Aydın Doğan’a ait Milliyet gazetesi bugünlerde Albayraklar’a yüklendikçe yükleniyor. Bu saldırıların sebeb-i hikmeti konusunda türlü rivayetler uçuşuyor ortalıkta. Biz de fazla dedikoduya ve söze gerek bırakmadan gidip Albayraklar’ın patronu Mustafa
Albayrak'a iddiaları sorduk: -Doğan Grubu ile kavganızın sebebi nedir? Doğan Grubu'nun bize yüklenmesinin, Tayyip Erdoğan'ın
yasağının açıklanmasından bir-iki gün evvel başlamış olması çok ilginç. Bu yüzden başka anlamlar ifade ediyor. İsmimizin Erdoğan'la yanyana kullanılması, bu yayınların bizle çok da ilgili olmadığını gösteriyor.Saldırılar çok Albayrak eksenli değil. Tamamen siyasi amaçlı.
-Erdoğan'ın finansörü olduğunuz iddialarına ne diyorsunuz?
Hem sahip olduğumuz gazete bağlamında, hem Erdoğan'la geçmişten beri dostluk münasebetlerimiz var. Bir siyasi hareketi insanlar finanse etmez. Şimdiye kadar siyaset hep üç-beş kişi tarafından finanse edildiği için, bunun da böyle olması gerektiğine inanıyorlar. Topluma mal olmuş bir siyasi hareketi toplum finanse eder zaten. Erdoğan hareketinin bana, benim gibi
üç-beş kişiye çok ihtiyacı olduğunu da zannetmiyorum.
-Erdoğan'la ilişkinizin şekli, rengi nedir peki?
Net söylüyorum: Tayyip Bey'in hareketini finanse etmediğimiz gibi, şimdiye dek hiçbir siyasi herekete de finansörlük yapmadık. Ama herkesin olduğu gibi biz Albayraklar'ın da siyasi görüşleri var. Sempatizan diyebilirsiniz Tayyip Erdoğan hareketiyle aramızdaki
ilişkiye. Yeni Şafak'ın Tayip Erdoğan'ın yayın organı gibi algılanmasını da kabul etmiyorum. Biz soyguncuların, hırsızların karşısında, dürüstlerin yayındayız. Bağımsızız. Vicdanım rahat.
-Gezetedeki iddialara ne diyorsunuz peki?
Gazetedeki (Milliyet) haberleri okuyunca cidden çok üzüldüm. Ama kendimle ilgili endişem olduğu için değil. Hiç tınmıyorum o anlamda. Vicdanım çok rahat. Benim hesap vereceğim yer belli. Ben vicdanıma hesabımı veriyorum. Medya kendi kendini iğdiş ediyor. Adam kalkıp attırıyor, Albayrak 1 milyar dolar yedi diye. Oysa Tayyip Erdoğan döneminde belediyenin bütün
bütçesini toplasan iki milyar dolar bile etmez. Tırtıl Paşa, Dalan, Sözen ve Erdoğan dönemlerinde belediyenin
işini aldık. Yani ilk, Erdoğan zamanında almadık ki.
-Bazı ihalelere, ihaleye giren diğer rakipleri kaçırtıp, tek başınıza girdiğiniz iddia ediliyor?
Buna gülünür. Bizim aldığımız ihalelerin tamamı 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında. Davet usulü aldığımız tek ihale yok. Önce şartnameyi hazırlar, sonra onunla ihaleye çıkarsınız. Firmalar teklif verir. Sonra bütün bunlar Sayıştay'da tescil edilir.
Bizim, Sayıştay'ın tescil etmediği hiçbir ihalemiz yok. Bir müteahhit, beni ihaleye sokmadılar, tehdit ettiler mi demiş? Yalan hepsi. İftira olduktan sonra ben Aydın Doğan için de, Tuncay Özkan için de aynı şeyi söyleyebilirim. Türkiye'de ticaret yapmak suçsa,
ben suçluyum. Değilse, bizi o zaman hiçbir şeyle suçlayamazlar. İrtica deyip parayı götürüyorlar.
-Yine bir iddiayı soracağım. Cihat için adam hazırlayıp bunu finanse etmek gibi eyleminiz mi var?
Ne zaman ki Milliyet'in bu manşetini (30 Temmuz) gördüm, eyvah dedim, devletin bir yerlerinden hortumcular 1-2 milyar dolar daha götürüyor dedim. Ne zaman Türkiye'de aman şeriat geliyor tantanasını kopartsalar, arka kapıdan o gün birileri 1-2 milyar
dolar götürmüştür hep. Bunun gibi daha önceki yaygaralar Türkiye'ye 50-60 milyar dolara mal oldu. Çok komik, çok aciz, çok basit, tamamen provoke amaçlı bir haberdi o.
-Bundan sonra İstanbul'a CHP'li, DSP'li veya İşçi Partili biri belediye başkanı olsa, yine ilişkileriniz belediyeyle bu boyutta devam eder mi?
Şundan emin olun, İstanbul Belediyesi'yle 20 yıldır çalışıyoruz, münasebetlerimizde en kötü dönemi yaşıyoruz. Bu iddiaların etkisi falan da değil olay.Özellikle 1994'ten sonra Belediye'den ihale almamamız için uğraşılıyor. Fakat biz ticari gücümüzle aldık hep
ihaleleri. İstanbul Belediyesi'yle 20 yıldır yaptığımız bütün işleri toplasak en fazla 150 milyon dolar eder. Belediye'ye yaptığımız işlerin fiyatları o kadar komiktir ki aklınız durur. 450 tane binek otomobilim İstanbul Belediyesi'nde kiradadır, herbiri için aylık 350 milyon para alıyorum. Oysa bunların piyasadaki en ucuz rakamı 750 milyondur. İşin garnitürüyüz.
-Net ifadeyle, size saldırılmasının kesin sebebi nedir?
Kesinlikle Tayyip Erdoğan. Amaç bizi Tayyip Erdoğan'la yanyana gösterip, Erdoğan'a zarar vermek. Yoksa, biz bu olayın garnitürüyüz. İnsanların Erdoğan hareketine karşı inanılmaz teveccühü karşısında birilerinde bir panik var. Çok enteresan, hakkımızdaki iddiaları Tayyip Erdoğan dönemi ile sınırlıyorlar. Oysa ben ondan önce de, sonra da Belediye'yle iş yaptım.
Devleti soydurmadık, mehkemeye verildik
-Sahte evrakla ihaleye girmek gibi ithamlar da var?
1998'de Milli Savunma Bakanlığı bir ihale yapıyor.Eksi 50 derecede vücut ısısını koruyacak 50 bin adet elbise alınacak orduya. Üreten bir tek Alman firması var ve 700 dolardan ihaleye çıkıyor. 700 dolardan toplam 35 milyon dolar ediyor. Alman firması gelip, bu işin 700 dolardan olamayacağını söyleyip, 950 dolar istiyor. Bu aşamada bizim arkadaşlar da konuya ilgi duyuyor. Arkadaşlar gerekli evrakı bulamıyor, Baytur'a ait bir belgenin fotokopisini çekip, üzerinde birşeyler yaparak ihaleye giriyorlar, bütün
sorumluluklar yerine getiriliyor. Ve 950 dolar istenen ihaleyi biz 112 dolara alıyoruz. Yani 35 milyon dolar istenen ihaleyi biz 2,5 milyon dolara alıyoruz, devlete 32,5 milyon dolar kazandırıyoruz. Şimdi orduda bizim ürettiğimiz, üstelik Alman firmasınınkinden
yüzde 15 daha fazla mukavemet sağlayan elbiseler kullanılıyor. Devletin soyulmasını önledik diye şimdi bizi mahkemeye veriyorlar.
-Albayrak ailesi zenginlik ve ikbal basamaklarını uçarak mı çıkıyor? Öyle bir imaj var hakkınızda.Hayır. Babam 1969-78 arasında İstanbul'un üç-dört büyük müteahhidinden biriydi. Ben 64 doğumluyum, 81 yılında bu hayata başladık. Babam inşaatı bırakıp
otobüsler, taksiler filan aldı, 79-80 arasında kısa süreli otobüsçülük yaptık. Sonra İstanbul şehiriçinde Günaydın Turizm'de otobüsümüzle servisçilik yaptık.81'de fabrika servisleri yapacak bir otobüs firması kurduk. 86'da, şu anda bile ulaşılamayan büyüklükte, 4 bin arabanın olduğu Türkiye'nin en büyük firması olduk Albayrak olarak. Ülkenin hemen her köşesine insan
taşıdık. 84'te inşaat firmamızı kurduk, 88'de 950 daire yaptık. Sonraki iki yılda 450 daire daha bitirdik Küçükköy'de. 90 yılında Metrotem temizlik firmamızı kurduk, 92'de 750 kişinin çalıştığı Türkiye'nin en büyük temizlik firması olduk.Firmalarımız Tayyip Erdoğan'dan önce de vardı, sonra da oldu. 1994'te Tayyip Erdoğan yönetimindeki İstanbul Belediyesi'yle yıllık 36 milyar liraya temizlik işinde anlaştık. Aynı işi bir yıl önce aynı belediye 82 milyara yaptırdı. 1987 ila 1992 arasında İstanbul'da 1500 konut yaptım. Biz klasik, muhafazakar bir Türk ailesiyiz. 2001 yılında Belediye'nin Albayrak'a bütün işlerden dolayı verdiği para taş çatlasa 15 milyon doları bulmaz. 94'ten bugüne hep 15 milyon dolar gibi rakamlar almışızdır. Metro'dan aldığımız 17-18 milyon
dolar. 94'ten beri taş çatlasa 150 milyon dolar almışızdır. Nerde 1 milyar dolar? İftira atıyorlar.Şimdi yapacağım tek şey onları mahkemeye vermek.Ekşi yemedim ki midem ağrısın
-Bundan sonra ne yapacak Albayraklar?
Allah'ın dediği olacak. Ekşi yemedim ki midem ağrısın.Bu ülkede ekşi yemeyen birkaç işadamından biri olduğuma inanıyorum. Bu ülkede çok az bir hukuk varsa bizim korkmamız gereken bir şey yok demektir. Biz Ofluyuz, dik kafalıyız, bizi korkutmakla, ürkütmekle iş tutturamazlar. Adamlar her çaldığında 1 milyar dolar çaldıkları için, bizim çalmamamıza anlam veremiyor ve iddiayı 1 milyar dolardan başlatıyor. Akbil olaylarında falan bizi aldılar içeri, dosyalar didik edildi, en ufak bir şey bulamadılar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.