Mustafa Rakım Efendi - Bilgiler
04/01/2014 11:00
Osmanlılar devrinde yetişen meşhur hattatlardan. Hattat Rakım Efendi diye de bilinir. Babası, Mustafa Kaptan’dır. 1757 (H.1171) senesinde Ünye’de doğdu. 1826 (H. 1241) senesinde İstanbul’da vefât etti.

Küçük yaştan îtibâren ilim tahsiline başlayan ve medrese tahsili gören Mustafa Râkım Efendi, hattât (güzel yazı üstadı) olan ağabeyi İsmâil Zühdî Efendi gibi İstanbul’a geldi. Hüsn-i hat ve resme çalıştı. Hüsn-i hat tâlimlerini zamanın hat ustası Mehmed Râsim Efendinin talebelerinden Ahmed Hıfzı Efendi, Derviş Ali Efendi ve ağabeyi İsmâil Zühdî Efendiden aldı. Yazının her nev’inde, bilhassa celî sülüste mahâret kazandı. Genç yaşta hat icâzetini(diplomasını) aldı. Yine zamânın meşhur hat üstâdlarından Râtib Efendi, Mehmed Efendi ve Reşîd Efendide tâlim görerek hat sanatını ilerletti.

Reîsülküttâb Râtib Efendi aracılığı ile Sultan Üçüncü Selim Hana takdim edildi. Sultan Üçüncü Selim Han tarafından önce tasvîr-i hümâyûnun yapılması için, daha sonra da sikke-i hümâyûnun ressâmlığına ve tuğrây-ı hümâyûnun tanzimine memur edildi. Sultan Mahmûd’a şehzâdeliğinde hat hocalığı yaptı. Onun hocalığı sâyesinde Sultan İkinci Mahmûd Han hat sanatını çok güzel öğrendi ve pâdişahlar arasında önde gelen hattatlardan sayıldı.

Kendisine sırasıyla; müderrislik, İzmir, Edirne, Mekke-i mükerreme kâdılığı, 1233’te İstanbul, 1235’te Anadolu kazaskerliği pâyeleri verildi. 1238 yılında da Anadolu kazaskerliğine tâyin edildi. Hayâtının sonuna kadar himâye ve hüsn-i kabûl gördü.

Mustafa Râkım Efendi, hat sanatında önceleri hocası ve ağabeyi İsmâil Zühdî Efendinin yolunda yürüdü. Onun vefâtından sonra kendisine mahsus olan yazı üslûbu ile eser vermeye başladı. Târihler onun için “Celî hatta asrının yegânesiydi” ifâdesini kullanırlar.

Mustafa Râkım Efendi, gâyet güzel sülüs ve nesih yazılar yazdığı gibi, ta’lik hattıyla da yazmıştır. Uzun zaman yazdığı sülüs hattı varlığını; bir ekol olarak devâm ettirmiştir.

Mustafa Râkım Efendinin bıraktığı eserler arasında birçok mîmârî âbidelerle mezartaşı kitâbeleri, kıtalar ve türlü levhâlar vardır. Türk İslâm Eserleri Müzesinde çok latîf, hoş bir hilyesi (Hilye-i seâdet) vardır. Topkapı Sarayında SultanDördüncü Mustafa Han ve Sultan İkinci Mahmûd Han tuğraları devrinin süslemesiyle görülmektedir. Sultan İkinci Mahmûd Hanın annesi Nakş-ı Dil Sultan Türbesi kapılarında ve içinde bulunan kuşak yazılar Râkım Efendinin eserleridir. Ayrıca Tophâne’deki Nusretiye Câmiinin kuşak yazılarını, Fâtih Sultan Mehmed Hanın türbesindeki kitâbeyi ve içindeki yazıları, Gülhâne Parkı karşısındaki sokak içinde bulunan çeşmenin kitâbesini de o yazmıştır.

Mustafa Râkım Efendinin yazdığı yazılar âhenk içerisindeki harflerinin güzelliği ile gözlerden gönüllere ulvî ve tabiî bir zevk vermektedir. büyük hat üstâdı kazasker Mustafa İzzet Efendi, Mustafa Râkım Efendi hakkında; “Ne kadar cehd olunsa(uğraşılsa) da yazıda Râkım’ın derecesine varmak mümkin olmayacaktır” demekten kendini alamamıştır.

Hat sanatında erişilemeyecek bir dereceye ulaşan Hattat Mustafa Râkım Efendi, 23 Mart 1826 (H. 1241) târihinde İstanbul’da vefât etti. Vasiyeti üzerine FâtihKaragümrük’te Zincirlikuyu adı verilen yerde defnedildi. Sonradan hanımı Emine Hanım kabrinin üzerine bir türbe ve yanında da bir medrese yaptırdı. Mezar taşında kendi yazısıyla “1241 Ketebehü Mustafa Râkım” yazılıdır.

MUSTAFA SABRİ EFENDİ;

son devir Osmanlı âlimlerinden. Yüz yirmi yedinciOsmanlı şeyhülislâmı olan Mustafa Sabri Efendi. 1869 senesinde Tokat’ta doğdu. 1954’te Mısır’da vefât etti.

İlk tahsilini memleketinde yaptıktan sonra Kayseri’ye gidip, Kayseri Medresesinde Divrikli Hacı Emin Efendiden ilim öğrendi. Daha sonra İstanbul’a gelerek huzur dersleri mukarriri (pâdişâhın huzûrunda bir konuyu etraflıca anlatan) Ahmed Âsım Efendiden de ilim öğrenip icâzet (diploma) aldı.

1890 senesinde yapılan rüûs (dînî ilimlerde bir derece) imtihanını kazanarak, yirmi iki yaşında Fâtih Câmiinde ders vermeye başladı. Elliden fazla talebeye icâzet verdi. Beşiktaş Âsariye Câmii imâmlığı da yapan Mustafa Sabri Efendi, dördüncü rütbeden Osmânî ve Mecidî ilim nişanlarını aldı. 1900 yılında İkinci Abdülhamîd Hanın kitapçılığına getirildi, bir adet altın liyâkat madalyası ve dördüncü rütbeden Osmânî nişanı verildi. 1908’de Tokat mebusu seçildi. Bu aradaFâtih Câmii müderrisliği görevini de yürüttü.

İttihat ve Terakki Partisine karşı çıkıp, o zaman yayınlanan Beyân-ül Hak dergisinde baş yazar olarak yazılar yazdı. İttihat ve Terakki Partisine mensup olanların kendisini öldürme teşebbüsleri üzerine Romanya’ya giderek bir müddet orada kaldı. Daha sonra İstanbul’a dönüp Süleymâniye Medresesinde hadîs-i şerîf müderrisliği yaptı. 4 Mart 1919 târihinde şeyhülislâm oldu. Yedi ay süren bu vazîfesinden sonra görevden alındı. 1920 de yeniden şeyhülislâm olup iki ay daha bu vazîfede kaldı. 1922 yılında İstanbul’dan Kahire’ye giderek orada yerleşti ve Ezher Üniversitesinde müderrislik yaptı. Türkçe ve Arapça çeşitli eserler yazmıştır.

İlimde çok kuvvetli bir derecede olan Mustafa Sabri Efendi, Mısır’da Ezher Medresesinde bulunduğu sırada verdiği derslerde talebelere son derece faydalı oldu. Doğru yoldan ayrılarak kendi görüşüne göre sapık bir yol tutan Abduh ve ona aldananlarla yaptığı ilmi münâzaralarda, onların bozuk fikirlerini çürütürek sapıklıklarını ortaya koydu. Böylece birçok kimsenin bunlara aldanmasını önledi. Ehl-i sünnet îtikâdına saldıranların maskelerini indirdi. Mezhepsizlere karşı sağladığı başarıyı şöyle ifâde etmiştir: “Benim bu başarım hakkı müdâfaa etmiş olmamdandır.”

Mustafa Sabri Efendi Mevkıf-ul Akli vel İlmi adlı eserinde Abduh için şöyle demektedir: “Abduh’un tuttuğu bozuk yolun hülâsası şudur: Ehl-i sünnet îtikâdı üzere tedrisât yapmasıyla tanınmış olan Ezher Üniversitesini karıştırıp Ezherlilerin çoğunu adım adım dinsizlere yaklaştırmış, ama dinsizleri bir adım bile dîne, yaklaştırmamıştır. Hocası Cemâleddîn Efgânî vâsıtasıyla Ezher’e masonluğu sokan odur. Nitekim bir takım yanlış işlerin revaç bulması husûsunda Kasım Emînî’yi teşvik eden de odur...” (Bkz. Abduh)

Mes’eletü Tercemet-il-Kur’ân, Savm Risâlesi, El-Kavl-ül Fasl gibi birçok eseri vardır.

Önceki
Önceki Konu:
Rızık
Sonraki
Sonraki Konu:
Göbek

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu
Popüler Sayfalar: