Alm. Materie (f), stoff (m), substanz (f), Fr. Matière (f), substance (f), İng. Matter, substance. Boşlukta yer kaplayan ve ağırlığı olan her şey. Bu târif genel bir nitelik taşır. Meselâ üzerinde yaşadığımız yer küresi, hava, su, taş, toprak, vs. maddedirler. Maddenin şekil almış hâline cisim denir. Şişe, bardak, pencere camı, ayrı ayrı birer cisimdir. Fakat hepsi cam maddesinden yapılmıştır.
Etrâfımızda gördüğümüz bütün maddeler, genellikle saf değil, birer karışımdır. Meselâ içtiğimiz su, homojen olduğu, her tarafı aynı göründüğü hâlde, içinde az da olsa tuzlar ve hava ihtivâ eder. O hâlde bir karışımdır. Karışımların belirli özellikleri yoktur. Yalnız bir maddeye saf madde denir. Saf maddenin belirli özellikleri vardır ve bu özellikleri hiç değişmez. Tam saf madde yok gibidir. Bir madde içinde bulunan yabancı maddeler, kimyâ usûlleri ile anlaşılmayacak kadar az olunca, bu maddeye, saf diyoruz. Saf süt demek, kimyâ bakımından doğru bir söz değildir. Çünkü süt belli özellikler taşıyan tek bir madde değildir.
Maddede dâimâ değişiklikler olduğunu bilmekteyiz. Maddede meydana gelen değişikliklere olay denir. Bu ise genel olarak fiziksel ve kimyâsal olmak üzere ikiye ayrılır:
Fiziksel olay: Bir madde üzerinde meydana geldiği vakit, o maddenin hüviyetini, yapısını değiştirmeyen olaydır. Meselâ kâğıdın yırtılması, fizikî bir olaydır. Çünkü kâğıdın şekli değişmiş fakat özü yine kâğıttır.
Kimyâsal olay: Bir madde üzerinde meydana geldiği vakit, o maddenin hüviyet ve yapısını değiştiren olaydır. Meselâ kâğıdın yanması gibi.
Atomların çekirdeklerinde değişmeler, parçalanmalar olduğu, radyoaktif denilen elementlerden anlaşılmaktadır. Atomların ortasında bulunan çekirdeklerin bu parçalanmasında, bir elementin başka bir elemente dönüştüğü anlaşılmıştır. Ayrıca, Albert Einstein’in relativite teorisine göre madde ve enerji birbirine eşdeğerdir. Bu sebeple madde enerjiye, enerji de maddeye dönüştürülebilir. Meselâ bir uranyum çekirdeğinin veya başka bir ağır atom çekirdeğinin ikiye ayrılmasıyla meydana gelen çekirdek bölünmesinde madde enerjiye dönüşür. Bileşik cisimlerde olduğu gibi, elementler de hep değişmekte, bir hâlden başka hâle dönmektedir. Canlı cansız her madde değişmekte, yâni eskisi yok olup, yenisi var olmaktadır. Bugün var olan her canlı, (her bitki, her hayvan) önce yok idi. Başka canlılar vardı. Bir zaman sonra da, şimdiki canlılardan hiçbiri kalmayacak, başka canlılar var olacaktır. Cansız her varlık, meselâ bir element olan demir veya birkaç cisim karışımı olan taş, kemik, bütün maddeler, bütün zerreler hep değişmektedir. Yâni eskileri yok olmakta ve başkaları var olmaktadır. Yeni meydana gelen madde ile, yok olan maddenin özellikleri birbirine benziyorsa, insan bu değişikliği anlayamıyor, maddeyi hep var sanıyor.
Madde hakkında dört değişik düşünce vardır:
1. Müslümanlara, Yahûdîlere, Hıristiyanlara ve Mecûsilere (ateşe tapanlara) göre, cisimlerin maddeleri de, sıfatları da yok iken sonradan var olmuşlardır.
2. Aristo ve onun yolunda olan felsefecilere göre cisimlerin maddeleri de, sıfatları da ezelidir. Hep vardır, derler. Bu sözün yanlış olduğunu, modern kimyâ bilgisi kesin olarak bildirmektedir. Böyle söyleyen ve inanan Müslümanlık inancından çıkmış olur. İbn-i Sînâ ile Fârâbî de Aristo gibi inanmışlardır.
3. Aristo’dan önce olan filozoflara göre maddeler ezelî olup, sıfatları sonradan yaratıldı derler. Bugün fen adamlarının bâzıları da böyle yanlış düşünmektedir.
4. Maddenin sonradan yaratılma, sıfatlarının ezelî olduğunu söyleyen çıkmamıştır.
Müslümanlar, maddelerin ve sıfatların sonradan yaratılmış olduğunu birkaç yoldan ispat etmektedirler. Birinci yol, maddeler ve bütün zerreler hep değişmektedir. Değişmekte olan şey ezelî olamaz, sonradan yaratılmış olması lâzımdır. Çünkü her maddenin kendinden öncekinden meydana gelmesi işi, sonsuz öncelere kadar gidemez. Bu değişmelerin bir başlangıcı olması, yâni ilk maddelerin yoktan var edilmiş olmaları lâzımdır.
Yoktan var edilmiş olan ilk maddeler bulunmasaydı, yâni sonraki maddelerin kendinden önceki maddeden hâsıl olması işi sonsuz öncelere gitseydi, maddelerin birbirlerinden meydana gelmelerinin bir başlangıcı olmazdı ve bugün hiçbir maddenin var olmaması lâzım gelirdi. Maddelerin var olmaları ve birbirlerinden hâsıl olmaları, yoktan var edilmiş ilk maddelerden üremiş olduklarını göstermektedir.
Madde âlemi sonradan yaratılmış olunca, bunu yoktan yaratan vardır. Çünkü hiçbir olayın kendiliğinden olamayacağı yukarıda bildirilmişti. Bugün fabrikalarda binlerce ilâç, ev eşyâsı, sanâyi ve ticâret maddeleri, elektronik âletler, harp vâsıtaları yapılmakta olup, bunların çoğu ince hesaplardan, yüzlerce tecrübeden sonra elde ediliyor. Bunlardan birine dahi kendiliğinden var oldu denilememektedir. Yerleri, gökleri, atomları ve canlıları düzenli olarak yaratan, her hareketi var eden tek bir yaratıcı vardır. Bu yaratıcı, var olması için hiçbir şeye muhtaç değildir. Hep var olması lâzımdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.