Alm. Opfer (-tier) (n), Fr. Sacrifice (m), İng. Sacrifice. Umûmî mânâsıyla Allahü teâlâya ibâdet maksadı ile belli üç günde kesilen hayvan. Allah’a yakın olmak O’nun rızâsını elde etmek için kan akıtmak. İslâmiyette kurban; koyun, keçi, sığır ve deveden birini“Kurban Bayramı”nın ilk üç gününde kurban niyetiyle kesmek demektir. Kurban, lügatte“yakın olmak, yaklaşmak” mânâsınadır. Mecâzî olarak, bir inanç, ideal uğrunda fedâ edilen veya kendini fedâ eden kimseye de kurbân denir.
Kurban, Müslümanların zengin olanlarına emir edilen mâlî bir ibâdettir. Yolcu olmayan (mukîm olan) akıllı ve bülûğ çağına giren (çocuk olmayan) hür ve Müslüman erkek ve kadının, ihtiyacından fazla nisap miktârı malı veya parası varsa Kurban Bayramında kurban kesmeleri vâcib olur. Ayrıca adakta (nezirde) bulunan kimseye de kurban kesmesi vâcibdir (Bkz. Adak). Buna “Adak kurbanı” denir. Çocuk nîmetine karşılık, Allahü teâlâya şükür etmek niyetiyle hayvan kesmeye de “akika” denir(Bkz. Akika). Hac ibâdetinin vâciblerinden birini bilerek veya bilmeyerek vaktinde ve yerinde yapmayan kimseye de hacda Mîkât denilen yerleri geçerek, Mekke’ye ihramsız giren kimsenin de yaptığı bu kusurların karşılığı, cezâ olarak kurban kesmesi lâzım olur.
Târihte ibâdet niyetiyle yapılan ilk kurban, hazret-i Âdem’in oğulları Hâbil ile Kâbil’in kurbanlarıdır. Aralarında çıkan ihtilafta hangisinin haklı olduğunu anlamak için, cenab-ı Hakk’a kurbanlarını arzettiler. Hâbil’in kurbanı kabûl olmuştu. Bunu çekemeyen ve isteğine kavuşmak için çalışan Kâbil, kardeşi Hâbil’i öldürmüştü.
İnsanların uydurduğu çeşitli inançlarda da tapındıkları putlar için kesdikleri hayvanlara kurban demişlerdir. Böyle inançlara sâhib insanlar, eski çağlarda putları için hayvanların yanısıra çeşitli yiyecekleri, hattâ insanları, çocukları da kurban etmişlerdir. Günümüzde ise; bâzı iptidaî kabilelerde aynı vahşet ve çılgınlığa rastlanmaktadır.
İslâmiyetteki hayvan keserek kurban emri hazret-i İbrâhim ile oğlu İsmâil (aleyhisselâm) kıssasına dayanır. Bu hâdise, İslâm târihlerinde uzun anlatılmaktadır. “Hazret-i İbrâhim, Allahü teâlâ kendisine bir erkek evlât verirse, O’na kurban edeceğini (nezretmişti), adamıştı. Oğlu İsmâil (aleyhisselâm) doğup belli bir yaşa gelince nezri kendisinin rüyâsında hatırlatıldı. Rüyâda bildirilen emri, yerine getirmek için yanına bıçak ve ip alarak, oğlu ile berâber Mekke’de dağa çıktılar. Mina denilen yere gelince, Kur’ân-ı kerîm’in Saffât sûresi 102. âyetinde meâlen bildirildiği gibi: “İbrâhim; Ey Oğulcuğum! Rüyâda seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak ne dersin.” dedi. (Oğlu İsmâil de): “Babacığım sana emredilen ne ise onu yap! İnşaallah, beni sabredicilerden bulursun” dedi.” baba ve oğul, Allah’a teslimiyetin en güzel örneğini gösterdiler. Bu hâdiseden sonra, Allahü teâlâ Cennet’ten kurbanlık bir koç gönderdi. Böyle olduğu Kur’ân-ı kerîm’de bildirilmektedir. Aynı sûrenin 103. âyetinde meâlen: “Vakta ki, ikisi de Allah’ın emrine teslim olunca, İbrâhim oğlunu alnı üzere yatırdı. (Bıçak çocuğu kesmedi) “Ey İbrâhim! Rüyâna sâdık oldun. İyi hareket edenleri biz böyle mükâfâtlandırırız” dedik. “Bu iş, açık bir imtihandı. Oğlunun yerine (kesilmek üzere) büyük bir koç verdik.” bildirilmektedir. İbrâhim aleyhisselâm bu koyunu aldı ve Peygamber efendimize Hicretin ikinci yılında kurban kesmesi emrolundu. Kevser sûresinde meâlen; “O halde (Bayram) namazını kıl ve kurbân kes!” buyruldu. Hem kendisi, hem de ümmeti için kurban keserdi. Resûlullah (sallallahü âleyhi ve sellem) kurban hakkında buyurdu ki;
Hasislerin (cimrilerin) en kötüsü, kurban kesmeyendir.
Kurbanlarınızı büyük ve yağlı yapınız! Muhakkak ki, onlar sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.
İnsanın yediği her lokma kurban eti, ona Cennet’de iki hörgüçlü deve gibi büyük kuş olur.
Kurban edilen hayvanın üzerindeki kıllar sayısınca, sâhibine sevap yazılır.
Âdemoğlu için, kurban bayramı günü, Allah katında, kurban kanı akıtmaktan daha sevgili bir şey yoktur.
Ey Fâtıma! Kalk! kurbânının yanına git. Ve kesilirken şu duâyı oku; “İnne salâtî ve nüsükî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabilâlemine, lâşerîke leh.” (Mânâsı; Şüphesiz benim namazım, ibâdetlerim, hayâtım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur.) Muhakkak ki, kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile, ömründe işlemiş olduğun her günah bağışlanır. Muhakkak yarın kıyâmet günü, kestiğin bu kurbânın kanını ve etini getirip terâzinin sevaplar kefesine koyarlar, yetmiş kat fazlasıyla. (Bu müjdelere kurban kesen bütün Müslümanlar ortaktır.)
Kurban olacak hayvanlar: Kurban, koyun, keçi, sığır, deveden birinden olur. Horoz, tavuk... vs. kurban olmaz. Koyun ve keçiyi bir kişi kurban edebilir. Sığır ve deveye yedi kişiye kadar ortak olup, kesebilirler.
İki türlü kurban vardır:
1. Zenginin, Kamerî takvimindeki Zilhicce ayının onuncu günü kesmesi vâcip, gerekli olan kurban.
2. Adak kurbanı: Bunu da Kurban bayramında kesmek lâzımdır. Kurban demeden, sâdece hayvan kesmeyi nezir eden (adak yapan) kimse istediği zaman kesebilir.
Diri kurban veya parasını sadaka vermek dînimize göre uygun değildir. Kendisinin veya vekil edeceği birinin kesmesi gerekmektedir. Bir gözü görmeyen, topal olup yürüyemeyen, dişlerinin yarısı yok olan, gözünün, kulağının veya kuyruğunun çoğu ön veya arka bir ayağı kesilmiş olan çok zayıf olan hayvan kurban olmaz. Boynuzu kırık, boynuzsuz, uyuz, burulmuş olan hayvan kurban olabilir. Erkek ve dişi hayvan da kurban olarak kesilir.
Kurban nasıl kesilir: Kesilecek yerde önce diz boyu çukur kazılır. Kurbanın gözleri tülbent ile bağlanır. Kıbleye döndürülerek sol yanı üzerine yatırılır. Boğazı çukurun yanına getirilir. İki ön bir arka ayağı uçlarından bağlanır. Üç defâ bayram tekbiri okunur sonra “Bismillâhi Allahü ekber” diyerek boğazından kesilir. Bıçak boğaza sürüldüğü zaman; yemek ve hava boruları ile iki yandaki birer kan damarından üçü bir anda kesilmelidir. Hayvanın çırpınması durmadan ensesi kesilmez, derisi yüzülmez. Kurban etinden zengin, fakir herkes yiyebilir. Kesilen kurbanın etini üçe taksim edip, birini fakirlere, birini eşe dosta, birini de eve bırakmak müstehaptır. Sevâbı çoktur. Kesilen kurbanın ve her hayvanın yedi yerini yemek dînimize göre haramdır. Bunlar; akan kan, bevl (idrar) âleti, hayaları (Koç yumurtası diye satılmaktadır), bezleri(gudde), safra kesesi, dişi hayvanın önü ve bevl kesesi (mesâne)dir.
Kurban hakkında riayet edilmesi gereken kâideler ve kurban kesmesi vâcib olmayan fakîrin kurban diyerek kestiği hayvan hakkındaki hükümler ilmihal kitaplarında uzun yazılıdır. İhlâs Holding A.Ş. yayınlarından Tam İlmihal Seâdeti Ebediyye kitabında bu hususta çok geniş bilgi vardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.