HARBİYE NAZIRI SADRAZAM MAHMUT ŞEVKET PAŞA'NIN GÜNLÜĞÜ
Adem Sarıgül-IQ Yayınları
FİLİPİNLİ MÜSLÜMANLARA OSMANLI YARDIMI (s.106)
26 mart salı 1913 günü harbiye Nezaretinden Bab-ıali'ye geldim Hüseyin Cahit Bey'i kabul ettim Bir müddet konuştuk. Sonra Hariciye nazırı Prens Sait Halim Paşa geldi. Sulh işlerini bir an evvel ele almamız icap ettiğini söyledi. Hükümet toplantısına girdim. Filipin Adaları Müslümanlarının geçenlerde halifeleri sıfatıyla Zatı Şahaneye gönderdikleri heyet hakkında konuştuk. Amerika Birleşik Devletleri Filipin müslümanlarının ayaklanmalarından şikayetçiydi. Filipinler'e bazı din adamları ve din kitapları göndermeye, Amerikalılarla iyi geçinmek nasihatinde bulunmaya karar verdik. Buna karşılık Amerika'dan da bazı meselelerde bizi desteklenmesini isteyecektik. Bu hususta Amerikan Sefiri ile görüşmek üzere sadaret müsteşarı Adil bey'i vazifelendirdim..........
1 Mayıs 1913 (s. 186)
Saat beşte hükümet toplantısı başladı. Nahiyeler kanununu, 36. Maddesine kadar müzakere ettik. Filipin Adalarına dört din adamımızı göndermeye karar verdik. Eski Hakan Sultan Hamit zamanında Filipinlere din adamaları göndermiş iyi neticeler almıştık...............
DÜYUN-I UMUMİYE'NİN DURUMU (s. 168)
24 Nisan çarşamba sabahı Harbiye Nezareti Düyun-ı Umumiye ve reji işleriyle uğraştım. Düyun-ı Umumiye memleketimizin en iyi müessesiydi. Hiçbir müessesemizi bu derece muntazam bir hale sokamamıştık. Meşrutiyet'ten sonra Düyun-ı Umumiye teşkilatında bazı aksaklıklar olmuşsa da, gene de iyi işliyordu. ( Burada Paşa Hazretleri aslında bir itirafta bulunuyor. 1908'in Temmuzuna kadar gayet iyi işleyen Devleti Osman-i Meşrutiyet'le birlikte tam bir enkaza dönüşmenin sinyallerini vermeye başlamıştır. Bir devlet idaresinin nasıl hercü merç olduğunu Ahmet Şerif’in Anadolu'da Tanin adlı kitabında, Mehmet Tevfik Biren’in hatıralarında detaylı bir şekilde görülebilir.)
DÜYUNU UMUMİYE'nin LAĞVEDİLMESİ (s.248)
Alman Büyükelçisi Baron Von Wangenheim, çok kuvvetli bir Yunanistan'ın veya Bulgaristan'ın Türkiye'nin başına bela kesileceğini, her iki devlet arasında muvazene bulunmasının şart olduğunu, Avusturya'nın , Sırbistan'a olan düşmanlığından dolayı Bulgaristan'ı kayıtsız şartsız tutması hususunda Berlin'in ayrı fikir beslemediğini söyledi. Fransa Sefiri girdi:
- Yarın Paris'e gidiyorum, dedi; arzı vedaa geldim. Borçlarınız bir müddet sonra ödenecek ve duyunu umumiye idaresi lağvedilecektir. Fakat bu çok mükemmel bir idaredir. Onu örnek alarak maliyenizi ıslah etmenizi, bir dost sıfatıyla söylemeye cüret ediyorum.
Mösyö Bompard'ın son mütaalası yerindeydi. Fakat bir şey söylemedim.
- - - - - - - -
Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:
Mahmut Şevket Paşa V. Mehmet Reşat saltanatında 23 Ocak 1913 - 11 Haziran 1913 tarihleri arasında dört ay ondokuz gün sadrazamlık yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır.
1856 yılında Bağdat'ta doğdu. Babası Basra mutasarrıfı Kethüdâzâde Süleymân Beydir. Mahmud Şevket, ilk öğrenimini Bağdat'ta yaptı. Sonra İstanbul'a gelerek askerî okulda tahsilini tamamlayıp, 1882'de kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı. Almanya'da dokuz yıl, Fransa'da bir müddet kalarak, batı kültürünü öğrendi. Bu sırada zırhlı kuleler ve ateşli silâhlar hakkında incelemelerde bulundu.
1901'de paşa olduktan sonra Mekke-i mükerreme ile Medîne-i münevvere arasında telgraf hattı döşetme vazifesiyle Hicaz'a gönderildi. Orada fazla kalmayıp, tekrar İstanbul'a döndü. 1905'te Kosova Vâliliğine getirildi. 1908'de İkinci Meşrûtiyetin îlânından sonra, Üçüncü Ordu komutanlığına, kısa bir müddet sonra da Rumeli Vilâyeti Müfettiş-i Umûmiliğine getirildi. 31 Mart Vakası üzerine toplanan ve Hareket Ordusu adı verilen birliklerin başına geçerek, İstanbul'a geldi.
Sultan Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinde önemli rol oynadı. İstanbul'a hâkim olduğu bu sırada örfî idâre îlân ederek, suçlu-suçsuz demeden İttihatçılara ve kendisine muhâlif pek çok kimseyi îdâm ettirdi. Etrafında topladığı pek çok Balkan çetecisiyle saraya girerek, kıymetli eşyâları yağmaladı. Hazineyi, asırlardan beri toplanmış olan kıymetli yâdigârları ve dünyânın en zengin kütüphânelerinden olan saray kitaplığını yağma ettirdi.
Abdülhamid Hana düşmanlığıyla tanınan Tevfik Fikret bile bu yağmaya dayanamayıp 'Hân-ı Yağma' adlı şiirini yazdı. Netîcede Mahmud Şevket Paşa, 1909'da kurulan Hakkı Paşa kabinesinde harbiye nâzırı oldu. 1911'de Türk Ordusunda Hava Sınıfının kurulmasına öncülük yaptı.
Fakat hizmet ettiği İttihat ve Terakkî Partisinin baskısı ile çok geçmeden, istifâ etti. Balkan Harbi sırasında Alasonya ordu komutanlığına getirildiyse de, bu vazifeyi kabul etmedi. Bu durum, o zamanki aydınlar arasında îtibârını gölgeledi. Balkan Harbinin en şiddetli zamanında, siyâsî menfaat düşüncesi ile yapılan Bâbıâlî Baskınından sonra, Enver Beyin telkini ile 23 Ocak 1912'de sadrâzam oldu. Ancak, Mahmud Şevket Paşanın bu büyük nüfuzu ve kendi başına hareketleri parti içinde kendisine karşı muhâlif bir grubun doğmasına yol açtı. Nitekim Paşa, 11 Haziran 1913'te arabasının içinde tabanca ile vurularak öldürüldü. Suikastın esâsı aydınlanmamış, fakat bundan istifâde eden İttihatçılar, muhâliflerini asma fırsatını bulmuşlardır.
Mahmud Şevket Paşa, Arapça, Almanca ve Fransızca bilirdi. Askerî konular ile cebir, geometri üzerine yazdığı kitapları vardır. Devlet-i Osmâniyye'nin Bidâyet-i Te'sisinden Şimdiye Kadar Osmanlı Teşkilâtı ve Kıyâfet-i Askeriyye adlı eseri üç cilt olup, yayınlanmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.