Alm. Warenzeichen (n), Stempel (m); Warenzeichenherstellung (f) Stempelherstellung (f), Fr. Marque (f), et sa fabrication (f), İng. Mark, sign, brand, ticket, and marking. Herhangi bir maddeyi tanıtmaya, benzerlerinden ayırmaya, eşyâların îmâl edildikleri yerleri belirlemeye yarayan, resim, harf, mühür ve rakamlardan yapılan işâretler. Çeşitli madde ve parçalardan yapılan, para ve bilet yerine kullanılan parçalara da “marka” denir. Denizcilikte bir tehlikeyi ve geçidi göstermeye yarayan işaretlere, tekstil sanâyiinde kumaş toplarının başlarına baskıyla ve iplikle yazılmış isim ve işâretlere de bu isim verilir. Sanat eserleri üzerine, imzâ yerine konan değişik işâretlere de marka denmektedir.
Marka ve markacılık, ilk olarak eski Türklerde hayvanların sağ veya sol arka bacaklarının yan taraflarına, kime âit olduğunu belirtmek için, kızdırılmış çeşitli demir şekillerinin vurulmasıyla ortaya çıkmıştır. Bugün Anadolu’da sürü sâhiplerinin kendi hayvanlarını, diğer sürülerden ayırmak için hâlâ aynı metodu uyguladıkları görülmektedir. Göktürklerde “marka” kelimesi yerine “tamga” (damga) kelimesinin kullanıldığı, târih kitaplarında yazılıdır. Hattâ Göktürk Alfabesinin her kabileye, her boya, her devlete âit “tamga”lardan meydana çıktığı rivâyet edilmektedir.
Osmanlı Devletinde marka ve markacılık, “lonca” teşkilatının kurulmasıyla başladı. Yünlü mâmüller boyacının ve malın üretildiği yerin damgası, bu zanaatla ilgili lonca teşkilâtının işâreti bulunurdu. Bu damgayı (markayı) taşımayan mallar, halk arasında pek rağbet görmezdi. Son devirlerde “Alâmet-i fârika” (ayırıcı belirti) deyimi de bu şekilde ortaya çıktı.
Avrupa, ortaçağın ilk yıllarında “marka” kelimesini tanımaya başladı. Bu başlangıç, insanların, şahsi eşyâlarına çeşitli resim ve motiflerin çizilmesiyle kendini gösterdi. Fransa krallarının çamaşırlarına “marka” olarak fildişi mühürler üzerine işlenmiş zambak resimlerinin vurulması ve işlenmesi bunun bir delilidir.
Bugün ise marka, reklâm özelliğini taşıyan ve satılan mal veya eşyânın kalitesini belirtmek gayesini güden işâretler hâlini aldı.
Markalar, hukûkî bir statüye tâbidir. Tescil ettirilen markalar, hukûken korunma altına alınmıştır. Sınâî mülkiyetine tâbidir. Belli kânûnî şartlara uyulması şartıyla millî sınırlar içerisinde korunduğu gibi milletlerarası alanda da korunur. Herhangi bir markanın bu şekilde korunabilmesi için 1891 târihli Madrit Antlaşması hükmünce Bern’de mevcut olan “Sınâî Mülkiyet” bürosuna mürâcaat edilmesi ve buranın gerekli şartları yerine getirilerek, bu teşkilâtın özel siciline kaydolunmak lâzımdır. Bu sûretle tescil edilen bir markanın, 20 yıl milletlerarası geçerliliği olduğu gibi, kânûnî korunmadan faydalanılır. Bu durumda, belirli bir markayı taşıyan ve başarı sağlayan ticârî bir malın markasını aynı amaçla bir başkasının kullanması suçtur. Bu hareketi yapan firma ve kimseler haksız bir davranış içinde bulunmuş olurlar.
Cumhûriyet Türkiye’sinde markalarla ilgili durum, 1965 târih ve 551 sayılı markalar kânunuyla düzenlenmiştir.
Bakanlar Kurulu bâzı mallara marka kullanma mecburiyetini resmen koyabilir. Kânunda belirtilen markalar: 1) Ferdî marka: Gerçek veya tüzel kişiler tarafından yalnız başına bağımsız olarak kullanılır. 2) Müşterek markalar: Gerçek veya tüzel kişilerin aralarında yaptıkları sözleşmelere göre aynı veya değişik mallar için kullanılır. 3) Birlik markası: Belirli bir malı yapan kimselerin menfaatlarını korumak, aralarındaki denetimi sağlamak için kurmuş oldukları tüzel kişilik tarafından kullanılır. Markanın nasıl ve ne şekilde olacağı kânunun diğer kısımlarında şartlara bağlanmıştır.
Markaların yapılışı ve çizilişi: Elbiselere, mendillere, iç çamaşırlarına, yastık yüzlerine işlenen markalar. Bunları kullanan kişilerin isim ve soy isimlerinin baş harflerini taşır. Bunlar eşyâların kaybolmamasını sağladığı gibi, insanların zevklerini de ortaya koyar.
Bu özellikteki markalar; üst üste veya yan yana alfabenin çeşitli harflerinin bir araya gelmesiyle meydana gelir, fakat bu işaretler bir harf görünümünü verirler. Markalar birkaç harften meydana geldiği gibi, tek harfin simetrik olarak meydana getirdiği markalar da vardır. Bâzı markalarla harfler sırt sırta geldiği gibi karşı karşıya da işlenir. Harflerin üst üste veya sarmaş dolaş olduğu markalar da mevcuttur. On dördüncü asrın kemer, kolye, zincir ve buna benzer eşyalarında bu şekil markaları görmek mümkündür.
Ticâret hayâtında markanın görevi, üzerine vurulduğu maddenin sâhibini ve kuruluşunu temsil etmektir. Bu cins markalar; bir şekil olduğu gibi resim de olabilir. Bunlar ticâret mallarının iç kısımlarına işlendiği (ceket, palto vs.) gibi, dış yüzeylerine de işlenmektedir (Bütün sanâyi mallarında olduğu gibi).
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.