Kosova’da Osmanlıların üstün Haçlı kuvvetlerine karşı kazandıkları iki büyük zafer. İlki, Osmanlı Sultanı Birinci Murâd Han (1362-1389) devrinde 1389’da, ikincisi de Sultan İkinci Murâd Han (1421-1451) devrinde 1448 târihinde yapıldı.
Birinci Kosova Muhârebesi
Osmanlıların kuruluşundan îtibâren kuvvetlenmesi, Avrupa kıtasında fetihlerde bulunması, buradaki devletleri endişeye sevk etti. Tek başlarına karşı koyamayacaklarını anlayan bu devletler, anlaşıp birlik hâlinde harekete karar verdiler. Sırp Kralı Lazar ile Bosna Kralı Tvartko veArnavut Prensi Jorj Kastriyota öncülüğündeki bu ittifâka; Bulgar, Arnavud, Ulah, Sırp prensleri de katıldı. Hayâtı muhârebe meydanlarında geçerek, İslâm dîninin cihad emrini yerine getiren, Birinci Sultan Murâd Han, Osmanlı Devleti aleyhine yapılan Hıristiyan ittifakından, câsuslar vâsıtasıyla haberdâr oldu. Gerekli tedbirleri yerinde ve zamânında almak sûretiyle, düşmanın dikkatini çekmeden, plânlı olarak harbe hazırlandı. Haçlı ittifakına karşı, Anadolu Beyliklerinden yardımcı kuvvetler isteyerek gönüllüleri dâvet eyledi. Bu arada ittifâka girdiğini gizli tutan Bulgarları, müttefiklerle birleşmesine fırsat vermeden harb dışı bırakmayı tasarladı ve 1388’de Vezîr-i âzam Çandarlızâde Ali Paşa kumandasında otuz bin kişilik kuvvet gönderdi. Sür’atle harekete geçen Ali Paşa Balkanları aşarak Provadi, Şumnu ve Bulgar Krallığının merkezi Tırnova’yı aldı. Bu sûretle Çandarlızâde, yapmış olduğu serî hareketle Bulgar Kralı Şişman’ı dize getirerek, kralın Balkan ittifakına girmesini veOsmanlı kuvvetlerini ansızın vurmasını önledi.
Türkleri Balkanlardan atmak için hazırlanan ittifaka karşı bütün hazırlıklarını tamamlayan Sultan Murâd Han, harp meclisinin ardından, Anadolu beylikleri kuvvetleri ve gönüllü Müslümanlar da dâhil olmak üzere altmış bini bulan ordusu ile 1389’da, Sırp Kralı Lazar’ın merkezi olan Priştine istikâmetine hareket etti. Rumeli akıncı kumandanı Gâzi Evrenos Bey ile Paşa Yiğit kumandasındaki Osmanlı öncü kuvvetleri, Kosova’da müttefik Haçlı kuvvetleriyle karşılaştılar. Osmanlı ordusunun, Balkanlarda ilerlerken, geçtiği yerlerde yağma, tahrîbât yapmaması, İslâmı Hıristiyanlara çok iyi tanıttı. İslâmiyet hakkında bilgileri olmayan halk, hayretler içinde kaldılar. İdârecilerinden zulüm, eziyet, kötü muâmeleden başka bir şey görmeyen ahâli, bundan sonraki seneler Türk idâresini arzu ve istekle beklediler ve benimsediler.
Muhârebe öncesi toplanan harp dîvânında; istişâreden sonra Sultan Murâd-ı Hüdâvendigâr, kumandan ve heyete: “Cümleniz berhudâr olasınız... Firâsetinizi açıkça bildirdiniz... Gayrı hepimiz biliriz ki, zafer ancak Allahü teâlânın yardımıyla gerçekleşir... Küffâr ordusu bizden fazladır. Fakat Müslüman mücâhid kâfirden şecâatlidir... Beğlerim, paşalarım, hadi göreyim sizi... Bu gece, asker evlâdcıklarımı hoşça tutasınız... Onlara, Yüce Allah’ımıza duâ etmelerini vasiyet edesiniz... helâllaşasınız. Ola ki, yarın çoğumuz Cennet’te buluşuruz.” hitabını yapıp, kendisi de mübârek Berât gecesi Kur’an-ı kerîm okuduktan sonra harb meydanındaki çadırında, fırtına devâm ederken, târihe geçen şu duayı Allahü teâlâdan niyâz etti: “Ey Rabbim! Bu fırtına, şu âciz Murâd kulunun günâhları yüzünden çıktıysa, mâsum askerlerimi cezâlandırma. Onları bağışla... Allah’ım... Onlar ki, buraya kadar, sâdece senin adını yüceltmek, İslâm dînini kâfirlere duyurmak için geldiler. Bu fırtına âfetini onların üzerinden def eyle... Senin şânına lâyık bir zafer kazanmalarını nasib eyle... Onlara öyle bir zafer ver ki, bütün Müslümanlar bayram ede... Müslümanları mansûr ve muzaffer eyle ve dilersen o bayram gününde şu Murâd kulun sana kurbân olsun... Önce beni gâzî kıldın, sonra şehid et.” (Bkz. Murâd-ı Hüdâvendigâr)
1389 yazında Kosova’da düşmana karşı harp nizâmı alan Osmanlı ordusuna Sultan Murâd Han kumanda edip, merkez kuvvetlerinin başındaydı. Vezîr-i âzam Ali Paşa, Sultanın yanındaydı. Ordunun sağ kolunda Şehzâde Bâyezîd, Rumeli Beylerbeyi Kara Timurtaş Paşa, Akıncı Beyi Evrenos Bey, sol kolda Karesi Sancakbeyi Yâkub Bey, Anadolu Beylerbeyi Saruca Paşa bulunuyor ve kumanda ediyordu. Merkez kuvvetlerinin önünde Yeniçeriler ve onların önünde de toplar vardı. Her kolun önüne biner okçu yerleştirildi. Haçlı ordusunun merkezinde bulunan Sırp Despotu Lazar, birliklere komuta ediyordu. Sağ kola Lazar’ın yeğeni ve dâmâdı Brankoviç, sol kola Bosna Kralı Tvartko kumanda ediyordu. Düşman kuvvetleri Sırp, Bosna, Macar, Ulah, Arnavud, Leh ve Çeklerden meydana gelip, mevcudu Osmanlı kuvvetlerinden fazlaydı. Muhârebe 9 ağustos 1389 günü Haçlıların top atışıyla başladı. Türk ordusunun kahramanlığı ve harp plânının mükemmelliği ve muvaffakiyetle tatbiki netîcesinde üstün Haçlı ordusu, sekiz saat içerisinde bozuldu. Sağ kalan Haçlı kuvvetleri geri çekilip, çâreyi kaçmakta buldular. Muhârebenin kazanılmasında, düşmanın imhâ ve tâkib edilmesinde, Şehzâde Bâyezîd’in büyük rolü oldu.Haçlı kumandanı Lazar ile oğlu, yüksek rütbeli kumandanlar ve maiyetleri esir edildiler.
Murâd Han, zaferden sonra Allahü teâlâya bahşettiği zafer sebebiyle şükrederek muhârebe meydanında dolaşırken, Lazar’ın dâmâdı, yaralı sırp asilzâdelerinden Miloş Obiliç tarafından şehid edildi. Sultan Murâd-ı Hüdâvendigâr’ın şehâdetinden önceki vasiyeti gereğince Bâyezîd Han, Osmanlı Sultanı oldu. Sultan Murâd Hanın şehid edilmesi üzerine Despot Lazar ve oğlu orada öldürüldüler. Kosova’da Kosova Zaferi netîcesinde, Osmanlı Devleti Balkanlara kesin olarak yerleşti ve Sırp Krallığı yıkılarak, Sırbistan, Türk hâkimiyetine geçti. Bölgeye, Türk veİslâm nüfusu iskân edilerek, hâkimiyet pekiştirildi.
İkinci Kosova Meydan Muhârebesi
Türklerin Avrupa’daki ilerleyişini durdurmak için, Hıristiyan devlet ve milletler, her mağlûbiyetin ardından yeni ittifaklar kuruyorlardı. Osmanlı Sultanı İkinci Murâd Han (1421-1451) devrinde, 1444’teki Varna mağlûbiyetinin öcünü almak gâyesiyle Macar Kral Nâibi Hunyadi Yanoş, Almanya, Polonya, Romanya ve diğer ülkelerden doksan bin kişilik ordu topladı. 1448’de Osmanlı Devletine tâbi Sırbistan’a giren Hunyadi Yanoş’un kumandasındaki müttefik kuvvetlerin, buraları işgâl haberi üzerine, İkinci Sultan Murâd Han, süratle harekete geçti. Anadolu’daki Karamanoğulları Beyliğinden ve Sırbistan’dan yardımcı kuvvetler alan Sultan Murâd Han, Ekim 1448’de Kosova’da düşmanla karşılaştı. İki ordunun mevcudu da eşit durumda olmasına rağmen, Osmanlılar devrin en üstün ateşli silâhlarına ve topa sâhipti. Müttefik ordusu ağır zırhlı olup, çeşitli milletlerden meydana geliyordu. Türkler ise muhârebe eğitim ve tecrübesi ile üstün taktik kâbiliyet vasıfları yanında, sarsılmaz bir îmân birliği içindeydiler. Sultan Murâd Han, Türk-İslâm an’anesi gereğince, muhârebeden önce sulh teklif etti. Sulh, Haçlı taassubu ile red edilince, düşman ordusu hakkında bütün bilgileri değerlendirerek, harp nizâmı aldırdı. Osmanlı ordusunun merkezinde İkinci Sultan Murâd Han, sağ kolda Rumeli Beylerbeyi Turahan Bey, sol kolda Dayı Karaca Paşa bulunuyordu. Öncü kuvvetler, Akıncı Beylerinden Hızır Bey, Îsâ Bey; ihtiyat da Sinan Bey kumandasında toplanmıştı. Hunyadi Yanoş’un kumandasındaki müttefik ordusunun sağında Macarlar, Sicilyalılar, sol kolda da Almanya, Polonya, Romanya kuvvetleri vardı.
17 Ekim 1448 târihinde Hunyadi Yanoş, zaferden emin bir şekilde taarruzla muhârebeyi başlattı. Müttefik askerler, coşkuyla hücum etmesine rağmen, Türkler karşısında birinci gün üstünlüğü sağlayamadılar. Türklerin geri çekileceğini uman Hunyadi Yanoş, ikinci gün öğleyin başlatılan taarruz da netîcesiz kalınca, gece baskınına teşebbüs etti, fakat başarılı olamadı.
Muhârebenin üçüncü günü olan 19 Ekim sabahı başlayan taarruzda, Osmanlı ordusu sahte ric’at taktiğini tatbik ederek, mukâvemet etmeden geri çekildi. Sağ ve sol kollar açılarak, müttefiklere Osmanlı merkez kuvvetleri hedef tâyin ettirildi. Türklerin kaçtığını zanneden Haçlı ordusu zafer kazandık hissiyle şuursuzca merkez istikâmetine ilerledi. Merkez safha safha geri alınırken, düşmanın iyice dağıldığı tesbit edilince, karşı taarruza geçildi. Merkeze giren düşman kuvvetleri, yandan ve geriden sarıldı. İyice çevrildiğini anlayan Haçlılar, ümitsizce bir an karşılık verdiler ve kaçmaya başladılar. Önceden kaçanlar ve geri çekilenler dışında Haçlılar muhârebe meydanında imhâ edildi.
Sultan Murâd Han, zaferin sonunda Cenâb-ı Hakk’a hamd edip şükür secdesine vardı. Bu cenkte şehâdet mertebesine kavuşan 4000 şehidin cenâze namazlarını kıldırıp defnettirerek aziz ruhlarına Fâtihalar hediye eyledi.
İkinci Kosova Meydan Muhârebesi netîcesinde, Türklerin Balkanlardan atılamayacağı kesinleşince Avrupalılar taarruzu bırakıp, müdâfaaya geçtiler. Balkanlarda başlatılan menfaat mücâdelesi, hoşgörü ve adâlet prensiplerini tatbik etme siyâsetince Osmanlılar lehine netîcelendi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.