Umar; Kudüs'ün son mutasarrıfı, Mithat Alam'ın torunudur. Babası, İhsan Umar; Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen kültürlü bir aydındı. İlk eğitimini Nişantaşı Nilüfer Hatun İlkokulu'nda tamamladı. Üsküdar'daki Amerikan Kız Koleji'ne devam ederek; burada yedi yıl yatılı okudu. Arnavutköy Kız Koleji'ne geçti. Daha sonra okulu tamamen bırakarak, daktilo kursuna gitti. Amerikan Konsolosluğu'ndaki görevlilere beş yıl süreyle, Türkçe dersleri verdi. Milliyet gazetesine girdi. Uzun yıllar Milliyet Gazetesinde, tek kadın gazeteci olarak çalıştı. Londra ve Amerika'da, uzun yıllar yaşadı.
Türk medyasının en önde gelenlerinden biri olan Umar; dünyaca tanınmış liderlerle ropörtaj yapmış bir yazardır. Fidel Castro, İdi Amin, Nelson Mandela, Carlos Menem, Arafat, Raissa Gorbaçov, Felipe Gonzales gibi siyasilerden başka Julio Iglesias, Kirk Douglas, Diana Ross, Lisa Minelli gibi. Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan, yüzmenin dışında yürümeyi ve klasik müzik dinlemeyi seven yazar; halen aktif gazetecilik hayatını sürdürmektedir. Sokak Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca ile birlikte çalışmalar yapmakta olan Umar, bütün mal varlığını sokak çocuklarına bağışlamıştır. İki defa evlenen yazar; tek erkek çocuk sahibidir.
HAKKINDA YAZILANLAR
Uluslararası gazeteci
Cemal A. Kalyoncu
Aksiyon 21 Nisan 2001 Sayı: 333
Leyla Umar ismini hemen herkes bir şekilde duymuştur Türkiye'de. Hatta onun tanınmışlığı Türkiye ile de sınırlı değildir. Umar, Türk basınının yanında, yaptığı uluslararası haber ve röportajlar sayesinde yurtdışında da bilinen bir isimdir.
Türkiye'de, birkaç yıl önce Küba lideri Fidel Castro ile görüşen tek kişi olarak getirdiği sesin yanında İdi Amin'le yaptığı ve Time dahil dünya medyasında yer alan haberleriyle de Türkiye'nin yetiştirdiği uluslararası kadın gazetecilerden biri, belki de ilki olmuş birisidir. Fidel Castro ve İdi Amin dışında Nelson Mandela, Carlos Menem, Arafat, Raissa Gorbaçov, Felipe Gonzales gibi siyasilerden başka Julio Iglesias, Kirk Douglas, Diana Ross, Lisa Minelli gibi sanat dünyasının en ünlü temsilcileri ile ilgili yaptığı haber ve röportajlara da imza atan Umar, GAMMA ve SIPA ajansları vasıtasıyla tam 42 ülkede okur ve izleyici karşısına çıkmıştır ve halen de çıkmaktadır.
Leyla Umar, o zamanlar ıssız bir yer olan Çankaya'ya Atatürk'le beraber yerleşen Mithat Alam'ın (Alam soyadını da Atatürk vermiştir Mithat Bey'e) torunudur. Mithat Alam, Şam, Halep gibi büyük vilayetlerin de bağlı bulunduğu Kudüs'ün son mutasarrıfıdır: "Büyükbabam Kudüs'te Atatürk, Talat Paşa ve diğerleri ile gizlice sürekli buluşurmuş. Atatürk büyükbabamı Samsun'daki Fransız Tütün Rejisi'ni Türkleştirmekle görevlendirmiş." Verilen görevi tamamladıktan sonra Mithat Alam, Atatürk tarafından 2. Dönem Maraş Milletvekili olmak üzere Ankara'ya çağrılır. Bunun üzerine Alam, kızı Mihriban'ı (Mithat Bey'in ikinci eşi Leyla Hanım, Mihriban'ı dünyaya getirirken vefat eder. Şamlı Keylani ailesine mensup olan Alam, üçüncü evliliğini ise Atatürk'ün kıydığı ilk medeni nikahla Kılıç Ali'nin kızkardeşi Naime Hanım'la yapar), televizyoncu Nuri Çolakoğlu'nun amcası olan yardımcısı Rüşdü Çolakoğlu'na emanet eder ve Ankara'ya taşınır. Alam, şimdi İsrail Büyükelçiliği olan evini inşa edip yabancı devlet adamlarını Atatürk'ün arzusu üzerine burada ağırlar. Çünkü o yıllarda Pembe Köşk henüz hazır değildir.
Kayınpederinin teklifi
Bu arada, tüm ailesini yitirip oturduğu Selanik'ten Samsun'a gelip yerleşen İhsan Umar adındaki bir genç de o sıralar Rusya ile tütün ticareti yapmaktadır. İhsan Umar, ikamet yeri olarak kendisine Mithat Alam'ın köşkünün yanındaki bir Rum madamın pansiyonunu seçmiştir. Aradan geçen zamanda Sami İhsan Umar, Mithat Alam'ın kızı Ayşe Mihriban Hanım'la tanışır. Bu tanışıklık evlilikle noktalanır. Cumhuriyet kurulalı henüz dört—beş yıl olmuştur: "Büyükbabam anneme, tanımadığı bir adamla evlendiği için kırılmış. Ama babamla tanışınca onu çok beğenmiş. Çünkü babam kendisini iyi yetiştirmiş; Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen bir aydındı. Mithat Alam, babama ısrarla İş Bankası'nda önemli bir iş teklif etmiş. Ancak babam kayınpederinin vasıtasıyla gelen hiç bir işi kabul etmemiş. Zonguldak Kömür Şirketi'nde Kazım Taşkent'in yardımcısı olarak dört yıl çalıştıktan sonra İstanbul'a gelip Yapı Kredi, Doğan Sigorta ile Şeker Şirketleri gibi kuruluşlara emek vermiş." İhsan Umar, kayınpederinin teklifini geri çevirir ama Mihriban Umar, Atatürk'ün isteği ile Türkiye'nin ilk kadın belediye meclis üyesi olur. (1960 öncesi Adnan Menderes tarafından oluşturulan Vatan Cephesi'ne katılması için iktidar partisi tarafından çağrıda bulunulan İhsan Umar, bunu kabul etmeyince, İstanbul Ticaret Odası Başkanı seçtirilmez ve Tünel'deki Kağıtçılık ve Matbaacılık A.Ş. adındaki işyeri istimlak edilir. Leyla Hanım, bu sıkıntılar sonucu o gece yaşamını kaybeden babası İhsan Umar için şunları anlatmaktadır bugün: "Yaşamımın en büyük acısını o gece tattım. Babamın son nefesini verirken benden istediği şey şuydu: 'Cebimden defterimi al; adları yazılı olan dokuz öğrencinin eğitim masraflarını yollamayı ihmal etme.' Babasının şirketinden kendisine 35 bin lira kalan Leyla Umar, o parayla gazeteci Feyyaz Tokar'la birlikte Bosfor Turizm'e ortak olur. Daha sonra Londra'da BBC'de çalışmaya başlayınca ortaklıktan ayrılır.)
Aile önce Samsun, ardından Zonguldak, daha sonra da İstanbul'a yerleşmiştir. Leyla Umar, Zonguldak'ta geçen günlerinden bugün keyifle bahsetmektedir: "Çocukluğum işçi çocukları ile, dağlarda çilek toplayarak geçti. Atatürk, İnönü, Celal Bayar sık sık Zonguldak'a gelirlerdi. Ben tabii Atatürk'ü görmedim ama onun için çok şiir yazdım."
İlk eğitimine Nişantaşı Nilüfer Hatun İlkokulu'nda başlayan Leyla, ardından Üsküdar'daki Amerikan Kız Koleji'ne gider. Burada yedi yıl yatılı okuyan Umar'ın okul hayatı oldukça sıkıcıdır: "En iyi dersim İngilizce'ydi. Matematik ve fizikten son sene sınıfta kalınca da okulu bıraktım. Sonra Arnavutköy Kız Koleji'ne geçtim. Orada da nefret ettiğim matematik gibi derslerden kurtulmak için okulu bu sefer tamamen bıraktım."
Okulun ardından babası Leyla Hanım'ı daktilo kursuna gönderir. Umar, Amerikan Konsolosluğu'ndaki görevlilere 1950'den 1955'e kadar Türkçe dersleri vermeye başlar.Yazları Büyükada'da yaşadıkları için, Leyla Umar'ın, çok değişik yerlerden çok sayıda arkadaşı olur. Umar, 1950 senesinde mühendis Mehmet Ali Ekşigil'le evlenmiş ve Adnan adını verdiği tek çocuğunu dünyaya getirmiştir. (Adnan Ekşigil, İstanbul Üniversitesi Siyasal İlimler Fakültesi'nde asistanlık yaptıktan sonra kazandığı doktora bursuyla Sorbonne Üniversitesi'de 6 yıl kalır. Halen daha çok dış ülkelerde konferanslar veren Adnan Ekşigil, röportajları ile ünlü Hülya Ekşigil'le evlidir, 11 yaşında Arda adında bir oğulları vardır.) Umar'ın bu ilk evliliği 1955'te noktalanır. Leyla Umar, 1958'de de gazeteci—oyun yazarı Refik Erduran'la ikinci evliliğini yapar.
Milliyet'teki ilan
Leyla Umar, 1955'te, kendisinin gazeteci olarak işe başlamasına sebep olacak bir ilan görür Milliyet gazetesinde: "İlk eşimden boşandığım zaman iş arıyordum. 'İngilizce bilen muhabir aranıyor' diye bir ilan gördüm. Abdi İpekçi'nin orada olduğunu bilmiyordum tabii." Milliyet'in o zamanki sahibi Ercüment Karacan'dır. Leyla Umar'ı, zamanın popüler muhabirliklerinden biri olan Beyoğlu muhabirliği ile görevlendirir. Tam o sırada odaya Abdi İpekçi girer ve Umar'a 'Leyla sen burada ne arıyorsun?' diye sorar. Umar da ona 'Asıl sen ne arıyorsun' der. Ercüment Karacan 'Leyla Hanımı aramıza aldık' deyince Abdi İpekçi kahkahayı basar: 'Yapma Ercüment, Leyla çok iyi dans eder, gazetecilik yapamaz' der. Abdi Leyla'yı o gün Hilton'a yollar. Umar, Hilton'da Time dergisinin sahibesi ile görüşür ve haberi manşet olur.
Leyla Umar, aslında küçüklükten beri gazeteci olmak istemektedir. Kendisi şimdi hatırlamamaktadır ama, arkadaşlarının hatırlattığına göre Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde çıkardıkları gazetenin baş yazarı odur. Daha geriye gittiğimizde yedi yaşlarında iken Yedi Cüce adını verdiği bir gazete bile çıkarmıştır Umar: "7—8 nüsha yaptığım o gazeteleri 5'er kuruşa satar, kazandığım para ile dondurmalarımı alırdım. Babam vefat ettiğinde —ki ben 30 küsür yaşında idim; babamın kasasından benim yaptığım gazetenin bir nüshası çıktı. Hani hep sorarlar çocuklara 'Büyüyünce ne olacaksın?' diye... Ben 'Gazeteci olacağım' dermişim."
Uzun yıllar Milliyet Gazetesinde tek kadın gazeteci olarak çalışır Umar. Babıali'de onun gibi bir de Vasfiye Özkoçak vardır: "Meşhur Cevat Refi Ulunay ve Peyami Safa da Milliyet'te idi. Bana ikinci sayfada yer verdiklerinde Peyami Safa, 'Bu kadının sütunu sayfada neden benden evvel' diyerek Karacan'a sürekli serzenişte bulunurdu. O yaşlı erkeklerin hiç biri bana iyi davranmadı." Ercüment Karacan, Umar'a, 'Cemiyet Haberleri' adı altında bir sütun açmayı teklif eder. Umar, önce kabul etmez. Ancak, Umar, yazı başına verilen paranın maaşından çok daha iyi bir meblağ tuttuğunu hesaplayınca yazmaya başlar. Leyla Hanım, bu arada Şevket Rado'nun Hayat, Metin Toker'in ünlü Akis, Yusuf Ziya Ortaç'ın Akbaba dergilerinde de yazılar yazmaya başlar. Umar, Babıali'de iyi para kazananlardan biri olur.
Londra ve Amerika'da uzun yıllar yaşarken Milliyet'e bağlılığı devam eden Leyla Umar, 1977 yılında Türkiye'ye döndüğünde ikinci eşi Refik Erduran'dan ayrılır. Aynı yıl 22 yıl boyunca çalıştığı Milliyet'ten de emekli olur. Artık bağımsız gazetecilik yapacaktır. Umar, kimi zaman yüzüğünü satıp yol parası yaparak dünyanın ünlü isimleri ile röportajlar yapar. Haberler GAMMA ve SIPA ajansları sayesinde dünyanın 42 ülkesinde yayınlanır. Dünyanın önde gelen isimleri ile yaptığı röportajlardan iyi de para kazanır. Ortaköy'de oturduğu evi Idi Amin röportajından edindiği para ile satın almıştır. Umar, bugün Türk medyasının en önde gelenlerinden biri olduğu halde basın camiasında en az kazananlardan biridir.
Refika Leyla Umar'ın röportaj yaptığı kişiler arasında Fidel Castro ile 20 yıla varan randevu macerasını herkes bilmektedir artık. Umar, uzun yıllar boyunca Ankara'daki bütün Küba büyükelçileri ile temas halinde olur. Castro Habitat toplantısı için İstanbul'a gelince birçok gazeteci gibi Mehmet Ali Birand ve Güneri Civaoğlu da onunla görüşmek ister. Onlar zamanın cumhurbaşkanı Demirel'i araya sokarlar. Ancak Umar, o zaman başbakan olan Mesut Yılmaz'dan, Castro'dan randevu almasını rica eder. Leyla Umar'ın sayısız ünlü isimden randevu alma konusunda ilginç bir diğer anısı daha vardır. Umar; Amerikalı, İngiliz ve dünyanın daha başka birçok yerinden gelen gazeteciler arasında Humeyni ile görüşebilen tek gazeteci olur. Umar, Humeyni ile görüşebilmek için bakın nelere katlanmıştır: "Fransa'da sıfırın altında 18 derece soğuk. Eldivenlerimi ayağıma geçirdim. 4,5 saattir bekliyoruz... Humeyni'nin bütün yakınlarından görüştürmeleri için yardım istedim; sonuç alamadım. Namaz çadırında torunlarına bile rica ettim." Leyla Umar, sonunda Humeyni'nin oğlunu araya sokarak randevuyu alır ve bütün yabancı gazetecilerin 'haksızlık bu' bağrışmaları arasında Hümeyni'nin evine girer. Umar'ın yeni hedeflerinden biri Putin'dir: "Ayrıca Bill ve Hillary Clinton'la röportajdan vazgeçmedim."
Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan, yüzmenin dışında yürümeyi ve klasik müzik dinlemeyi seven, aşırı duygusal yanını beğenmeyen, vefalı olmasından memnun olan Leyla Umar, anılarını yazmaya değil de yazdırmaya hazırlanmaktadır. Halen aktif gazetecilik hayatını sürdüren Umar'ın yıllardanberi uğraş alanı sokak çocuklarıdır. Sokak Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca ile birlikte çalışmalar yapan Umar, Ortaköy'deki evi hariç elindeki mal varlığını bağışlayacağı sokak çocukları için Taksim Cihangir'de yıllar önce bir ev almıştır. Sahibi tarafından birkaç kişiye daha satılmış olan evi geri alabilirse 37 sahipsiz çocuk burada barınabilecektir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.