Alm. Katapult (m), Fr. Catapulte (m), İng. Catapult, ballista. Topun keşfinden önce bilhassa kale muhasaralarında kullanılan bir çeşit harp âleti. Çalışma prensibi, gerilip bırakılarak, ucundaki taşı ileri fırlatan sopanın çalışma düzeninin aynısı olan mancınığa “katapült” de denir. Mancınığa konan taş, gülle ve büyük oklar, uzak mesâfelerden top mermisi gibi düşmanın üzerine atılırdı.
Mancınıkların târihi çok eski olup, sağlam kaynaklara göre ilk olarak Nemrûd zamânında kullanıldı. Hazret-i İbrâhim’i yakmak için hazırlanan ateşe yaklaşılamadığı için Nemrûd mancınık kullandırdı. İbrâhim aleyhisselâm mancınıkla ateşin ortasına atıldı. Fakat ateş yakmadı. Bundan sonraki yıllarda yaygın olarak istifâde edilmeye başlandı. Fenikeliler tarafından çok kullanılan, o güne göre modern, bugüne göre ise çok iptidaî olan mancınık, zamanla dünyâya yayıldı. Peygamber efendimiz zamanında Tâif Kalesinin fethi sırasında, Selmân-ı Fârisî (radıyallahü anh) tarafından yapılan mancınık kullanılmıştır.
Mancınığın yapılışı: Yaylanma gücüne dayanan bir mekanizmadır. Sağlam ve paralel iki kiriş arasına elastikî bir şekilde örülmüş ip demeti yerleştirilip, daha sonra tam merkezine bu ipin, gerilmesini sağlayan bir kol takılır. İpi germek için bu kol çevrilir. Kolun bir ucuna kaşığa benzer bir kepçe yerleştirilir. Bu kepçenin içerisine uzağa atılmak için çeşitli malzemeler konur. İpi geren ve yatay durumda bulunan kol bırakıldığı zaman gerili ve bükülü ip hızla açılmaya başlayınca kol itilir. Ucundaki malzemeler 600-1000 metreye kadar uzağa fırlatılır.
Daha sonraları mancınığın yeni ve başka şekli olan buharlısı yapıldı. Bunlar kruvazör ile zırhlıların çoğunda kullanıldı. Bu tip mancınıklar 35 ton civarında ağırlığı olan uçakları 75 metreye kadar fırlatabiliyordu.
Taş mancınığı: Romalılar, kale ve şehir kuşatmaları sırasında ağır ve büyük taşları atabilecek bir aparat geliştirdiler. “taş mancınığı” adı verilen bu silâh, sağlam ve uzun bir ağaç koldan meydana gelmekteydi. Bir ucu bir çerçeveye takılı kolun öteki ucunda taş koymak için kepçeye benzeyen bir yuva vardı. Atma kolu bir boynuz yayla yukarı doğru fırlatılınca, büyük bir yastığa çarpıp ucundaki taşı fırlatıyordu.
Mangonel: Bu silâh, merkezinden bir mille hareket eden uzun bir koldan meydana gelmekteydi. Kolun bir ucunda taş atmaya yarayan bir sapan vardı. Öteki ucu ise, çekme halatlarına bağlanıyordu. Atış sırasında birkaç kişi, halatları, hızla çekip, kolu kaldırıyorlardı ve öteki uçtaki taşı atıyorlardı. Bu silâha “mangonel” adı verilmişti.
Terâzili mancınık: Mangonelde kola bağlı halatları çeken insan gücü yerine, büyük bir karşı ağırlıktan faydalanılmaya başlandı. Bu tür mancınıklara “terâzili mancınık” adı verildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.