on altıncı yüzyılda Rumeli’de yetişen evliyânın büyüklerinden. Sınır boylarında yaşıyarak Rumeli’de İslâmiyetin yayılması için gayret gösteren gâzî dervişlerdendir. Doğum yeri ve doğum târihi bilinmemektedir. 1575 (H.982) senesi Zilhicce ayının dokuzuncu, arefe günü Dimitrofça’da vefât etti. Kabri oradadır.
Küçük yaştan îtibâren ilim tahsil eden Muslihuddîn Efendi, ilim tahsilinden sonra memleketinde sanatla meşgul oldu. Bildiklerini insanlara anlatıp, yanlışlıkları düzeltmeye çalıştı. Garip ve kimsesizlere yardımda bulunup, herkese iyilik etti. Soğuk bir kış gününde kocası ölmüş olan bir kadınla yetim olan iki çocuğunun bir sıkıntısını gidermede yardımcı olduğu gece Resûlullah efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) rüyâsında gördü. Peygamber efendimiz tasavvuf yoluna yönelmesini işâret ettiler. Ertesi sabah gerekli yol hazırlığını yapıp, yanına bir arkadaş alarak Sünbül Sinân Efendinin halîfesi olan Saraylı Aynî Dede’nin yanına gitti. Yıllarca onun hizmetinde bulunup ilminden ve feyzinden istifâde etti. Tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu. Sofyalı Bâlî Efendiyi görmek için hocasından izin istedi. Ancak başka bir zâta gitmesine müsâde edildi. Hocasının bildirdiği zâta gitmek husûsunda istihâreye yattı. Rüyâda kendisine verilen mânevî işârete uyarak, arkadaşı ile birlikte gitmesi emr edilen zâtın bulunduğu Dimitrofça kasabasına gitti. Orada aradığı zâtı buldu fakat, o zat kısa bir müddet sonra Dimitrofça’dan ayrıldı. Bunun üzerine Dimitrofça’yı vatan edinip yerleşen Muslihuddîn Efendi, yıllarca orada kalıp insanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlattı. Onların dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşması için çalıştı.
Çevre kasaba ve köylerden gelen pekçok kimse onun hizmet ve sohbetiyle şereflendi. Onu sevenler Velî Bey Câmii yakınında bir dergah inşa ettiler. Orada yüzlerce insan Muslihuddîn Efendinin ilim ve feyzinden istifâde etti. Kerâmetler sâhibi olan Muslihuddîn Efendinin duâları bereketiyle nice garibler ve dertliler dertlerinden kurtulup sıhhat ve âfiyete kavuştular. Yedilerin reisi olduğu da söylenen Muslihuddîn Efendiden pâdişahlar, paşalar, uç beyleri yardım isterler, o da gönlü cihâd aşkıyla yanan gâzilerin yardımına koşardı.
Kânûnî Sultan Süleymân Han Zigetvar Seferi esnâsında kaleyi kuşatınca Pertev Paşa da Küle Kalesini kuşatmıştı. Kaleyi top ateşine tuttuğu halde zafer müyesser olmamıştı. Muslihuddîn Efendi Dimitrofça’dan talebelerini toplayıp Küle’ye geldi. Onun yardımıyla kale fethedildi. Küle’nin fethinden sonra sevdikleriyle berâber pâdişâhla birlikte cihâd etmek üzere Zigetvar’a gitti. Kalenin feth edileceği müjdesini verip askeri coşturdu. Muslihuddîn Efendi Zigetvar’a vardıktan kısa bir müddet sonra hisar yanmaya başladı. Zigetvar kalesi feth olunup, İslâm sancağı kalenin burçlarında dalgalanmaya başladı.
Muslihuddîn Efendinin icâzet (diploma) verdiği talebelerin en meşhurları Temeşvarlı Veli Dede, Muslihuddîn Dede, Bâlî Dede, Hasan Hoca, Hüseyin Dede ve başka bir Hasan Hoca idi. Bu mübârek kimseler Temeşvar ve Belgrad gibi serhad boylarında gâzilere yardım ederler, ahâlinin Müslüman olması için gayret ederlerdi. Onlardan birinin varlığının asker tarafından hissedilmesi askerin cesâret ve mâneviyatının yükselmesine sebep olurdu.
Gazâlardan sonra ganîmet mallarından Muslihuddîn Efendiye ve talebelerine de gönderilir duâsı alınırdı. Vefâtından sonra da İslâm mücâhidlerinin imdâdına yetişip onlara yardım ettiği çok görülmüştür.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.