Çinli devlet adamı ve ülkesinde komünizmin kurucusu. 1883’te doğdu. 1976’da öldü. Babası Konfiçyus hayranı bir köylüydü. Yedi yaşında okuma yazma öğrendi. Küçük yaşlarda okuduğu isyancı kahramanların hikâyelerini anlatan Maymun ve Bütün İnsanlar Kardeştir gibi romanların etkisi, hayâtı boyunca devâm etti. On dört yaşında evlenip, aynı yıl eşini terk ederek okula başladı. Çangşa Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra, beş yıl öğretmenlik yaptı. Kısa bir müddet, 1911 devrim ordusunda bulundu. Pekin Üniversitesinde memurken, Çen Tuh-Siu, Çang Kuo-Tao ve Li Ta-Çao ile beraber Marksizmi İnceleme Derneğini kurdu. Özellikle anarşizm üzerine devamlı okudu.
1921’de Şanghay’da toplanan Çin Komünist Partisi birinci kongresine Hunan temsilcisi olarak katıldı ve gitgide parti kademelerinde yükselmeye başladı. Komünistler ve Çan Kay Şek idaresindeki Kuamintang arasında ihtilafın olmadığı yıllarda Kuamintang’ın propaganda kısmının idâreciliğini yaptı. Bu arada komünist partisinin yüksek kademe üyeleri için bir mecmua çıkarmaya başladı. Kuamintang’ın içindeki komünistlerin giderek kuvvetlenmesi, Çan Kay Şek’in tepkisine yol açtı. Bunun neticesinde Mao ile komünistler, Çin Komünist Partisine geçtiler. Çin’in güneyinde kalan ve komünistlerin hâkim olduğu Hunan’a giden Mao, burada zenginlerin geniş topraklarını köylülere dağıtarak fakir köylülerin desteğini sağladı. Çan Kay Şek’in bu toprak reformuna karşı çıkıp mücâdeleye başlaması üzerine, köylülerden müteşekkil Çin Kızıl Ordusunu ve idârî teşkilât için mahallî Sovyetleri kurdu. 1931 Kasımında Kiangsi’de Çin Sovyet Cumhuriyeti kurulunca Mao başkanlığa getirildi.
Çin’de, Mançu Hânedânı 1912’de yıkılıp cumhûriyetin îlânıyla başlayan siyâsî istikrarsızlık, Çin Sovyet Cumhûriyetinin kurulması ile daha da arttı. Japonya bu durumdan faydalanmak için Mançurya’dan îtibâren Çin’i işgale başladı. Bu sırada gözünü Mao kuvvetleri üzerine çeviren Çan Kay Şek; “Japonlar cilt, halbuki komünistler kalp hastasıdır.” diyerek, Çin Kızılordusu Kaumintang tarafından 1934’te kuşatıldı. Mao kuvvetleri çemberi yararak, Kiangsi eyaletinden altı bin millik bir yürüyüşle on iki ayda Sovyet sınırı yakınlarındaki Yenan bölgesine sığındı. Komünistler buna “Uzun Yürüyüş” ismini verdiler. Yenan, gerilla eğitim merkezi hâline getirildi. Mao burada Çin komünist hareketinin teorik temellerini, konuşmaları ve yazıları ile ortaya attı.
Japonya’nın kendi iç meseleleri sebebiyle Kuzey Çin’i işgal harekâtında duraklama gösterdiği sıralarda Çin’de de, Japonya’ya karşı milliyetçilik hisleri hayli gelişti. Mao ile generallerin baskısı altında kalan Çan Kay Şek, Japonlara karşı ortak bir mücâdele yapmak husûsunda anlaşmaya vardılar. Antlaşma 1945’te Japonların teslim oluşuna kadar bozulmadı. Ancak bu süre içinde komünistler son derece zayıf, durumlarını gizlice kuvvetlendirerek, Kuamintang’ı arkadan vurmaya başladılar. 1939’da Almanya ile “Dostluk, Saldırmazlık ve İşbirliği” antlaşmasını imzâlayarak rahat nefes almak imkânına kavuşan Sovyetlerin de yardımıyla güçlerini iyice arttırdıktan sonra 1946’da iç savaş yeniden başladı. Daha önce işgal ettikleri Dairen Limanından komünistlere açıkça yardıma başlayan Sovyetler’e karşı Kuamintang, ABD’den beklediği yardımı alamadığı için, 1948’de durum aleyhine döndü. 1949’da Mao’nun Çin’e hâkim olmasıyla, Çin Demokratik Halk Cumhûriyeti ismiyle komünist bir rejim kuruldu. Çan Kay Şek mücâdelesine devam edebilmek için Formoza Adasına (Bugünkü Taiwan) çekildi ve iki tâne müstakil Çin devleti ortaya çıktı.
Devlet başkanı olarak diktatörlüğünü îlân eden Mao rejimini, Sovyetler Birliği hemen, İngiltere 1950 Ocak ayında resmen tanıdı. 14 Şubat 1950’de Çin, Sovyetler ile Dostluk ve İşbirliği Antlaşması imzâladı. Çin 300 milyon dolar iktisâdî yardım aldı. Böylece Asya’daki denge tamâmen komünist blok lehine bozuldu.
Kısa zamanda ülkenin tek adamı hâline gelen Mao, cumhurbaşkanlığı yanında parti genel sekreterliğini de yüklendi. Çin’de sosyalizmin tatbikine geçilmesi, sosyalizmin insan tabiatına zıt olan gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Aydınlar ve köylüler arasında kuvvetlenen gizli muhâlefet Mao’nun 1956’da komünist rejimi benimsetmek için başlattığı ideolojik tartışma devri olan “Yüz Çiçek” harekâtı sırasında, sosyalizmin ve rejimin açıkça tenkidi şeklinde kendisini ortaya koydu. Bu muhâlefet hemen susturuldu. 1958’den îtibâren büyük çaplı yeni bir harekât ile beş yüz milyon insan, 26.000 “halk komünü” içinde toplanarak, büyük çaplı bir tarım endüstri hamlesini başlattı. Sektörler arası denge ve organizasyon kurulamayan, ekonomik realitelerden uzak bu hamle de başarısızlıkla sonuçlandı. Mao; “Kömür ve demir kendi başına yürümezmiş. Ben sâdece ihtilâl üzerinde durdum, endüstriyel plânlama konusunda bir şey bilmiyormuşum.” diyerek, hatâsını îtiraf etti.
1961’de bundan vazgeçildi ancak Mao’nun 1964’lerde başlattığı “Proleter Kültür İhtilâli” ile Çin’de büyük bir karışıklık ve terörizm devri başladı. “Burjuva Kültürü”nün silinmesi için Üniversiteler on sene tâtil edildi ve ülkenin her tarafında, herkes, Mao’nun sözlerini ve yazılarını ezberlemeye, öğrenmeye başladı. Bunları okuyup ezberlemek entellektüel olmak için kâfi sebep sayıldı. Şehirlerdeki duvarlar âdetâ bir karış boş yer bırakılmamacasına Mao’nun posterleriyle donatıldı. Çin Komünist Partisi içinde en üst kademeden alt kademelere varıncaya kadar, Mao’nun en yakın arkadaşları dâhil binlerce kişi tasfiye edildi...
“Kızıl Muhafızlar” isimli gençlik teşkilâtının giriştiği sokak terörizmi sonunda milyonlarca Çinli, komünizm idâresini istemediklerinden sudan bahânelerle öldürüldü. 1949’da Komünist Çin kuvvetlerince işgal edilen Doğu Türkistan’daki baskı ve zulümler, “Kültür İhtilali” sırasında dayanılmaz ölçülere ulaştı. Burada yaşayan yirmi beş milyon Türk’e karşı tatbik edilen asimilasyon (eritme) politikası değişik şekillere sokularak devâm ettirildi. Böylece bütün Çin; ideolojik bir eğitim içine girdi. “Kültür İhtilâli” 1970’li yılların başında hızını kaybetmeye başladı.
1976 yılında ölen Mao’nun ölüm haberi on gün gizli tutuldu. Sekiz ay süren iktidâr mücâdelesi sonunda Çu En Lay; Mao’nun yerine getirildi.
Mao bir kanlı diktatör olarak hüküm sürdü. “Kültür ihtilâli” hareketiyle Çin’in gelişmesini geriye çevirdi. Ayrıca bu hareket çok kanlı olup, milyonlarca insanın hayâtını kaybetmesine sebep oldu.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.