Alm. Husten (m), Fr. Toux (f), İng. Cough. Solunum yolları mukozasının uyarılmasından doğan ve solunum yollarını tıkanıklıklardan ve yabancı maddelerden koruyan bir savunma refleksi. Öksürük için söylenen; “akciğerlerin bekçi köpeğidir” tâbiri meşhûrdur. İnsan kendi isteğiyle de öksürebilir ancak önemli olan istek dışı olarak husûle gelen öksürüktür.
Öksürük derin bir soluk almayı tâkiben gırtlak girişinin (glottisin) kapanması ve daha sonra gürültüyle açılarak havanın ve bu arada yabancı maddelerin dışarı atılmasıdır. Öksürük 9. ve 10. kafa sinirlerinin uçlarının uyarılması sonucunda ortaya çıkar. Refleksin başlangıcı, yutak, gırtlak, kulak, soluk borusu, bronşlar ve akciğer zarından kaynaklanabilir. Küçük bronşlara doğru gidildikçe öksürük refleksinin duyarlığı azalır.
Öksürükte üç ayrı faz sözkonusudur, ilk faz süratli ve derin bir nefes alma ile karakterlenir, bu fazın sonunda glottis kapanır. İkinci fazda glottis kapalı olduğu hâlde yapılan zorlu bir hava verme hareketi vardır. Bu arada soluk borusu ve akciğerlerin diğer kısımlarındaki havanın basıncı artar. Üçüncü ve son faz glottisin birden açılıp basınçlı havanın özel bir ses çıkararak dışarı atılması ile vukû bulur. Öksürük sırasında küçük bronşlardan geçen havanın sâniyede 0,5-2 metre, glottisten geçen havanın ise sâniyede 50-120 metre hızla hareket ettiği tespit edilmiştir. Bu rakamlar öksürük sırasında yabancı cisimlerin ve balgam parçalarının ne büyük bir kuvvetle atıldığını göstermeye kâfidir. Diyafram kasının öksürüğün her üç fazında da kasıldığı gösterilmiştir.
Bronşlarda biriken balgamın ağıza kadar gelmesi için genellikle birden fazla öksürük hareketine ihtiyaç vardır. Böylece salgılar ağıza kadar kademe kademe getirilmiş olur.
Solunum kasları zayıf veya solunum merkezi çeşitli sebeplerle baskılanmış olursa öksürük hafif ve tesirsiz olabilir. Zatülcenp gibi hastalıklarda öksürmek ağrıyı arttıracağından irâdî olarak kişi öksürüğünü tutabilir.
Öksürüğün karakteri, nefes borusu ve bronş mukozasının durumuna göre değişir. Yutak ve üst solunum yollarının iltihabî durumlarında kuru ve sık tekrarlayan bir tahriş öksürüğü söz konusudur. Öksürük, bâdemciklerin şişerek yutak yolunu tıkadığı vakalarda kalın, kaba ve biraz da boğuktur. Balgamlı öksürüklere yaş, balgamsız öksürüklere de kuru öksürük denmektedir.
Üst solunum yollarının iyi huylu hastalıkları durmak bilmeyen inatçı bir öksürüğü meydana getirdikleri halde, alveollerin hastalıklarında bâzan çok az öksürük olur. Bâzı veremli hastalar o kadar az öksürürler ki, sorulduğunda hiç öksürmediklerini söylerler.
Kentöz öksürük denen tip arka arkaya gelir ve düdük sesi gibi bir ses çıkarak derin bir nefes alınır. Bu tip öksürük boğmaca hastalığının kendine has öksürüğüdür. Solunum yollarında öksürük refleksine yol açan uyarı, iltihâbî, mekanik, kimyâsal veya ısı karakterli olabilir. Bu cümleden olarak öksürüğe yol açan olayların çok çeşitli olduğu anlaşılır. Akciğer kanserinden tozlu havada kalmaya, zatürreden gribe kadar birçok durum öksürükle beraberdir.
Öksürüğü bir hastalık olarak değil, bir hastalığın habercisi olarak kabul etmek gerekir. Dolayısıyla öksürüğün tedâvisi öksürük kesici ilâçlarla değil altta yatan hastalık veya sebebinin tedâvisiyle olmalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.