Vaktiyle koskoca bir gemide küçücük bir cıvata vardı. Bu, iki büyük çelik levhayı birbirine bağlayan küçük cıvatalardan biriydi. Gemi Hint Okyanusu'nda yol alırken bu küçük cıvata, birden bire laçka olmaya başladı, düşme tehlikesiyle karşılaştı. Öteki cıvatalar, 'Sen düşersen biz de düşeriz!' diye seslendiler. Geminin teknesindeki perçinler de, 'Biz de çok sıkışığız, biz de laçka olalım' dediler. Bunu duyan demir kaburgalar ise 'Ne olur yapmayın' diye yalvardılar. 'Siz tutmazsanız biz mahvoluruz!' Derken, küçük cıvatanın niyeti yıldırım hızıyla bütün gemiye yayıldı. Gemi titremeye başladı. Bunun üzerine bütün kaburgalar, levhalar, cıvatalar, en küçük perçinler el ele verip küçük cıvataya bir elçi gönderdiler. Küçük cıvata yerinde kalmalıydı. Aksi halde gemi parçalanacak, içlerinden hiçbiri vatana kavuşamayacaktı. Küçük cıvata kendine bu kadar önem verilemesine çok sevindi ve olduğu yerde kalacağını bildirdi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.