nikâh şâhitleri bulunmaksızın, şâhitsiz olarak bir kadına para verip, belli zaman için berâber yaşamak üzere sözleşmek. Müt’a lugatte (sözlükte) faydalanmak demektir. İki tarafın herhangi bir mal, para karşılığında aralarında anlaşarak yaptıkları dînen uygun olmıyan bir evlenme şeklidir.
Bir de muvakkat nikah vardır ki, şâhitler huzûrunda ve yüz sene bile olsa belli bir zaman sonra boşamayı söyleyerek ve bütün şartlarına uygun yapılan bir nikahdır. Hacca götürecek mahrem bir yakını bulunmayan kadının hacca gidebilmek için, hacca gitmekte olan bir erkekle evlenmesi ve hacdan gelince boşanmayı şart etmesi gibi. Bu da dînimize göre uygun değildir.
İslâmın başlangıcında, harp hâlinin îcap ettirdiği zarûretten dolayı izin verilen müt’a nikâhı, daha sonra haram kılınmıştır. İbn-i Mâce’nin bildirdiği hadîs-i şerîfte Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; “Ey insanlar! Müt’a için size ilk önce izin vermiştim. (Bilmiş olunuz ki), Allahü teâlâ onu kıyâmet gününe kadar haram kılmıştır.” buyurdu. Hazret-i Ali de; “Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, müt’ayı emrettikten sonra, onun yasaklandığını ve haram kılındığını (Müslümanlara) nidâ etmemi, duyurmamı bana emreyledi.” buyurmuştur.
Müt’a nikâhı câhiliye devrinde Araplar arasında yaygın bir şekilde vardı: Müt’a nikâhı ile evliliği İslâmiyet yasak etmiş, bu şekilde berâber yaşamayı zinâ saymıştır. Ancak bu türlü berâberlik, diğer yasaklamalarda olduğu gibi, tedrîcî olarak (derece derece) yasak edilmiştir. Yâni haram olduğu, hemen bildirilmemiştir. Âdet hâline getirilen alışkanlıklardan, insanların uzaklaştırılması yavaş yavaş olmuştur. Bu usûl, insanlık fıtratına, yaratılışına uygundur. İslâmiyetteki yasaklar, hemen birden bildirilmemiş, bu yasakların zararlarını, çirkinliğini anlayarak kabul edecekleri olgunluğa eriştikten sonra tebliğ edilmiştir.
Dîne uygun bir nikâh sözleşmesi olmaksızın yapılan bütün evlilik şekillerini yasak eden İslâmiyet, müt’a olsun, muvakkat olsun her iki nikâhın da geçersiz olduğunu ve Allahü teâlânın ve Resûlünün râzı olmadığı evlilik sözleşmeleri olduğunu bildirmiş ve zinâ saymıştır.
İslâmiyette erkek ve kadın arasındaki evlenme sözleşmesinin devamlılığı istenmektedir. Geçimsizliğe yol açan bir sebebin zuhur etmesi hâlinde, boşamağa izin verilmiştir. Evlilikte esas olan, erkek ve kadının birbirlerini mesut, mutlu etmeleridir.
Nikâh sırf kadınla berâber yaşamak, ondan faydalanmak için emredilmiş basit bir şey değildir. Nikâh akdinin (evlilik sözleşmesinin) âile yuvasının kurulması, neslin devâmı gibi dînî ve dünyevî pekçok hikmetleri faydaları vardır. Bunun için evliliğin devamlı olması lâzımdır.
Bozuk bir îtikâda sâhip olan ve bâzı inanışları sebebiyle, Peygamberimizin ve Eshâbının gösterdiği doğru yoldan ayrılan sapık fırkalar müt’a ve muvakkat nikâh ile evlilik yapmaktadırlar. Bunlar İslâmiyetin Peygamber efendimiz zamânında yasak ettiği bu haram işi, helal kabul etmektedirler.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.