tasavvuf ilminde Melâmiye yoluna mensup kimseler. Lügatte melâmet, “kendini ayıplamak, kınamak” demektir. Tasavvuf ilminde ise, insanın kendi iyilik ve ibâdetlerini gizleyip, göstermemesi ve kusurlu bilmesidir. Tasavvufî bir yol olarak Melâmîliğin kurucusu Ebû Sâlih Hamdûn bin Ahmed-el-Kassâr’dır (Öl. 884). Bu zâttan önce ve onun zamânında pekçok tasavvuf ehli kimseler bu yolun edeb ve usûlünü gözetmişlerdir.
Melâmîlik yolunda; ihlâs, sıdk ve emânete ehemmiyet vermek, riyâdan kaçınmak, iyi işleri, hayrı gizlemek, şerri ve kusurlarını açığa vurmak sevapların ortaya çıkmasından ve duyulmasından korkmak, insanların yermesine, kınamasına, kötülemesine önem vermemek, herkese tatlı söylemek, kalp kazanmak, farzlara önem vermek önemli esaslardır. Gerçek melâmiler bunlardır. Daha sonraları ortaya çıkan Kalenderiler, riyâ ve gösteriş yapmadıkları için Melâmîlere benzemişlerdir.
Melâmîlerin son devirlerde yalancı taklitçileri, yâni bâtıla kısmı ortaya çıkmış, bunlar her türlü günâhı işlemeyi mübâh görmüşler, farz ve sünnetleri terk etmişlerdir. Yine bunlar; Allahü teâlânın ibâdete ihtiyâcı yoktur; kulların günâh işlemesi O’na zarar ziyân vermez, ibâdet insanlara iyilik etmektir, derler. Böyle sözleri, Allahü teâlâyı inkâr etmek olup, küfür ve zındıklıktır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.