Moğollar - Bilgiler
12/04/2014 6:30
Alm. Mongole, Fr. Mongoles, İng. Mongols. Doğu Asya kavimlerinden. Asıl yurtları Moğolistan’dır. Kısa zamanda Asya kıtasının büyük bir kısmına sâhip olup, yayıldılar.

Memleketlerinden çıkıp da geri dönmeyenler, medenî milletler arasında eridiler. Bugün Moğollar, sâdece Çin ile Rusya arasındaki Moğolistan’da yaşarlar. Doğu Asya’daki sarı ırkın, mongaloit tipindendirler. Dilleri Moğolcadır.

Moğolların hakkında ilk bilgilere komşuları Çinlilerin târihlerinde rastlanır. Verilen bilgilere göre bu câhil ve vahşî kavim küçük kabîleler hâlinde ve göçebe şeklinde Gobi Çölünde yaşardı. Avcılık ve yağmacılıkla geçinirler, kan dökmeyi, kötülük yapmayı severlerdi. Baskınlarda ok kullanırlardı. Kadınları da harp ederdi. Güneşe taparlardı. Her kötülüğü işlerler ve yasak tanımazlardı. Şehirleri yakar, yıkarlardı. Çoluk-çocuk kadın-ihtiyâr demeyip, kendilerinden olmayan her insanı öldürürlerdi. Yiyeceklerini hayvânî gıdâlar teşkil ederdi. İnsan eti yiyenleri de vardı. Koyun, sığır, deve, at, merkep, katır, domuz yetiştirirlerdi. Nikâh ve âile bağı olmayıp, bir kadına sayısız erkek sâhip olabilirdi. Dağınık, teşkilâtsız, başsız ve vahşi Moğol kabîleleri 13. asrın başına kadar bu hâlde kaldı.

On üçüncü yüzyılın başlarında Cengiz’in halasının kocası Duş Han, Moğol Hanı idi. Duş ölünce, oğlu olmadığı için yerine Cengiz geçti. Cengiz, çetin mücâdelelerden sonra dağınık kabîleleri toplayarak itaat altına aldı. Karakurum’da 1205 senesinde İlk Moğol Devletini kurdu. Moğol ve Tatar hanlarının başı oldu. Câhil ve vahşi Moğol ve Tatarlardan, işi gücü yağmacılık olan büyük bir ordu topladı. Moğolistan’ın etrâfındaki ülkelere sefer açtı. On birinci yüzyıldan îtibâren bâzı Türk boylarının Hindistan’a Anadolu’ya ve Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara göç etmesi Moğollara kolayca yayılma imkânı sağladı. Cengiz Han, 1218 yılına kadar Doğu Türkistan ve Çin’i aldı. Pekçok Türk öldürttü. 1219’da Harezmşâh Devletine saldırdı.

Moğol ordusu; Batı Türkistan, Horasan, Kandehar, Mültan gibi devrin medeniyet merkezlerini tahrip etti. Buhârâ, Semerkand, Herat gibi hepsi birer kültür, sanat ve medeniyet âbidesi olan şehirleri yağmalayıp yıktılar. Bunlardan Merv, Rey ve daha pekçok şehir, uğradıkları bu tahribât sonunda bir daha kalkınamadı. Şehir olma vasfını kaybederek, yirminci asra kadar birer harâbe hâlinde kaldı. Bölgedeki şehirlerde yaşayan milyonlarca Müslüman öldürüldü. Akla gelmedik işler yapan bu kavmin mensupları, suçsuz insanların, kadın ve çocukların kanlarını, zevk ve eğlence için döktüler. İslâm medeniyetine telâfî edilemeyecek darbeler indirdiler. Kafkasya’ya, Rusya’ya ve Anadolu’ya yayıldılar. 1224 senesinde Kara Kurum’a çekildiler. Cengiz Hanın kurup güçlendirdiği Moğol Devletinin idâresinde; Çinli, Tunguz, Tibetli, Türk, İranlı, Afganlı, Arap, Ermeni, Rus ve Alanlara mensup çeşitli boylar vardı.

1227 senesinde Kansu’da ölen Cengiz Han, Moğolları birleştirip, teşkilâtlandırmış ve kendi adıyla anılan meşhûr Cengiz Yasasını çıkarmıştı. Boy beyleri ve kumandanların meydana getirdiği kurultayı vardı. Cengiz’in ölümüyle işgâl ettiği ülkeler, oğulları arasında paylaşıldı. Büyük oğlu Cuci’ye; Batı Sibirya ve Kıpçak bozkırlarından, Harezm’i de içine alan Kuzey Karadeniz kıyılarına kadar olan bölge düştü. Cuci’nin mirâsı, oğlu Batu’ya verildi. İkinci oğlu Çağatay’a Mâverâünnehr’den Doğu Türkistan’a kadar uzanan topraklar verildi. Üçüncü oğlu Ögedey; kurultay karârıyla Büyük Moğol Hanı seçildi. En küçük oğlu Tuluy’a Moğol İmparatorluğunun merkez toprakları olan Moğolistan verildi.

Cengiz Hanın teşkilâtlandırdığı Moğollarda, ahâliye ivgen, boya; obop, âile ve en küçük birliklere de Aymuğ ve Yasun denirdi. Ordu da bu usûle göre teşkilâtlanmıştı. Ulus denilen Moğol kâbile birliklerinin hepsi asker sayılırdı. Kabîleler sefere, kendi çadırları, hayvanları ve kadınları ile bir ordu gibi giderdi. Her kabîle kendini idâre ederdi. Sanat bölükleri, idârî kumanda teşkilâtları yoktu. Silâhlarını kendileri yaparlardı. Sonradan işgâl ettikleri bölgelerde az çok bir şeyler öğrendiler. İşgâl ettikleri ülkeler, merkezî bir devletten idâre edilemeyecek kadar genişledi. Siyâsî ve idârî bakımdan tecrübesiz olan Moğollar, bu yüzden çok zor duruma düştüler. Devlet kadrosunda idâreci ve vergi tolayacak memurları yok denecek kadar azdı.

Cengiz Hanın soyundan olanlar, Çağatay Hanlığı(1227-1370), İlhanlılar (1256-1353), Altınordu (1226-1502), Şeybânîler (1500-1598) ve Giray Hanlar devletlerini kurdular. Cengiz Hanın oğulları ve torunlarının hâkimiyeti çok kısa sürdü. Ancak İslâm âlemine ve medeniyetine çok zarar verdiler. On üçüncü asırda yapılan tahribâtla, altı yüz senede nice emeklerle elde edilmiş, hattâ İslâmiyetten önce de yapılmış pekçok mîmârî eserleri, kütüphâneleri, târihin kıymetli vesikalarını, mektepleri, rasathâneleri yok ettiler. Abbâsî halîfeliğinin merkezi Bağdat’ı 1257’de yakıp yıktılar. Yüz binlerce Müslümanı kılıçtan geçirdiler. Sûriye dâhil Doğu Akdeniz, Batı Anadolu kıyılarına Avrupa’da Viyana şehri civârına kadar hâkim oldular. Moğolların yenilmezliğini, Mısır Memlûkleri yıktı. Hülâgu Hânın ordusunu, Memlûk Sultânı Baybars, 1260’da Ayn Calut’ta büyük bir bozguna uğrattı. Mısır’a giremiyen Moğollar, İslâm ülkelerine Haçlı seferleri düzenleyenAvrupalı Hıristiyan devletlerle ittifâk kurdular. Doğu Karadeniz’deki Haçlı kralları ve KilikyaErmenileri ile de Müslümanlara karşı anlaştılar. Türkiye Selçuklu Devletinde ve beyliklerinde on üçüncü asrın ortalarından sonra Moğol vâliler söz sâhibi oldu. Hindistan’daki Türk-İslâm devletlerine yaptıkları akınlar, Müslümanları zor duruma düşürdüyse de, zamanla bölgeden atıldılar.

On dördüncü asrın başlarında Orta ve Güneybatı Asya’da İslâm ülkelerinde yaşayan Moğollar medenîleşmeye başladılar. İlhanlı hükümdârı Gazan Mahmud Hanın İslâmiyeti kabûl etmesiyle, kumandan, vezir ve askerlerinden pek çoğu Müslüman oldu. İslâmiyeti kabûl eden İlhanlı devlet adamları, bölgedeki ahâliyle kaynaşmayı sağladılar (Bkz. İlhanlılar). Mâverâünnehr, Yedisu ve Doğu Türkistan’a hâkim olan Çağatay Hanlığı, on dördüncü asrın sonunda Tîmûrluların hâkimiyetine girdi (Bkz. Çağatay Hanlığı). Güney Rusya ve Batı Sibirya’daki Cuci Sülâlesinden Altınordu Devleti Berke Hanın Müslüman olmasıyla medenîleşmeğe başladı. On beşinci asrın sonuna kadar bölgeye hâkim olan Altınordu Devleti, Tîmûrlular tarafından yıkıldı (Bkz. Altınordu Devleti). Bir kısım toprakları üzerinde Kazan Hanlığı kuruldu (Bkz. Kazan Hanlığı). Cuci Sülâlesinden sünnî bir İslâm devleti olan Şeybânîler, on altıncı asırda Mâverâünnehr’e hâkim olup, İran’daki bozuk îtikâd sâhibi Safevîlerle mücâdele ettiler (Bkz. Şeybânîler). Kırım’daki Cuci Sülâlesinden Giray Hânlar, en uzun ömürlü hânedân oldu. Osmanlı Devletine tâbi idiler. Ülkede Osmanlı kültürü hâkimdi. On beşinci asırdan on sekizinci asrın sonuna kadar iktidârda kaldılar (Bkz. Kırım Hanlığı). Dış Moğolistan’daki Moğolistan bağımsız, Rusya’ya; İç Moğolistan’daki muhtar idâre de Çin’e bağlıdır. Moğolistan’da yaşayan Moğollar, Buda inancının Lamaizm mezhebine mensuptur. Din adamlarına “lama” adını verirler. Lamalar, tabiblik ve büyücülük de yaparlar. Din merkezleri Tibet’teki Lhasa şehri olup ikinci derecedeki dînî merkezleri Urga’dır. Moğolistan’da, putperest ve Hıristiyanların yanında, çok az da İslâm dînine mensup olanlar vardır.

Târih, ırk, tip, din, dil, edebiyât, kültür bakımından Moğollar, bugün Türklerden ayrı bir millettir. Ural-Altay dil birliği içinde yer almaları sebebiyle târih öncesi bir aksaklıktan bahsedilebilir. Altay dilleri âilesi içinde yer alan, Mançu Tunguz, Kore, Japon, Türk ve Moğol dilleri arasında en çok yakınlık Türkçe ile Moğolca arasında görülmektedir. Hatta Türkçenin bir lehçesi olan Çuvaşça her iki dilin yapı ve unsurlarına yer veren köprü bir dil durumundadır. Türk çoğunluğunun içinde İslâm kültürünü benimseyenler de vardır. Dünyânın en büyük hükümdârlarından olan Tîmûr Han, aslen Moğol soyundan olmasına rağmen, Moğolca bilmezdi. Türkçe konuşurdu. Müslüman bir âileden gelip kültür bakımından da Cengiz Handan ayrıdır. Yine Tîmûr Hanın torunlarından Bâbür Şah da, Hindistan’da Gürgâniye Devletini kurdu. Bâbür Şah ve soyundan gelenler de Türkleşmişlerdi.

Moğol Büyük Hanları Tahta Geçişleri

Cengiz Han 1205-1227

Ögedey Han 1227-1241

Töregene (Nâib olarak) 1241-1246

Küyük Han 1246-1249

Oğul Keymiş (Nâib olarak) 1249-1251

Möngke Han 1251-1260

Kubilay Han 1260-1294

Temûr Olcaytu Han 1294-1307

Kaysan Külük Han 1307-1311

Buyantu Han 1311-1320

Kegen Han 1320-1323

Yesün Temür Han 1323-1328

Arigaba Han 1328-1328

Tok-Temür 1328-1329

Kutugtu Han 1329-1332

R.İnçendpar Han 1332-1332

Toğan Temür 1332-1370

Önceki
Önceki Konu:
Türk Tarih Kurumu
Sonraki
Sonraki Konu:
İnsan Hakları

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu