Lavoısıer (antoine Laurent) - Bilgiler
Fransız kimyâger. 1743 yılında Paris’te doğdu ve aynı yerde 1794’te îdâm edildi. O devrin meşhur kimyâcısı Guilaume-Francois Rouelle’nin (1703-1770) tesiri altında kaldı. Zengin bir âilenin çocuğu olan Lavoisier, Mazarin Kolejinden mezundur. Babasının yerini almak düşüncesiyle hukuk tahsiline başladı ve çok iyi bir eğitim görerek 1764’te mezun oldu. Fen bilgilerine duyduğu alâkadan dolayı zamanın belli başlı fen derslerine ve laboratuvarlarına devam etti. 1765 senesinde ilk araştırmasını yayınladı. 1768’de Fen Akademisine üye seçildi. Hayatı boyunca ticâret, ekonomi ve toplum refahı konularında faaliyette bulunmuş, 23 yıl mâliyede vazife yapmıştır.

Fransız İhtilâlini hazırlayan siyâsî olaylarda faal rol oynamıştır. Fransa’da köklü bir sosyal reformun yapılmasına inanmaktaydı. Bu arada sosyal şartları ve zirâati incelemek için seçildiği komisyonlarda yaşlılık sigortası ve vergi reformu gibi çok köklü teklifler yapmıştır.

İhtilal sırasında Fransız mâliyesi ve ekonomik kaynaklar hakkında bir rapor hazırlamıştır. Ölçülerde metrik sistemin ortaya çıkmasında da faal rol oynamıştır. Bütün bu hizmetlerine rağmen ihtilalcilerin devamlı saldırılarına mâruz kalmış ve önce hapsedilmiş, daha sonra mahkeme edilip, suçlu bulunarak 1794’te ölüme mahkûm edilmiştir.

Çalışmaları: Lavoisier kimyâ çalışmalarına başladığında Avrupa’da kimyâ konusu ilim kabul edilmiyordu. Teorik temel okutu. Lavoisier Avrupa’da kimyâ ilminin mîmârı oldu. Kimyâyı ilmî bir temele oturttu. Lavoisier, yanma olayında oksijenin rolü ile ilgili çalışmaları ile tanınmıştır. Maddenin Korunumu Kânunu’nun sâhibi olan Lavoisier eski flogiston fikrini kaldırarak, modern kimyânın temelini atmıştır.

Lavoisier’in nazariyesine göre ürünlerin ağırlığı reaktonların (reaksiyona girenlerin) ağırlığına eşit olmalıdır. On sekizinci yüzyılda flogiston teorisine göre yanan maddelerin farazi bir ağırlık kaybettiği kabul ediliyordu. Oksit bilinmediği için metal maddelerin havayla teması neticesi meydana gelen kızarıklığa calx deniyordu. Tatminkâr olmayan bu açıklamalar Lavoisier’i bütün bunların hava-metal birleşimiyle olduğu neticesine götürdü. Reaksiyon esnâsında, sonradan oksijen ismini verdiği bir gaz çıktığını tesbit etmiştir. Oksijenin keşfi ile yanma-oksitlenme hâdisesi aydınlandı.

Lavoisier solunum esnasında oksijen alınıp, karbondioksit verildiğini tesbit etti. Deneyler sonucu solunumun da bir nevi yanma olduğunu anladı ve kalorimetre yardımı ile kimyevî reaksiyonların ısısını ölçtü. Biyokimyâ alanında birçok deneyler yaptı. Herhangi bir maddenin katı, sıvı veya gaz halden birinde olduğunu söyleyen Lavoisier’dir. Havayı analiz ederek azotla-oksijeni ayırmış, hidrojeni yakarak su elde etmiştir. Çağdaşlarıyla yaptığı temaslar neticesi “Kimyevî İsimlendirme Metodu”nu geliştirmiştir. Bu arada barut ve güherçile îmâlinde hükümete yardımcı olmuştur.

Bugün kimyânın babası ismi verilen ve kimyâya terâziyi sokmakla, Aristo’nun yanlış nazariyelerini temelinden yıkarak, tecrübî ilimlere, yeni müsbet bir çığır açan Lavoisier, bir taraftan fennin bugünkü dereceye ilerlemesine çok hizmette bulunmuş bir taraftan da mütehassıs olduğu kimyâ ilminde büyük hatâlar yapmıştır. Onun buluşu olduğu için, kitaplara geçen, üniversitelerde okutulmuş olan bu sözleri, bugün bir orta mektep talebesi söylerse sınıfta bırakılır. Meselâ klor gazına bileşik cisim bir oksit, diyordu ve asitleri (hamızları) yanlış anlatıyordu.

Lavoisier’in en büyük hatâsı, doğru tecrübesini, kıymetli buluşunu îzah ederken, dîne inanmıyanların eskidenberi söylemekte oldukları bir sözü tekrarlaması idi. Yâni “kimyâ tepkimelerinde, madde gayb olmaz ve yoktan meydana gelmez” hakikatini deney ile ispat etmiş ise de, her şeyin kimyâ tepkimesi, kimyâ kânunu ile yapıldığını sanarak, aldanmış ve kendisini lekeleyen başka sözlerine çok çirkin birini daha eklemiş; kimya tepkimelerinde ağırlık değişmediğini görerek Ağırlığın Sakınımı Kânununu kurunca, “Tabiatta bir şey yaratılmaz ve hiçbir şey yok edilemez.” deyivermiştir. Bunu duyan fen taklitçileri “Yoktan birşey yaratılmaz. Hiçbir şey yok olmaz.” diye iddiada bulundular ve dinlere, bu arada İslâmiyete hücum ettiler.

Lavoisier’in kimyâ olaylarında, maddenin artmadığını ve azalmadığını görmesi “İnsanlar hiçbir şey var edemez ve yok edemez.” hakikatını meydana çıkarmaktadır. Halbuki o da başka din düşmanlarının düştüğü büyük hataya düşerek tecrübesinden yanlış netice çıkarmış ve dîne saldırmıştır. Fakat, böylece ancak kendini lekeledi. Çünkü, bugünkü fizikokimyâ bilgisi, kimyânın ulaşamadığı atomun derinliklerine girerek, Lavoisier’in aldandığını ispat etmiştir. Nitekim Einstein’in relativite nazariyesi, kütlenin korunması kânununu bile madifie etmiş, yâni değiştirmiştir.

Bu sûretle anlaşılmıştır ki madde, Lavoisier’in sandığı gibi dünyânın temeli değildir. Bugün, yeni keşfedilen çekirdek olayları, nükleer reaksiyonlar, maddenin enerjiye döndüğü ve yok olduğu hâdiseleri Lavoisier’in aldandığını göstermektedir.

Önceki
Önceki Konu:
Çam (pinus)
Sonraki
Sonraki Konu:
Hacı Paşa

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu