Alm. Saugetiere (pl), Fr. Mammiferes (pl), İng. Mammalis. Yavrularını vücutlarında meydana gelen sütle besleyerek büyüten sıcakkanlı, omurgalı hayvanlar. Bu sınıfın yeryüzünde beş bin kadar türü vardır. İnsan da bu sınıfta incelenir. Tekdeliklilerden ekidne (karıncayiyen) ve ornitorenk (gagalımemeli) hâriç bütün memeliler yavrularını doğururlar.
Avustralya, Tasmanya ve Yeni Gine’de yaşayan ve uzunluğu 35 cm kadar olan ekidne yumurtlayan bir memelidir. Genelde bir yumurta yumurtlar ve kesesinde taşır. Yavru, kesede süt emerek beslenir. Aynı bölgenin su kenarlarında yaşayan gagalı bir memeli olan ornitorengin vücudu, yumuşak tüylerle kaplı olup, parmakları arasında perde bulunur. İyi yüzer, çukur içine güvercin yumurtası iriliğinde iki yumurta yumurtlayarak kuluçkaya yatar. Memeleri belirsiz olup göğsündeki çukurların içinde bulunurlar. Yavrularını emzirirken sırt üstü yatarlar. Sızan süt, meme çukurlarında birikerek yavrular tarafından emilir.
Memelilerin et ve otla beslenen birçok türü vardır. Koyun, lama, deve gibi geviş getirenler bulunduğu gibi kanguru da yavrusunu kesesinde taşır. Karada, suda ve havada yaşayan arı büyüklüğündeki mini bir yarasadan 150 ton ağırlığında, 45 m boyunda olan balinaya kadar değişik büyüklükte çeşitleri vardır. Ekstremiteleri (kol ve bacakları) yaşama ortamlarına uygun yaratılıştadır. Yarasada ön ayaklar kanat; balina ve yunuslarda yüzgeç halinde; karada yaşayanlarda ise kazmaya, tırmanmaya, koşmaya, parçalamaya uygun biçimdedir. Vücutları kıllarla örtülüdür. Suda yaşayanlarında kıllar çoğunlukla kaybolmuştur.
Bütün memelilerin yürekleri dört gözlüdür. Akciğer solunumu yaparlar. Göğüs ve karın boşlukları diyafram denen bir zarla ikiye ayrılır. Kaslar ve diyafram yardımıyla ciğerlere hava emilir ve atılır. Bu nefes alış verişleri, kısmen irâde dışı olan kas hareketleriyle sağlanır. Ciğerlere hava alındığında göğüs kafesi genişler, verildiğinde ise küçülür. Balinalarda ciğerlere alınan havanın, okyanus derinliklerinde suya kaçmasını önleyen mükemmel bir kas-vana sistemi vardır.
Gaz alış-verişi, solunum organlarıyla kan arasında osmoz kuralına göre olur. Alyuvar kan hücreleri sâhip oldukları hemoglobin maddeleriyle oksijen ve karbondioksit taşırlar ve kana kırmızı rengini verirler. Oksijen taşıyan kan temiz, karbondioksit taşıyan kirli kan adını alır. Büyük ve küçük dolaşım birbirinden net ayrılmış olup, yüreğin sol kısmında temiz, sağ kısmında kirli kan bulunur. Memelilerde duyu organları gelişmiştir. Kulakları diğer hayvanlardan farklı olarak çekiç, örs ve özengi kemik sistemine sâhiptir. İç kulak salyangozu, türden türe hassas özellik gösterir. Yarasalarda kulak o kadar hassastır ki 200.000 frekanslı sesleri rahatlıkla duyar. Ağızları açık uçarlar ve kanat çırparken insan kulağının duyamayacağı derecede yüksek frekanslı sesler çıkarırlar. Bu ultrasonik titreşimler bir cisme çarpınca hemen yarasaya yansıtılır. Yarasa buna göre cisimlerin şekil ve uzaklıklarını hareketli veya sabit olduklarını tespit eder. İşitme organının bu özelliği sebebiyle yönünü rahatça bulur.
Memelilerin iskeletleri tamâmen kemikleşmiştir. Omur sayısı memeli cinsine göre değişir. Kafatası, beyni korumaya yarar. Çene kemikleri dişleri tutar. Memelilerde diş sayısı nâdiren 44’ü geçer. Bir istisna olarak bâzı yunus balıklarında diş sayısı 246’yı bulur.
Memelilere binlerce metre su altında ve binlerce metre yukarlarda, dağ tepelerinde ve çöllerde, ormanlarda, kutuplarda rastlamak mümkündür. Çoğu kısa mesâfelerde de olsa yüzebilirler. Balina, tamâmen suya bağlı olarak yaşar. Uçabilen memeli hayvan yarasadır. Maymunlar ağaçlarda ayak ve kuyruklarını kullanarak, dallar arasında akrobatik hareketlerle hızla yer değiştirebilirler. Sincap ve kunduzlar gibi kışlık yiyecek depo edenleri de vardır. Kış uykusuna yatanlarına da rastlanır.
Memeliler, sıcakkanlı olduklarından iklim ve çevre şartları ne olursa olsun vücut sıcaklıklarını sâbit tutan kontrol mekanizmasına sâhiptirler. Vücutlarındaki yağ tabakası ve kıllarla vücut ısısını muhâfaza ederler. Derileri bezce zengindir. Balina ve deniz ineği hâriç bütün memelilerde ter bezleri bulunur. Sıcak havalarda ter bezleriyle serinlerler. Birbirleriyle ses, koku ve hareketleriyle anlaşırlar. Çıkardıkları seslerle veya ayaklarını toprağa vurmakla, kulaklarını diklemekle, kuyruklarını sallamakla işâretleşirler. Genellikle ömürleri kısadır. Yarasalar 17, şempanzeler 40, ayılar 34, aslanlar 30, bizonlar 22, atlar 40-60, dağ keçileri 25, filler 150- 200, geyikler 40-50, kediler 22, köpekler 15, koyunlar 12-15, kokarcalar 6-8, eşekler 60-106, katırlar 45, kurtlar 20 yıl kadar yaşarlar. Bugün insanoğlunun kontrolsüz bir şekilde tabiatın dengesini bozmasıyla hayatları tehlikeye düşmüştür.
Çoğalmaları: Memeli hayvanların hemen hepsinde, yavru, doğduktan sonra bir müddet annesine bağımlı olarak yaşar. Gözler umumiyetle kapalı ve yardıma muhtaç olarak doğar. Memelilerde doğum yapma yaşı, hâmilelik süresi, doğum yapma periyodu değişiktir. Meselâ, fâre doğduktan 21 gün sonra doğum yapabilecek olgunluğa erişir ve 15 gün hamilelikten sonra doğum yapabilir. Fareler senede 17 defâ doğurabilir. Her doğumda ortalama yedi yavru meydana getirebilir. Balina üç senede, fil ise 30 senede doğum yapabilecek olgunluğa erişir. Filde hâmilelik süresi 641 gündür.
Bu süreler yarasalarda 50, şempanzelerde 216-261, kutup ayılarında 210-250, aslanda 105-113, geyiklerde 210 ve zebrada 365 gündür.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.