Alm. Kontinente (m.pl.), Fr. Les continents (m.pl.), İng. Continents. Yeryüzünün önemli bir bölümünü kaplayan, büyük kara kütleleri. Kıtalar, büyüklüklerine göre: Asya, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika, Avrupa ve Avustralya olarak dizilirler. Avrupa, Asya’nın geniş bir yarımadası durumunda olduğundan ikisine birlikte Avrasya denir. Avustralya kıtası, 8.000.000 km2lik yüzölçümü ile en küçük kıta; Grönland 2.175.600 km2lik yüzölçümü ile en büyük adadır.
Birbirine bitişik olan Avrupa ve Asya kıtaları ile Afrika Kıtaları Eski Dünyayı; Kuzey ve Güney Amerika kıtası Yeni Dünyayı teşkil eder. Okyanus ortasında yer alan Antarktika ve Avustralya da iki ayrı kıtadır.
Yeryüzünün yaklaşık % 29’u veya 148 milyon km2si karalarla kaplıdır. Bu kara parçalarının yaklaşık % 94’ü kıtalardan, geri kalan kısmı ise adalardan meydana gelir.
Ekvatorun kuzeyinde karalar daha çok, güneyinde ise daha azdır. Eski coğrafyacılara göre kıtalar sâhillerin ötesinde veya kara sınırlarının da ötesinde uzanmamaktaydı. Fakat jeologlar, kıtaların deniz altında uzayan parçalarını da (Bkz. Kıta Sahanlığı) kıtalardan saymışlardır.
Kıtaların meydana gelişi üzerinde birkaç görüş vardır. İzostatik denge prensibine göre, yerçekimi kuvveti ile ağır olan yer kabuğu, zamanla çökme gösterir. Bu teoriye göre dağlar, az yoğun olduğu için yüzeyde yüksek kalmıştır. Yerkabuğu kıtalarda yaklaşık 32 km’ye yer yer 50 km’ye ulaşmaktadır. Okyanuslarda ise bu kalınlık çok azdır. Kıtaların büyümesinde en etkili olay tortu malzeme ile meydana gelen deltalar ve bunların zamanla çökerek okyanuslarda basınçla yer kabuğunda çatlamalar meydana getirmesi ve bu çatlaklardan çıkan volkanik ada kütleleridir.
Avrupa ve Amerika’da kıtaların teşekkülü ile ilgili bilim adamları araştırmalar yapıp nazariyeler ileri sürmektedirler. Bugün bu ilimle uğraşan bilim adamlarının genel kanaatı, eski jeolojik devirlerde, güney kıtaları arasında karayollarının bulunduğudur. Meşhur meteoroloji bilgini Alfred Wegener, kontinentverschiebung (karaların kayması) nazariyesini kurmuş, bugün için altı olan kıtanın evvelce birbirine bağlı olup, sonra yavaş yavaş ayrıldıklarını söylemiştir. Başka bir profesör, kıtalar arasında köprü gibi kara parçaları olduğunu, jeocografik tecrübelere dayanarak iddia etmiştir. Wegener’e göre, palaozoikum ve mezozoikum devirlerinde kıtalar birbirine yapışıktı. Paleozoikum sonuna kadar, hayvanlar, Güney Amerika ile Afrika, Hindistan ve Avustralya arasında kara yolculuğu yapmışlar, Eosen’den îtibâren, Afrika’da yaşayan hayvanlar, karadan Güney Amerika’ya geçmişlerdir.
İlim adamlarının ileri sürülen bu görüşleri, ilk peygamber ve ilk insan hazret-i Âdem’in evlatlarının çoğalıp, Suriye, Irak ve Orta Asya’dan yayıldıklarını göstermektedir. Nuh Tufanından sonra, yalnız gemide kalanlar kurtuldu ve insanlar bunlardan türedi. Zamanla çoğalarak Asya, Afrika, Avrupa, Amerika ve Okyanusya’ya karadan ve büyük gemilerle denizlerden yayıldı. Onlar da çoğalarak kıtalardaki bugünkü insan topluluklarını meydana getirdiler.
Kıtaların sayısı da uzun zaman tartışıldı. Lâtin kökenli olan “kıta” kelimesi, orijinal olarak karaya yakın olan adaları, ana parçadan ayırmak için kullanılıyordu. Bu kullanış, bir İngiliz kâşifin yaptığı geziye “Kumru Boğazından Kıtaya” adını vermesiyle değişmiş ve bugünkü anlamı kabul görmüştür.
Kıtalar, isimlerini çeşitli şekillerde almışlardır. Antarktika kıtasının ismi, yeryüzündeki Arktik bölgede oluşundandır. Bölgeyi “Arktik” isminde bir denizci keşfettiği için bu ismin verildiği sanılır.
Amerika kıtasının, Hartın Waldseemüller’in (Amerika Vespuçi’den sonra) 1507’de yaptığı haritada, adı Amerika diye geçiyordu. Bu tanınmış kâşifin yazılarının gösterdiğine göre yeni bir kıtanın keşfedildiği anlaşılıyordu.
Avrupa, Asya ve Afrika isimleri eski insanlar tarafından kullanılıyordu. Fakat onlar da kıtaların tamamına değil sâdece bir bölgesine bu isimleri veriyorlardı. Meselâ Afrika, bu kıtanın çok sınırlı bir parçasına verilen isim idi. Diğer daha büyük bölgeler; Mısır, Libya ve Etyopya diye anılıyordu. Avrupa ise, Asya’dan boğazlarla ayrılan bir bölge için eskiden beri kullanılıyordu. Asya ismi, eskiden bir Roma taşra şehrine verildiği zaman, diğer şehirler arasında bir ayırım olması için bu büyük şehrin adıydı.
Avustralya’nın yerlileri hayâlî bir Australis bölgesinin varlığını düşündükleri için böyle diyorlardı. Böylece kıta keşfedildiğinde ismi hazırdı.
Kıtaların benzer ve farklı yönlerini bulmak için jeomorfolojik yapılarını karşılaştırmak çok faydalıdır.
Bütün kıtaların bir veya birden fazla kıyısında geniş dağ silsilesi vardır. Buna rağmen dünyânın en büyük iki dağ silsilesi olan Rockies ve Himalaya kıta sınırlarından oldukça uzaktırlar.
Antarktika hâriç olmak üzere her kıtanın nehirleri, iç ovaları ve geniş kıyı ovaları vardır. Yaylalar ise daha az bir yüzölçümünü kaplar. Asya’da Tibet ve Güney Amerika’da (Bolivave Peru) yaylaları büyük yükseklik ve genişliğe erişmişlerdir. Fakat yine Güney Amerika’da Colombia ve Colorado yaylaları, Afrika’da Tanzanya bölgesi ve hatta Avrupa’da Massif Santral, dikkate değer yayla özellikleri gösterirler.
Bütün kıtalarda bâzı bölgeler, deniz seviyesinin de altındadırlar. Ölü Deniz (-396 m), Ölü Vâdi (ABD, -85 m) bunlara misâldirler.
Antarktika’da kayalıkların çoğu üstündeki buzulların ağırlığıyla deniz seviyesinin altına sıkışmışlardır. Dünyânın en yüksek dağ silsileleri sırasıyla:
1. Himalayalar (Everest 8848 m) Asya’da.
2. And Dağları (Aconcaquea 6959 m) Güney Amerika’da.
3. Alaska Range (Mc. Kinley 6194 m) Kuzey Amerika’da.
Amerika’da meydana geliş ve yaş bakımından dağ silsileleri büyük ölçüde birbirinden ayrılırlar. Asya’nın doğusundaki Büyük Okyanusu sınırlayan dağ silsileleri ile aynı okyanusu sınırlayan Amerika dağlarının bir benzeri yoktur. Hakikaten dağların yapısı o kadar değişiktir ki, dağ silsilelerini çok basit bir şekilde aynı misal içinde gruplandırmak çok zordur.
Meselâ; South Dakota silsilesinde Black Hill Tepesinin kubbeli bir yapısı vardır. Sierra Nevada ise daha geniştir. İsviçre Alpleri, hiçbir yerde benzerine rastlanmayan karmaşık kıvrımlı bir yapıya sâhiptir. Hattâ sâdece bir tek dağ silsilesi üzerinde birçok yapı ve biçim değişiklikleri vardır.
Kıtaların sâhib oldukları ovalar, genellikle birbirine benzer, bâzan da farklıdırlar. Atlas Okyanusu körfezleri, kıyılarındaki ovalar (Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ovaları) geniş ve verimlidirler. Bu durum, Asya Kıtasının güneyinde (Hindistan), Güney Avustralya’da, Güney Amerika’nın doğu kıyılarında görülmektedir. Büyük şehirler genellikle ovalar üzerine kurulmuş, endüstride ve denizcilikte gelişmeler buralarda olmuştur.
Fakat Kuzey Amerika’nın ve Asya’nın geniş Arktik (kutuplara yakın) kıyı ovaları iklimi ve ekvatordan uzaklığı sebebiyle o kadar önemli değildirler. Aynı şey, Güney Amerika’da Amazon Nehri Deltası içindeki geniş ovalar için de söylenebilir.
Kuzey Amerika, Appalachions Dağlarından Rocky Dağları ve Meksika Körfezine kadar uzanan iç ovalara sâhiptir. Bu bölgede beşinci paralel dâirenin güneyi; uygun iklimi, verimli toprakları, tabiî kaynakları (petrol, kömür, gaz) ve su taşımacılığında imkan veren nehirleri yönünden çok önemlidir. Diğer kıtalar bu kadar çok verimli iç ovalara sahip değildir. Bu ovalara benzeyen Avrasya’nın daha yüksek yerleri Ural Dağlarının batısı, Güney Amerika’da Arjantin ve Uruguay ovalarıdır.
Afrika ve Avustralya’da iç bölgelerdeki geniş ve yüksek düzlükler genellikle çöldür. Buralarda, Amazon Nehrinin kıyılarındaki iç ovalarda olduğu gibi sıcak ve çok yağışlı bir iklim görülür. Dolayısıyla bu bölgelerde verimi yükseltmek zordur.
Avustralya ve Antarktika hariç, bütün kıtalarda iç bölgelerden doğup, uzun mesâfeler kat ederek okyanuslara dökülen akarsu sistemleri vardır.
Kuzey Amerika’da büyük akarsular her istikamette dışarıya doğru akarlar. Mississippi ve Rio Grande Meksika Körfezine; Colorado, Colombia, Franser ve Yukon batıda Büyük Okyanusa; Mackenzie, Red ve Nelson Kuzey Buz Denizine; St Lowrence ise doğuda Atlas Okyanusuna dökülür.
Avrasya’da, akarsu sistemleri, bu büyük kara kütlesini küçük parçalara ayırarak akarlar. Fakat iç akarsular dağların kendine has bir özelliği ile drenaj edilmişlerdir. Volga Nehri bir iç deniz olan Hazar Denizine dökülürken, Don Nehri, Karadeniz’e doğru akar. Ural Dağlarının doğusu ile Moğolistan Yaylasından, Himalaya Dağlarına kadar uzanan geniş bir dağlık arazi, suların akışını düzenlemektedir. Çok uzun olan Obi, Yenisey, Lena akarsuları, Kuzey Buz Denizine akarlar. Daha kısa olan akarsular ise, Hindistan’ın ovalarını aşarak denize dökülürler. Bu akarsular, kıtanın güneydoğu ve doğu kısmında kıyı boylarındaki ovalara doğru uzanarak ilgi çekici kanyonlar meydana getirirler. Güney Amerika’daki belli başlı akarsu sistemleri Adlar, Guiang ve Brezilya’nın dağlık bölgelerinden akarlar.
Afrika’nın büyük nehirleri (Nil, Nijer, Kongo, Zambezi) düzgün bir rejimle kuzeye, güneye, doğuya ve batıya akarlar. Fakat yağışların azlığı sebebi ile çöl bölgeler ve çevreleri olmak üzere Afrika’nın üçte biri, akarsulardan mahrumdur. Antarktika dışında, kıtaların hepsinde, oldukça sıcak iklime sâhip çöller vardır. Bu çöllerden en fazla tanınanı Afrika’daki Sahra Çölüdür. Asya’da dağlarla çevrili Gobi Çölü ve denizlerle çevrili Arabistan Çölü meşhurdur. Bâzılarına göre dünyâda çöl şartlarının en fazla hüküm sürdüğü yer Arabistan Çölüdür. “Atacama” (Güney Amerika) Çölünün, gösterdiği özellikler bakımından dünyâda bir benzeri yoktur. Çölün yayvan olan kenarı, Atlas Okyanusu ve diğer kenarı ise yüksek And Dağları tarafından çevrilmiştir.
Volkanik olayların etkileri, daha çok Avrasya ve Amerika’da görülmektedir. Fakat, Akdeniz’deki volkanik dağlar daha çok tanınmıştır. Vezüv, Etna, Stromboli, And Dağlarının en büyük tepeleri volkanik kökenlidir. ABD’de Shesta, Nood, Rainlerde birer sönmüş volkandır. Asya’nın doğu kıyılarında ise sönmüş birçok volkan mevcuttur. Diğer bir volkanik şekiller ise bir zamanlar yanardağlardan akan lavların sönerek meydana getirdikleri yaylalardır. Columbia Yaylası, Hindistan (Deccan) Yaylası, Orta Afrika ve İskoçya yaylaları bunlardandır.
Kıtalar, dünyâ yüzeyinin % 29’unu, kıta sahanlıkları ise % 6’sını teşkil eder. Kıta sahanlığı, kıtaların denizler içerisinde 100-200 metreye kadar olan batık kısımlarına verilen isimdir. (Bkz. Kıta Sahanlığı)
Kıtaların yüzölçümü ve yükseklikleriyle ilgili bilgiler aşağıda gösterilmiştir.
Kıta Yüzölçümü Dünya Kara Yüzeyine Ortalama Yükseklik (milyon km2) Göre Yüzdesi (metre)
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.