meşhur yedi kırâat (Kur’ân-ı kerîmi okuma ilmi) imâmından yedincisi. Tebe-i tâbiînden, yâni Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) Eshâbını gören büyükleri görenlerdendir. İsmi, Ali bin Hamza’dır. Ebû Hasan, Ebû Abdullah ve Ebû Feth künyeleriyle bilinir. Kilim elbise içerisinde ihrâma girip, Kâbe’yi tavâf ettiği veya Hamzâ Zeyyâd’ın meclisinde dizinin üzerine kilim koyduğu için, el-Kisâî denilmiş ve bu nisbe ile meşhur olmuştur. Kendisine İmâm-ül-Kurra, Şeyh-ül-Kırâat ve’n-Nahv, el-İmâm lakabları verilmiştir. Kûfe’de nahiv ilminin kurucusudur. Kırâat ilminde işareti Ra harfidir. Doğum yeri ve doğum tarihi bilinmemektedir. 805 (H.189) târihinde yetmiş yaşlarındayken Rey’de vefât etti.
Temel bilgileri öğrendikten sonra, Kûfe’de reîs-ül-kurra ve altıncı kırâat imâmı olan Hamza bin Habîb ez-Zeyyâd’ın talebesi oldu. Ondan kırâat ilmini öğrendi. Dört defa Kur’ân-ı kerîmi baştan sona hocasına dinletti ve tasdîkini aldı. Hocasından sonra, Kûfe’de reîs-ül-kurra oldu. Ebû Amr, Süleymân bin Mihrân, Îsâ bin Ömer, Süleymân bin Erkâm, Ebû Bekir bin Iyâş, Muhammed bin Abdurrahmân bin Ebî Leylâ, Câfer-i Sâdık, Seleme bin Ahfeş, Hammad bin Seleme gibi zamânının âlimlerinden, sarf, nahiv, hadîs ve fıkıh ilimlerni öğrendi. Sonra Basra’ya giderek, meşhur nahiv âlimi Halil bin Ahmed’den lügat ilmi öğrendi. Hicaz, Necd ve Tihame bölgelerindeki Bedevîler arasına gidip onların lügatlarını öğrendi. Öğrendiği lügatleri kayda geçirdi ve Kûfe’ye geldi. Abbâsî Halîfesi el-Mehdî’nin oğlu Hârûn Reşîd’e mürebbiyelik teklifini kabul ederek Bağdat’a gitti ve orada yerleşti. Ömrünün sonuna kadar Hârûn Reşîd’in yanında kaldı. Onun oğulları Muhammed Emin ve Mu’tasım’a mürebbiyelik etti. Haftanın bir günü sarayda, diğer günleri de Bağdat’ta ilim öğretti. Ahmed bin Hanbel, Yahyâ bin Muîn, Ebû Ömer el- Dûrî, Ebû Hâris el-Leys bin Hâlid gibi âlimler onun derslerinde yetişti. El-Dûrî ve Ebû Hâris ondan kırâat nakleden meşhur râvilerdir. Kûfe Dil Mektebinin kurucusu olan Kisâî zamanının meşhur âlimleriyle çeşitli mevzularda münâzaralarda bulundu. Basra Nahiv Mektebinin kurucusu Sibeveyh ile olan münâzarası meşhurdur. İmâm-ı a’zam’ın talebeleri İmâm-ı Muhammed ve İmâm Ebû Yûsuf’la sohbetlerde bulundu. İmâm-ı Muhammed’le birlikte Hârûn Reşîd’in Horasan Seferine katıldı. 805 (H.189) senesinde İmâm-ı Muhammed hazretleriyle aynı gün ve aynı yerde vefat etti, oraya defnedildi. Kabri Rey yakınlarındaki Renbûye köyündedir.
Kırâat (Kur’ân-ı kerîmi okumak) ilminde zamanının bir tânesi olan Kisâî, halkı etrafına toplayıp, Kur’ân-ı kerîmi başından sonuna kadar okurdu. Nahiv’de de en büyük âlim oydu. Allahü teâlâdan çok korkardı. Sâde giyinir, halîfenin yanına giderken güzel giyinmekte mahzur görmezdi. Hâfızası kuvvetli, okuması güzeldi. Zengin olduğu kadar tevâzu sahibi ve cömertti. Bütün İslâm âlimleri gibi ölümü hiç hatırından çıkarmazdı. Ömrünü sadece Kur’ân-ı kerîmin hizmetine adamış, onun şefâatini ümid etmiştir.
İmâm-ı Kisâî birçok eser yazmışsa da mevcud olan iki tam, bir de yarıdan çoğu kaybolmuş bir eseri vardır. Bunlardan halk dilinin hatâlarını konu edinen Kitâbu fî Lahnel-Amme adlı eseri Mısır’da basılmıştır. Diğer eserleri Kitâb-ül-Müştebihât fil-Kur’ân’ın bir nüshası Bâyezîd Devlet Kütüphânesinde mevcuttur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.