Merınıler - Bilgiler
15/02/2014 19:30
on ikinci yüzyılın sonundan on altıncı yüzyılın ortalarına kadar Fas’ta hüküm süren hânedan. İslâm kaynaklarının ve Avrupalıların “Benî Merin” de dedikleri bu hânedan, göçebe Zenâte Berberî kabîlelerindendir. Muvahhidlerin Magrib’i (Fas) zabt etmelerine karşı mücâdele eden bu kabîleler, Ebû Muhammed Abdülhak tarafından teşkilâtlandırıldı.

1196’da Merînilerin başına geçen Ebû Muhammed Abdülhak, çöle çekilip, kabîleleri teşkilâtlandırarak, sefere hazırlandı. Sahra’daki kuvvetlerini akınlara yetiştirip, 1216’da ilk büyük kuzey seferini gerçekleştirdi. Meknes, Fas, Taza ve Sale’yi ele geçirdi. Muvahhidleri zayıflatıp, 1269’da başşehirleri Merakeş’i fethettiler. Merakeş’i zabteden Merînî sultanı Ebû Yûsuf Yâkub, ülke topraklarını hânedan mensupları arasında dağıttı. Askerî kuvvetini arttırıp, ulemânın desteğini alarak, Merînî hâkimiyetini genişletti. 1273’te Sicilmase’ye sâhip oldu.

Fas’ı başşehir yapan ve iç işlerini düzelten Ebû Yûsuf İslâmiyetin cihad farîzasını yerine getirmek için İspanya’ya sefere çıktı. Deniz aşırı seferlerle, Gırnata’daki Benî Ahmer İslâm Devletine yardım etti. İspanya’da Hıristiyanlara karşı 1275’te Ecija Muhârebesini kazandı. Hıristiyanların büyük ümit bağladıkları don Nuno de Lara, Merînîler tarafından öldürüldü. İspanya’daki Merînî kuvvetleri Hıristiyanlara karşı her an hazır kuvvet bırakıp, akınlarda bulundular. Bu akınlar, on dördüncü yüzyılın ortalarına kadar sürdü.

Kuzey Afrika’daki hâkimiyetlerini genişletmek isteyen Merînî Sultanları, Abdülvâdilerin başşehri Tlemsen’i 1299’da kuşattılar. Uzun mücâdelelerden sonra 1337’de Tlemsen ve çevresini ele geçirdiler.

Tunus ve Doğu Cezâyir’e hâkim Hafsiler ile dostâne münâsebetler kurdular. Evlenmeler yoluyla akrabâlık kuran iki hânedan, birbirlerinin ülkelerinde hâkimiyet kurmak istemelerine rağmen, taarruz etmekten de çekindiler. Bu durum 1347 yılına kadar devâm etti. Merînî Sultanı Ebü’l-Hasan Tunus’ta çıkan isyanlardan faydalanarak bölgeyi hâkimiyeti altına almak istedi. Arap kabîleleri Ebü’l- Hasan’a karşı ümit etmediği şekilde karşı koydular. Ebü’l-Hasan, 1348’de Kayran civârında Birleşik Arap kabîlelerine mağlup olup geri çekildi. Bu târihten îtibâren Tunus fetihlerinden vazgeçen Merînî sultanları, îmâr kültür ve sanat faaliyetlerine ağırlık verdiler. Ebü’l-Hasan’ın yerine geçen Ebû İnan’ın ölümünden sonra başlayan siyâsî ekonomik ve sosyal kriz Merînî hâkimiyetinin duraklama devrine girmesine sebep oldu. Vezirlerin hükûmet üzerindeki tesirlerinin artması, ihtilallerle sultanları tahttan indirmeleri kabîlelerin vergilerini vermemeleri veya zamânında merkeze göndermemeleri on dördüncü yüzyılın sonlarında başlayan gerilemeyi daha da artırdı. Bu durumda hazîne, vergiler ve ordu felce uğradı. Eyâletler merkeze karşı sorumluluklarını yerine getirmez oldu. Bunu fırsat bilen Hıristiyan devletleri harekete geçtiler. On beşinci yüzyılın başlarında harbe dönüşen bu faaliyetleri; 1401’de Kastilya Kralı Üçüncü Henri’nin Akdeniz kıyısında ve Cebelitârık Boğazı yakınındaki Tetuan’a hücumu, 1415’te de Portekizlerin Septe’yi almalarıyla neticelendi. Hıristiyan devletlerin hücumları bölgedeki Müslümanların cihad gâyesiyle birleşmesini sağladı. Portekizliler Kuzey Afrika’dan atıldı. Cihad muhârebeleri, Merînîlerin bir kolu olan Benu Vattas’ın güçlenmesine sebep oldu.

Vattasiler’den Ebû Zekeriyâ Yahyâ önce genç Merînî Sultanı İkinci Abdülhak’ın saltanat nâibi olarak hüküm sürdü. 1428 târihinden 1465 yılına kadar Merînî sultanlarının nâibliğini yapan Vattasî kolunun hâkimiyeti 1549’da Sa’di Şerîflerinin iktidâr olmasına kadar devâm etti.

Merînîlerde hânedanın başında hükümdâr bulunurdu. Hükümdarın yardımcısı vezir ve devlet memurlarının idârede büyük nüfuz ile yetkileri vardı. Ülke, hânedan mensupları arasında taksim edilmişti. Eyâlet vâlileri ve kabîle reisleri büyük yetki ve nüfûza sâhipti. Askerî teşkilât ve kuvvet bakımından güçlüydüler. Buna rağmen hâkim oldukları bölgeleri bütünüyle merkeze bağlayamamışlardır.

İlim adamlarını himâye eden Merînî hükümdarlarının yanında, Seyâhatnâme’siyle meşhur İbn-i Battûta, Mukaddime’siyle tanınan târihçi İbn-i Haldun yetişti. Merînîler hâkim oldukları bölgelerde pekçok kültür, sanat, ilim ve sosyal müesseseler inşâ ettirdiler. Fas, Sale, Meknes, Taza, Tlemsen ve Cezâyir’de birçok medrese yaptırdılar. Bunlardan Fas şehrinde, Es-Sahriç (1321-1323) El-Attarin (1323-1346) ile Ebû İnâniye (1350-1355) medreseleri en meşhurlarıdır. Tlemsen’de Mansüra (1336), El-Ubbad (1339), El-Halvi (1334) Fas’ta El-Hamra, Küçük Zehra, Ebü’l-Hasan câmileri, El-Mansura surları ve Sidi Türbesi sanat değeri yüksek eserlerdendir.

Merînîler Kolu Hükümdârları

Birinci Ebû Muhammed Abdülhak (1196-1217)

Birinci Osman (1217-1240)

Birinci Muhammmed (1240-1244)

Ebû Yahyâ Ebû Bekir (1244-1258)

Ebû Yûsuf Yâkub (1258-1286)

Ebû Yâkub Yûsuf (1286-1307)

Ebû Sâbit Âmir (1307-1308)

Ebü’r-Rebi Süleymân (1308-1310)

Ebû Saîd İkinci Osman (1310-1331)

Ebü’l-Hasan Birinci Ali (1331-1348)

Ebû İnan Faris (1348-1359)

İkinci Muhammed-es-Saîd (1359)

Ebû Sâlim İkinci Ali (1359-1361)

Ebû Ömer Taşufin (1361)

Abdülhalim (1361-1362)

Ebû Zeyyan Üçüncü Muhammed (1362-1366)

Ebü’l-Faris Birinci Abdülazîz (1366-1372)

Ebû Zeyyan Dördüncü Muhammed (1372-1374)

Ebü’l-Abbâs

Ahmed (I. 1374-1384, II. 1387-1393)

Mûsâ (1384-1386)

Ebû Zeyyan Beşinci Muhammed (1386)

Altıncı Muhammed (1386-1387)

Ebü’l-Faris (1393-1397)

İkinci Abdülazîz (1397-1398)

Abdullah (1398-1399)

Ebû Saîd Üçüncü Osman (1399-1420)

Fetret devri

İkinci Ebû Muhammed Abdülhak (1420-1428)

Vattasiler Kolu Hükümdârları

Ebû Zekeriya Yahyâ (1428-1448, Nâib)

Ali (1448-1459 Nâib)

Birinci Muhammed-eş-Şeyh (1459-1470 Nâib)

İkinci Muhammed-el-Burtukâli (1470-1525)

Ahmed (I. 1525, II. 1547-1549)

Üçüncü Muhammed-el-Kasri (1527-1547)

Sonraki
Sonraki Konu:
Kabakulak

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu