Sokak lâmbaları yanmayan bir yolda gece yarısı evinize doğru yol alırken, birden arkanızda bir gölge hissetiniz. Kalbiniz hızlı hızlı çarpmaya başladı. Adımlarınızı hızlandırırken bir yandan da korkunuzu bastırmak için ıslık çalıyorsunuz. Eve geldiğinizde derin bir ohh...! çekip terinizi silerken, evdekiler heyecanınızı bastırmak için size bir bardak su getiriyorlar... Peki sizi bu kadar korkutan ve heyecanlandıran şey neydi? Vücudunuzda hangi merkez harekete geçmişti? Belki de zannettiğiniz gibi biri sizi takip etmiyordu. Belki bir kediydi. Belki de hayalinizde canlandırdığınız bir câni... Niçin terlemiştiniz, ne oldu da kalbiniz hızlı hızlı atmaya başlamıştı?
Korku hissinin maddi bir vücudu olmamasına rağmen, beynimizin derinliklerinde badem büyüklüğünde olan korku merkezimiz (amygdala) harekete geçirilmiştir. Maddi vücudu olmayan korku, endişe, sevinç ve üzüntü gibi hisler nasıl oluyor da vücudu olan sinir hücreleri ve merkezlerini harekete geçirebiliyor? Bu sorunun bugün için henüz elle tutulur bir cevabı yoktur. Ancak beyinle ilgili araştırma ve müşahedeler bazı merkezlerin uyarıldığını açıkça göstermektedir. Bu merkezlerden biri olan amygdala nasıl harekete geçmişti? Harekete geçince ne olmuştu? Komşu bölgelerden yardım istemiş miydi veya çevre organlara ne gibi mesajlar gönderilmişti?
Korkma, kızgınlık, öfke, haz, sevgi, şefkat, saldırganlık gibi birçok duyguların merkezi; beynin, temporal lobunun (şakak bölgesi) orta kısmında yer alan limbik sistemdir. Bu merkezin herhangi bir şekilde (çarpma, yaralanma, zehirlenme vs) hasar görmesi durumunda ise; hayat yaşanmaz bir hâl almaktadır. Beyinle uğraşan uzmanlar ve araştırmacılar; beynin birçok bölgesinin olduğu gibi, limbik sistemin mekanizmasını da henüz tam olarak çözememişlerdir. Annenin çocuğuna şefkat gösterdiği anda, dramatik bir sahne karşısında gözlerimiz yaşardığında, kendimizi korumak için gerilime geçtiğimizde, zehirli bir yılan görüp çığlık attığımızda veya yardıma muhtaç birine yardım ettiğimizde, hissettiğimiz çok çeşitli hisler ortaya çıkarken beynimizde neler olmaktadır? Üzülünce midemize kramplar girmesi, stres altında kalbimizin sıkılması, bağırsaklarımızın kasılıp, faaliyetlerini aksatması gibi görüntüleri ortaya çıkaran his dünyamızdaki mânevi fırtınalar nasıl oluyor da bedenimize tesir edecek bir hususiyet kazanıyor? Bu duyguları tıpkı bir transformatör gibi farklı bir mahiyete dönüştüren limbik sistemin çalışması ne şekildedir? Bunun gibi onlarca soruya cevap aranmaktadır. Beyinle alâkalı olarak bütün dünyada 1996 yılında 29.580, 1997'de 30.980 ve 1998'de 35.286 araştırma yapılmıştır. Bu kadar çok çalışmaya rağmen beynimizin esrarengiz yönleri hâlâ sırlarını korumaktadır.
Limbik sistem dediğimizde, beynin ön-orta kısmında yer alan bir bölge aklımıza gelir. Burada, talamus, amygdala ve hippocampus gibi isimler alan, kendileri çok küçük fakat işleri çok büyük birçok yapılar vardır. Bunlar kendi aralarında ve diğer beyin bölgeleriyle ortaklaşa çalışarak, duygu merkezimizi teşkil ederler. Limbik bölge, bütün beyin ağırlığı göz önüne alındığında fazla bir yer tutmaz. 70 kg'lık bir insanın beyni ortalama 1,5 kg'dır. Limbik sistemdeki hipotalamusun ağırlığı ise bunun 300'de biri kadardır (5 g). Ancak bu 5 g'lık yapıya öyle işler yaptırılır ki şaşırmamak mümkün değil... Beynimizdeki 30 milyar hücre kendi aralarında haberleşirler. Bu da bir otomobille saatte 700 km hıza eşittir. Bu hız sayesinde limbik sisteme gelen bir sinyal anında cevaba dönüştürülmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.