Alm. Selbstverwaltung, Autonomie (f), Fr. Autonomie (f) (administrative), İng. Autonomy. Devletin bir veya birkaç bölgesinin, bâzı alanlarda, idârî bakımdan serbestiyet alması, özerklik. Kişinin kendi kendine serbestçe karar verebilmesi hakkı. Merkezî bir otoritenin içindeki bir kuruluşun, kendi kendini serbestçe idâre etme hak ve yetkisi.
Bölgesel idâre şekillerinden biri olan muhtariyette, bir ölçüde merkezî devlet otoritesine bağlılık varsa da, bu bağ zayıflamakta olan bir bağdır, uygun zaman ve mekân bulunduğu takdirde istiklâle dönüşebilir. Bilhassa ırk, din veya dil farkları bulunan devletlerde, bunlardan birinin baskısı sebebiyle, muhtar bir idâre şekline başvurulabilir. Muhtariyet, muhtar bölgeler, eyâletler veya kantonlar şeklinde ortaya çıkar.
İdârenin muhtariyetini bağımsızlıkla karıştırmamak gerekir. Misal olarak “mahkemeler bağımsızdır” denir. Buradaki bağımsızlık, “hâkimlere yargı yetkilerini kullanmalarında hiçbir kişi veya makam emir ve direktif veremez” mânâsındadır. Halbuki, muhtar kuruluşların üzerinde bir denetim vardır. Bu denetim, kamuda birlik ve berâberliğin sağlanması, kamu hizmetlerinin eşit şartlar altında yürütülmesini temin gâyesiyle idâre tarafından gerçekleştirilir.
18 Ekim 1982 târih ve 2709 sayılı T.C. Anayasasının 130, 131 ve 132 nci maddelerinde, yüksek öğretim kurumları, üniversite ve yüksek öğretim üst kuruluşları düzenlenmiş, bunların kamu tüzel kişiliğine ve ilmî muhtâriyete sâhip oldukları belirtilmiştir. Üniversiteler, kararnâmelerle tâyin edilen öğretim üyeleri tarafından yönetilir. Organları ise kendi aralarından seçilen öğretim üyelerinden teşkil edilmiştir. Üniversite bütçesi, “konsolide bütçe” içinde “katma bütçeli” kuruluşlara dâhildir. Bütçenin hazırlanması, Hükümete sunulması Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzâkere edilerek kabulü, “katma bütçe” esaslarına göre yürütülmektedir. Üniversiteler ilmî sâhalarda araştırma geliştirme, diğer ülkelerin üniversite otoriteleriyle karşılıklı bilgi alış verişinde bulunmak, seminer ve sempozyumlar düzenlemek gibi hususlarda tam bir serbestlik içinde bulunmaktadır.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu da 1982 Anayasası ile muhtariyet ve tarafsızlık bakımından yeni bir şekil almıştır. Kurumun yönetim ve denetiminde yönetim organlarının teşekkülünde ve her türlü radyo ve televizyon yayınlarında “tarafsızlık” ilkesinin gözetilmesi esası getirilmiştir. TRT’nin Devletin yanında yer alması, toplumun huzurunu, genel ahlâkı koruyucu yayın yapması düzenlenmiştir.
Gerek üniversiteler ve gerekse TRT, kamu tüzel kişiliği vasfını taşıdıkları için 1982 Anayasasından önce, kendi görev alanlarını ilgilendiren kânun ve tüzüklerin uygulanması ile ilgili yönetmelikler çıkarabilmekte idi. “Yönetmelik yapma” yetkisi, yönetim kuruluşlarının muhtâriyete sâhip olmalarının başta gelen alâmeti sayılıyordu. Yeni anayasa ile, bu duruma son verilmiş, yönetmelik çıkarılması, sayıştayın vizesini müteakip, kararnâme ile yürürlüğe konulması esası düzenlenmiştir.
Belediyeler, köyler, il özel idâreleri de merkezin ve hükümetin hiyerarşik denetimine tâbi olmadığı, kamu tüzel kişiliğine sâhip bulundukları, müstakil olarak mal varlığı ve karar organları bulunduğu cihetle muhtardırlar. Ancak bu muhtariyet mutlak değildir. Bâzı bakımlardan merkezî idârenin denetimine tâbi bulunmaktadırlar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.