ABD'de beyin cerrahisi üzerine ihtisas yaparken kan kanserine yakalanan ünlü jinekolog Cevat Babuna'nın oğlu Oktar Babuna, ilk olarak Mart 1999'da gazetelere kendisine uygun ilik bulmak için verdiği ilanla adını duyurdu. Babuna, test sonuçlarında kendisine uygun iliğe sahip olan kişiye 10 milyar lira ödül vereceğini belirtti.
Yugoslav göçmeni olan ve kendisine uygun iliğin bulunma şansı 50 binde bir olan Babuna için Türkiye seferber oldu. Tüm Türkiye'de konuşulmaya başlayan Babuna, kendisi için yapılan kampanyaların aslında tüm Türk halkı için yapıldığını ve bu kampanyalar sonucunda elde edilecek verilerle Türkiye'nin ilik bankasının kurulabileceğini açıkladı. Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen ve sanatçılardan siyasetçilere 8 bin 500 kişinin katıldığı kan verme organizasyonuyla Babuna kampanyası doruk noktasına ulaştı.
Bu süreçte Babuna için defalarca uygun ilik bulunduğu haberleri ortaya atıldı. Ancak Babuna, bu iliklerin altıda altı uyumlu olmadığını öne sürdü. Kampanya çerçevesinde toplanan kan örnekleri ise Almanya ve Amerika'daki laboratuvarlara incelenmek üzere gönderildi.
Durmuş'tan tepki
Babuna için düzenlenen kampanyalara ilk tepkiyi Sağlık Bakanı Osman Durmuş verdi. Toplanan 40 bin kan örneğine el konacağını ve kemik iliği bankasında toplanacağını söyleyen Durmuş, Babuna gönüllülerinin ellerindeki test sonuçlarını vermediklerini ve toplanan örneklerin bulunduğu laboratuvarları açıklamak istemediklerini belirtti. Durmuş, "Devlet olarak bu örnekleri, milli servetimiz ve geleceğimiz umudu olarak devletin arşivlerine alacağız" açıklamasında bulundu.
Sağlık eski Bakanı Mustafa Güven Karahan da Babuna kampanyasında birçok soru işareti olduğunu ifade ederek, "Bu kampanyanın arkasında ya Balkan ya Anadolu kökenli ünlü bir bilim adamı ya da Girit kökenli bir zengin var" dedi.
Devlet düzeyinde bu iki açıklamanın ardından kampanyayla ilgili kamuoyunda tartışma başladı. Kampanyanın hesaplarını basına açıklayan Babuna, bu hesapların yeminli mali müşavirlerce denetleneceğini belirtti. Kampanyayla ilgili 30 Haziran 1999'da toplanan etik kurul ise "Yasal ve etik değil" diye nitelendirdikleri kampanya hakkında savcıların işlem başlatması gerektiği görüşünde birleşti ve yurtdışına gönderilen kanların geri istenmesine karar verdi.
İçişleri Bakanlığı el koydu
İçişleri Bakanlığı ise İstanbul Valiliği'ne gönderdiği yazıda, basında ve kamuoyunda yer alan Babuna olayıyla ilgili iddiaların "acil" olarak araştırılması ve yasaya aykırılık halinde gerekli işlemlerin yapılması talimatını verdi.
Babuna ise yaptığı açıklamada, sakıncalı bulunan kampanyayla ilgili, "Devlet ne derse o olur. Biz sadece hizmet ürettik. Kampanyayı yapan devlet. Devlet yaptığı bir kampanyayı durdurmuş oldu" dedi.
İstanbul Valiliği'nin Babuna kampanyasını araştırmasının ardından Temmuz 1999'da "irticai grup" şüphesi ve "organize suç" boyutunu da içeren bir soruşturma başlatıldı. Banka hesapları da incelemeye alındı.
Babuna ise ortaya atılan olumsuz iddialarında bulunanların devlet içindeki çeteler olduğunu iddia etti. Söz konusu çeteleri kitap yazıp açıklayacağını söyleyen Babuna, yurtdışındaki laboratuvarlara ödemeyi taahhüt ettiği kan tahlili ücreti olan 2 trilyon lira için ise "Kapıma dayanırlarsa öderim" diye konuştu.
Amerika'dan iyileşmiş döndü
Başlatılan soruşturma kapsamında Oktar Babuna ve ailesi, emniyette birçok kez ifade verdi. Amerika'da tedavi gördüğü M. D. Anderson Hastanesi'ne kontrole giden Babuna, 25 Eylül 1999'da sapasağlam Türkiye'ye döndü. Yapılan kontrollerde kemik iliğinin tamamen temizlendiğinin belirlendiğini söyleyen Babuna, "Doktorlar bunun mucize olduğunu söylüyor. İyi durumdayım" dedi.
Babuna'nın adı en son Adnan Hocacı olduğu yönündeki iddialarla gündeme geldi. Verdiği demeçlerde Adnan Oktar'dan etkilendiğini açıklayan Babuna'nın iki kızkardeşinin de Adnan Hoca'nın müridi olduğu biliniyor.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.