Nesevı - Bilgiler
23/03/2014 22:30
meşhur Müslüman târihçi. İsmi, Muhammed bin Ahmed’dir. Lakabı, Şihâbüddîn’dir. Horasan’da Nesâ şehrinde doğduğu için Nesevî nisbesiyle meşhûr olmuştur. Doğum ve vefât tarihleri bilinmemektedir. Moğol hükümdârlarından meşhûr kan dökücü ve zâlim Cengiz’in Türkistan ve Çin’i istilâ edip yağmaladığı 13. asrın ilk yarısında yaşamıştır. Kendisi, İran’ın en büyük münşîlerinden, (yâni edebî sahada mükemmel nesir yazarı, kâtib) ve Horasan’ın en eski hânedânlarından birine mensuptur. Nişabur ile Nesâ arasındaki Kârândâr Kalesinde sarayı ve köşkü vardı.

Cengiz Han, Kutbüddîn Muhammed Harezmşah’ın memleketini istilâ edince Horasan, Kandehar, Mültan gibi medeniyet merkezlerini yakıp yıktı. Milyonlarca Müslümanı şehit etti. Çoğunu câmilerde kılıçtan geçirdi. Harezmşah ülkesi karışıklıklar içinde kaldı. Moğolların girmediği memleketlerdeki vâliler istiklâl (bağımsızlık) dâvâsına kalkıştılar. Bu sırada Nesâ ve havâlisi, önce Melik Nasrüddin Hamza’ya, sonra da İnanç Hana intikal etti. MelikNasrüddin Hamza da hükûmet işlerini tamâmen Şihâbüddin Muhammed Nesevî’ye verdi. Fakat Nesâ idâresi, İnanç Hana geçince Nesevî ile araları açıldı. Nesevî’nin idârî nüfûzu iyice azaldı. O sırada Hindistan’dan İran taraflarına dönen Celâleddin Harezmşah’ın yanına gitti. Onun meziyetlerini gören Sultan onu Serkâtipliğe tâyin etti. Bundan sonra CelâleddinHarezmşah’ın hizmetinde bulunan Nesevî, Moğollarla yapılan birçok kanlı muhârebeye katıldı.

Moğolların Âmid baskını sırasında Celâleddîn Harezmşah’tan ayrı kalan Nesevî bir mağaraya giderek üç gün gizlendi. Sonra Âmid’e döndü. İki ay orada kalıp Erbil’e, oradan da Âzerbaycan’a geçti. Mâişetini sağlayacak bir şeyi kalmamıştı. Bu hususta kendisi şöyle demektedir; “Yanımda on param yoktu. Geçtiğim yerlerde Celâleddîn’in hayatta olduğunu ve ordu hazırlamakla uğraştığı haberini işiterek ümitleniyordum. Meğer ki aldanmışım. Meyyâfârıkin’e geldiğimde Celâleddîn Harezmşâh’ın katledildiği hakikatini öğrendim. Bu haber beni çok üzdü. Elemlere gark oldum. Ömrümden sultana verilmesini arzu ettim. Fakat heyhat...”

Nesevî, yakından tanıdığı ve meziyetlerini takdir ettiği Celâleddîn Harezmşah için çok üzüldü, senlerce gözyaşı döktü. O elemli zamanlarda, İbnü’l-Esîr’in El-Kâmil fit-Tarih adlı eserinden ilham alarak Harezm kahramanının şanlı olduğu kadar da kanlı olan Sergüzeştini yazmaya karar verdi. Sîret-i Celâleddîn Mengübertî adındaki târih kitabını yazdı. 180 bab (bölüm) dan meydana gelen eserde, Moğol istilâsı, Harezmşahlar târihi ve bilhassa Celâleddîn Harezmşah’ın mücâdelesi anlatılmaktadır Bizzat bir müşâhit (görgü tanığı) gözüyle anlatılması bakımından eser son derece önemlidir. Mısır hükümdârlarından Sultan Baybars ve Sultan Eşref’in sergüzeştlerinin de anlatıldığı Sîret-i Celâleddîn Mengübertî adlı eser târih ilmi ve edebiyat bakımından önemlidir. Eseri, Avrupalılar kendi dillerine tercüme etmişlerdir. Paris Şark LisanlarıEnstitüsü profesörlerinden O. Hondras, Fransız Millî Kütüphânesindeki yazma nüshaya istinâden 1891 senesinde Paris’te yayınlamıştır. Sîret-i Celâleddîn Mengübertî’nin bu yayını Paris’tekiŞark Lisanları Enstitüsünün üçüncü serisinin dokuzuncu cildini teşkil etmektedir.

Önceki
Önceki Konu:
Çuhadar
Sonraki
Sonraki Konu:
Abdal (ebdal)

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu