayvanın kalp atışı ve kan basıncı azalır. Beslenme faaliyeti ve dışkılama kesilir. Solunum fark edilecek derecede yavaşlar. Bâzılarında tamâmen kesilmiş gibidir. İç salgı bezlerinin salgıları yavaşlar. Sindirim sistemi ve ifrâzatı durur. Anatomik ve fizyolojik değişiklikler de gözlenir. Dağ sıçanı, köstebek ve yer sincabında dişlerin kireçlendiği de görülmüştür. Küçük memelilerden olan “yedi uyuklayangiller” kış uykusu boyunca 40 derecelik vücut sıcaklıklarını donma noktasının biraz üstüne kadar düşürebilirler. Bu düşük ısıda vücut faaliyetleri yavaşlar. Hayvan çok yavaş soluk alıp verir. Kalp atışları normal olan 300 vuruştan dakikada 7 ile 10 vuruşa kadar düşer. Tabiî vücut refleksleri kesilir. Beynin elektrik faaliyeti adeta durur. O kadar yavaşlar ki, fark edilemez. Şayet kovuktaki hava sıcaklığı donma noktasına düşerse hayvan otomatikman uyanır ve bütün vücut sistemlerini harekete geçirerek vücut sıcaklığını normale döndürmeye çalışır. Bunu yapamazsa ölür. Çevre ısısının âni düşüşü hayvanı uyandırarak ölümü engeller. Toprağın sürekli don olduğu yerlerde, yuva yapıcı memeliler kış uykusuna yatmaz.
Kış uykusuna yatan bütün soğukkanlı hayvanlar, plazmaları içinde hücreleri tahrip eden buz kristalleri meydana geldiği takdirde soğuktan donmak tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Çok soğuk havalarda hareketsiz kalmanın tehlikeleri yok değildir. Organlar buz kristalleri tarafından tahrip edilebilir veya dokular donabilir. Kış uykusuna yatan hayvanların vücutlarındaki sıvılar, moleküler ağırlığı daha büyük kimyevî maddeler bakımından zenginleşerek donma noktası düşer. Böylece don tehlikesinden korunulmuş olur.
Hibernasyon o kadar değişik, enteresan ve çözülememiş bir meseledir ki, çeşitli organlar arasındaki ilişki ve güç bölümünde bile anlaşılamayan hususlar vardır. Meselâ; marmot (dağ sıçanı)un omuriliği ve beyni tamâmen çıkarıldığı halde, hayvanın kalbi daha 10 saat atmaya devam etmiştir. Bir ilim adamı kış uykusuna yatan bir marmotu 4 saat saf karbondioksit gazının içinde tuttu. Bir şey olmadı. Kış uykusuna yatan bir yarasa, 1 saat bir kova suyun içine sokularak bekletildi. Dışarı çıkarıldığında hâlâ uyuyordu ve tamâmen normaldi. Bir kirpi, 22 dakika batırıldığı suyun içinde kaldı. Kış uykusuna yatan bir fındık fâresi, toparlak haliyle bir odada, top gibi, karşıdan karşıya yuvarlandı. Yine de uyanmadı ve hâlinde değişiklik olmadı.
Bâzı Amerikan yer sincapları on günde bir uyanırlar. Daha erken uyanmaları kendi zararlarına olur. Fazla enerji sarfiyatı hayatlarını tehlikeye düşürür. Ilıman iklimlerdeki yarasa türlerinin çoğu kış uykusuna yatar. Ancak ılık kış günlerinde böcek avlamak için uyanırlar. Bu kısa dönemlerde çok az miktarda enerji harcamaya gayret ederler. Kış uykusuna yatan yarasaları uyandırmak, rahatsız etmek, düzensiz enerji tüketimine sebeb olacağından yarasalar için felâket demektir.
Bâzan kış aylarında bir kokarca, bir rakun ve bir porsuk ortalıkta görülebilir. Bunlar acıkmışlar ve uyanmışlardır. Karınlarını doyurup tekrar uykuya dalarlar.
Kış uykusu sâyesinde çevrenin zor şartlarına karşı mukâvemet gösterirler. Kış uykusu, gıdâ kıtlığı zamanında canlının enerji sarfiyatını en az seviyeye düşürerek sert iklim şartlarına dayanmasını sağlar. Vücut ısısının düşmesi ve metabolizmanın yavaşlaması hayvanın direncini arttırır. Ansızın uyandırılırsa ölebilir. Kış uykusuna yatan hayvanlar, önceden vücutlarında depoladıkları yağı yavaş yavaş erittikleri için bu zaman zarfında çok ağırlık kaybederler. Baharda uyandıkları zaman zayıf ve sinirli olurlar. Kaybettiklerini kazanmak için büyük bir iştahla, çok yerler. Kış uykusu, belli bâzı fizyolojik mekanizmalar tarafından kontrol edilmektedir. Buna “Bedenî (bünyevî) biyolojik saat” denilmektedir. Kış uykusuna yatan bir yer sincabının kan serumu alınıp, kış uykusuna yatmadan birine şırınga edilirse, o hayvan da kış uykusuna yatar.
Ayılar da inlerinde uyurlar. Derin bir uykuya dalmalarına rağmen uykuları gerçek kış uykusuna benzemez. İnlerinde uyuklarken, vücut ısıları normalin altına düşmez. Şâyet vücut ısıları 15 derecenin altına düşerse ölürler. Hakîkî kış uykusuna yatan hayvanlar ise eksi iki derceye kadar yaşarlar. Aradaki fark neden ileri gelmektedir' Bilim adamları bunun cevâbını şimdilik verememektedir. Cevâbını merakla araştırmaktadır. Birçok soğukkanlı hayvanlar, kışı soğuk iklimlerde derin bir uyku içinde geçirirler. Memeliler ve kuşlar gibi çevrelerinden bağımsız olarak vücut ısılarını değiştiremezler. Hava soğudukça onlar da buna bağlı olarak uyuşurlar. Nihâyet “soğuk anestezi” durumuna geçerler. Kış uykusuna yatan sıcakkanlılar gibi kendi kendilerine uykularını bölemezler. Sâdece hava sıcaklığındaki artışla uyanırlar. Yılanlar kertenkeleler, kurbağalar, semenderler kışı yalnız başına veya gruplar halinde birbirine dolanarak taş altlarında veya çamur ve bataklıklara gömülmüş bir halde geçirirler.
Tuzlu su terrapini (Kuzey Amerika’ya mahsus bir su kaplumbağası) kışın kendini çamura gömer.Kum yengeçleri de aynı şeyi yaparlar. Kara kurbağa (Bufo bufo) ve kurbağalar düzenli kış uykusuna yatarlar. En sevdikleri suların yakınındaki çamurlara gömülürler. Kış uykusundan alınan bir kurbağa 2 saat gibi bir zaman güneşe tutulduktan sonra kendisinde hayat emareleri görünmeye başlar.
Yedi uyuklayangiller ve kirpiler hem uyku zamanı bakımından, hem de uyku yoğunluğu bakımından başı çekerler. Bu hayvanlar, yakalandıkları zaman bile kış uykusuna yatarlar. Bâzı hayvanlar, avları kış uykusuna yatınca kendileri de kış uykusuna yatarlar. Meselâ; yarasalar avladıkları böcekler ortadan kayboldukları veya uyudukları zaman uykuya çekilirler. Kış uykusuna yatan hayvanların çoğu toparlak bir hal alırlar. Ancak yarasalar her zamanki gibi başları aşağıda aylarca asılı kalırlar. Örümceklerin çoğu kış aylarında uyanık kalırlar. Çatlaklarda, kıyıda köşede her zaman bulunurlar. Yiyecek kıtlığı onlar için, problem değildir. Aylarca bir şey yemeden durabilirler. Ancak inleri tuzak kapaklı örümcekler kış uykusuna yatarlar. Bunun için de önce kapı yolunu ağlarıyla bir battaniye gibi örerler.
Kaplumbağalar toprağa gömülerek kış uykusuna yatarlar. Bazı balıklar da kış aylarında uykuya yatarlar. Ev sinekleri, uğur böcekleri ve salyangozlar da böyledir.
Kış uykusu, hayvanların zor iklim şartlarını ve kıtlık dönemlerini atlatmalarını sağlar. Ayrıca birçok hayvan için bir dinlenme ve yenilenme zamanıdır. Bu dönemde bulaşıcı hastalıklara ve parazitlere direnç artar.
Radyasyona dayanıklılık kaydedilir. Kış uykusu yerine bâzı hayvanlar, birçok kuşlar daha uygun iklimlere göç ederler. Bâzıları ise; meselâ kurtlar kürk ve postlarını kalınlaştırırlar. Böylece kışa daha dirençli olurlar.
Kış uykusuna yatan sıcakkanlı hayvanların vücutlarında bulunan termostatları vücut ısısını ayarlar. Bunun sayesinde her türde belli bir düzeyde sabit tutulur. Eğer böyle bir termostat olmasaydı, bizler de soğukkanlılar gibi çevrenin ısısına bağlı olurduk. Havaların soğumasıyla uyuşurduk. Isı düzenleme büyük enerji gerektirir. Onun için memeliler daha fazla yeme ihtiyacındadır. Kış uykusu vakti yaklaşınca yüksek vücut ısılarını sanki bir anahtarla çevirir gibi donma derecesinin biraz üzerine kadar düşürürler.
Uyanacakları zamanı nasıl bilirler' “Biyolojik saat” vaktin geldiğini otomatikman haber verir. Aylarca uyuyan sincaplar, hareketsiz kalan kuşlar, yıllarca çamurun içinde uyuyan balıklar hep biyologların merak konusudur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.