Alm. Die Olympischen Spiele (p), Fr. Jeux Olympiques (m), İng. Olympic games. Her dört yılda bir kere yapılan, dünyânın en önemli spor müsâbakaları. Pekçok ülkeden amatör atletler, her defâsında farklı bir devlette yapılan yaz ve kış olimpiyatlarında birbirleriyle yarışırlar. Olimpiyatlar, 2700 yıldan daha önce Eski Yunan’da bin yıl boyunca devamlı olarak tertiplenmiştir. Eski Yunan medeniyetinin gerilemesiyle, olimpiyatlara olan ilgi kaybolmuştur. Daha sonra, 1896’da oyunlar tekrar canlandırılmıştır ve o zamandan beri devamlı olarak düzenlenmektedir.
Eski Yunan’da olimpiyatlar, Tanrı Zeus’a yapılan dînî merâsimlerin bir parçasıydı. Modern oyunlar ise, sportif disiplinle insanların bâzı yönlerinin terbiye edilip geliştirilmesi amacıyla başlatıldı. Bunun yanında bütün ülkelerin sporcularının bir araya gelmeleriyle dünyâ barışına hizmet de hedef alınmaktadır. Ayrıca milletler bu oyunları propaganda vâsıtası olarak geniş çapta kullanabilmektedir.
Olimpiyat oyunları, bütün sporcuların katıldığı bir merâsimle açılır. Daha sonra ev sâhibi ülke başkanı, olimpiyatların açıldığını resmen îlân eder. Bu merâsimde bir koşucu sahaya girerek, olimpiyat meşâlesini yakar. Bütün oyunlar boyunca yanan meşâle, sonra söndürülür. Herbir müsâbakadan sonra yapılan merâsimle, ilk üç sporcuya madalya verilir. Bu sporcuların âit olduğu devletlerin bayrağı göndere çekilirken, millî marşları çalınır. Kapanış merâsiminde her bir ülke en çok altı sporcu ile temsil edilir. Oyunlar, sporcuların milliyetlerine göre ayrılmadan yapacakları ve kardeşliği temsil eden geçit töreniyle son bulur.
Yaz olimpiyat oyunları
Yaz olimpiyat oyunları altı ana bölümde olmak üzere 24 dalda yapılır.
Bu altı ana bölüm şöyledir:
1. Atletizm,
2. Mukâvemet sporları.
3. Jimnastik.
4. Su sporları.
5. Pentatlon.
6. Binicilik.
Atletizm: Kulvar veya alanda geçen tek ve takım hâlindeki müsâbakaları ve bisiklet yarışlarını içine alır.
“Kulvar ve alan” müsâbakaları, yaz olimpiyatlarının en çok ilgi çeken oyunlarıdır. Bunlar arasında yürüme, koşma, atlama ve atma müsâbakaları vardır. En çok ilgi çeken iki müsâbaka 1500 m koşu ve maratondur. 100 m koşusu da oldukça fazla bir ilgiyle tâkip edilir. Sâhada yapılan müsâbakalardan ise, daha çok sırıkla atlama, yüksek ve uzun atlama seyirciler tarafından revaç bulur. Çok fazla kâbiliyet gerektiren diğer bir müsâbaka da dekatlon olup, 10 oyundan ibârettir. Bunlar şöyle sıralanır.
1) 100 m koşusu, 2) Uzun atlama, 3) Gülle atma, 4) Yüksek atlama, 5) 400 m koşusu, 6) Disk atma, 7) 110 m engelli, 8) Sırıkla atlama, 9) Cirit atma. 10) 1500 m koşusu.
“Takım spor” müsabakaları futbol, basketbol, hokey, voleybol ve hentbol’dur. Bunlar arasında en çok ilgi çekeni futboldur. 1936’da olimpiyatlara alınan basketbolda ABD, 1972’ye kadar şampiyonluğu elde tuttu. Bu târihte şampiyonluğu Sovyetler Birliği kazandı.
Mukâvemet sporları: Bu sporlara eskrim, boks, judo, güreş, atıcılık ve okçuluk dâhildir. Eskrim, 1600’lerde gelişmiş ve ilk olimpiyatlardan beri mevcuttur. Kadın ve erkek olarak ayrı ayrı yapılır. Boks, çok eski zamanlardan beri önemli spor dallarından biriydi. Judo, Japonların eski bir güreş sporu olan jujitsu’dan ortaya çıkmıştır. İlk defâ 1964’te Tokyo Olimpiyatlarında oynanmıştır. Güreş, greko-romen ve serbest stil olarak iki bölümde mevcuttur. Atıcılık, tüfek, tabanca ve av tüfeğiyle yapılır. Okçuluk ise ilk defâ 1972’de olimpiyatlara dâhil edilmiştir.
Jimnastik sporları: Bunlar, jimnastik oyunları ve ağırlık kaldırmadır. Jimnastik dünyânın en güzel ve fizik olarak en çok zorlayan sporu olarak bilinir. Ağırlık kaldırma da, türüne göre üç bölümde yapılır.
Su sporları: Bunlar, yüzme ve dalma, kama ile hareket, kürek çekme, su topu ve yelken yarışlarından ibârettir.
Modern pentatlon: Bu bölüme daha çok askerî personel katılır. At yarışları, eskrim, atıcılık, yüzme ve mukâvemet koşusu olarak yapılır.
Binicilik sporları: Ferdî veya takım olarak yapılır. Olimpiyatlarda kadın ve erkekler ayrı ayrı yarışırlar. Sâdece yelken ve atıcılıkta birbirlerine karşı yarışabilirler. Binicilik sporları; atlama, ata hâkim olma ve bunların karışımından meydana gelen üç günlük bir karşılaşma olmak üzere üç grupta toplanmıştır.
Bir spor dalının olimpiyat oyunlarına katılabilmesi için, o sporun en az 25 ülkede oynanması şartı vardır. Bu sebepten ABD’de yaygın olan beyzbol ve Amerikan futbolu olimpiyat oyunlarında mevcut değildir.
Kış olimpiyat oyunları
1924’ten önce de böyle yarışmalar yapılmasına karşılık, bu târihten sonra olimpiyatların bir bölümü olarak yapılmıştır. Yaz oyunlarına göre daha az spor türü mevcuttur. Sâdece yedi kış spor türü resmî olarak kabul edilmiştir. Buz hokeyi, kayıkla yarış, buz üzerinde kayma bunlardandır.
Buz pateni: Hız ve şekil pateni olarak iki bölümde yapılır. İskandinavya ülkeleri, ABD ve Rusya bu bölümde ağırlığa sâhiptirler. Şekil pateni ferdî olabildiği gibi iki kişi berâber de yapabilir.
Kayak: Alp ve kuzey türü olmak üzere iki çeşittir. Alp türünde dağdan aşağı bayraklarla işâretlenen yerlerden geçerek kayılır. Diğer tür ise atlamaların da mevcut olduğu uzun mesâfe kayağıdır.
Diğer bir tür kış oyununda kayak ile atıcılık berâber yapılır. Dik su yollarında kayıkla yarış ise başka bir oyunu teşkil eder.
Buz hokeyi: İlk defâ 1920’de olimpiyat oyunu olmuştur. İlk yedi şampiyonluk, oyunun memleketi Kanada’ya âittir.
Teşkilât
Olimpiyatlara sâdece amatör sporcular katılabilir. Ayrıca sporcuların temsil ettikleri ülkenin vatandaşı olmaları gerekir. Kadınlar sâdece belirli spor bölümlerinde yarışabilir. Sporlar için yaş sınırı yoktur. Her ülke ancak belirli sayıdaki sporcu ile katılabilir. Ayrıca katılacak sporcuların o spor dalında belirli bir seviyede başarı göstermiş olması şarttır.
Her müsâbakada üç musâbık mükâfât alır. Bunlar altın, gümüş ve bronz madalyalardır. İlk altı müsâbıka ise diploma verilir. Takım hâlindeki yarışmalarda ise, takımın her oyuncusu bu madalyayı alır. Olimpiyatlarda fertlerin başarısı önemli sayıldığı hâlde, yayın organları bunları ülkelerine mal ederek verirler.
Olimpiyat oyunları “IOC-The International olympic Commitee-Milletlerarası Olimpiyat Komitesi” tarafından düzenlenir. Merkezi İsviçre’de Lausanne’dadır. Yer seçimi yapıldıktan sonra seçilecek ülkenin “Millî Olimpiyat Komitesi” organizasyonu yürütür.
Olimpiyatların târihi
İlk kayıtlarda rastlanan oyun M.Ö. 776’dadır. İlk 13 olimpiyat sâdece bir koşu yarışından ibâret kalmıştır. Daha sonra pentatlon, güreş, boks ve bayrak yarışları oyunlara katılmıştır. Kazananlara, yabânî zeytin dalından yapılmış taç takılırdı. Heykelleri dikildiği gibi şâirler tarafından methiyeler yazılırdı.
M.Ö. 400’de en parlak devrine erişen olimpiyatlar daha sonra geriledi. Sporcular kirâlandı, yabancılar Yunan tâbiiyetine geçirilerek yarışlara sokuldu. Roma işgâliyle oyunlar amacından saptı. M.S. 393’te Hıristiyan olan Roma İmparatoru Theodosius, oyunları putperest âdeti olduğunu söyleyerek yasakladı.
19. yüzyılın sonlarında Fransız baronu Pierre de Coubertin (1863-1937)’in gayretiyle canlanan oyunlar, 1896’da ilk modern olimpiyatlar olarak düzenlendi. Atina’da yapılan bu oyunların sayısı oldukça sınırlıydı. Daha sonra 1900’de Paris’te, 1904’te St. Louis (ABD)’de düzenlendi. 1908 Londra olimpiyatları, İngiliz idârecilerinden dolayı münâkaşalı bir şekilde kapandı. 1912’de Stockholm’da yapılan oyunlar, fevkalâde muntazam bir şekilde oynandı. Birinci Dünyâ Savaşının tesiriyle 1916 Berlin olimpiyatları iptal edildi. 1920’de Birinci Dünyâ Savaşı sırasında tahrip olan Belçika’nın Anvers şehrinde yapılan olimpiyat oyunlarında 29 ülkeden sporcular toplandı. 1924 Paris oyunlarında 1500 ve 5000 metre koşularda olimpiyat rekorları kırıldı. Bu arada kış olimpiyatları ayrı olarak düzenlenmeye başlandı. Bunun için Fransa-Chamonix’de 16 ülkeden 300 sporcu yarıştı. 1928 Amsterdam’da ise Finlandiya 5 altın madalya aldı. 1932’de Los Angeles’de (ABD) yapılan olimpiyatlar, Büyük Bunalım’ın mâlî sıkıntıları ve uzun yolculuğun güçlükleri sebebiyle 37 ülkeden yalnızca 1500 sporcu katılabildi. 1936 Olimpiyatları ise Berlin’de İkinci Dünyâ Savaşının eşiğinde düzenlendi.
İkinci Dünyâ Savaşı sırasında 1940 ve 1944’te iptal edilen oyunlar, 1948’de Londra’da tertip edildi. 1952 Helsinki Olimpiyatlarında Sovyetler 1912’den bu yana ilk defâ temsil edildiler. Daha sonra oyunlar 1956’da Melbourne’da (Avustralya) düzenlendi. 1960 Roma Olimpiyatlarında ABD ve Sovyetler ilk iki sırayı alarak çekiştiler. 1964 Tokyo oyunlarında ise ABD 36, Sovyetler 30 veJaponya 16 altınla ilk üç sırayı işgal ettiler. Denizden çok yüksek bulunan Meksika’da yapılan 1968 Olimpiyatlarında sporcular pekçok müsâbakada yeni rekorlar kırdılar. 1972 Münih olimpiyatlarına bir gerilla hareketiyle gölge düşürülmeye çalışıldı ise de oyunlar tamamlanıp Sovyetler 50, ABD 33 ve Doğu Almanya 20 altınla ilk üç sırayı aldılar. Montreal’da 1976’da yapılan oyunlarda Sovyetler 47, Doğu Almanya 40 ve ABD 34 altınla ilk üç sırayı paylaştılar. 1980’de Moskova’da yapılan olimpiyatlar, Sovyetlerin Afganistan’ı işgâli ve Müslüman halka zulüm etmesiyle gölgelendi. Pekçok hür dünyâ ülkesi bu olayı protesto için oyunlara katılmadı. Los Angeles’de (ABD) yapılan 1984 Olimpiyatlarına da Sovyetler başta olmak üzere, bazı komünist ülkeler katılmadılar. Resmî olarak sporcularına gerekli emniyetin sağlanmaması sebebiyle olimpiyat oyunlarına katılmadıklarını açıkladılarsa da asıl korkuları sporcularının hürriyeti seçerek bir daha geri dönmeme ihtimâliydi. 1988 Seul Olimpiyat Oyunları öncesinde Güney Kore yaygın kitle gösterilerine sahne oldu. 1992 oyunları ise Barcelona’da (İspanya) yapıldı.
Türkiye ve olimpiyatlar: İlk defâ, Dünyâ Olimpiyat Komitesinden gelen istek üzerine Osmanlı Millî Olimpiyat Cemiyeti kuruldu. Milletlerarası Olimpiyat Komitesinin 23-28 Mayıs 1911’de Budapeşte’de yapılan toplantısında, kurulan cemiyetin Milletlerarası Olimpiyat Komitesine kabulü kararlaştırıldı.
Türk sporcular ilk defâ 1924 Paris Olimpiyat Oyunlarına iştirak ettiler. Bu olimpiyat oyunlarına eskrim, halter, atletizm, bisiklet, güreş ve futbol dallarında 40 kişilik bir ekiple katılındı. Hiçbir derece alınamadı. 1928’de Amsterdam’da (Hollanda) yapılan olimpiyat oyunlarına 38 sporcu ile katılan Türkiye’den greko-romen güreşte 67 kiloda TayyarYalaz dördüncü oldu. 1932 Los Angeles oyunlarına katılmayan Türkiye, 1936 Berlin Olimpiyatlarına 59 kişilik bir kâfile ile katıldı. Müsâbakalarda grekoromen güreşte 61 kiloda Yaşar Erkan birinci olarak altın madalya kazandı. 72 kiloda Nûri Baytorun altıncı, ağır siklette Şaban Mehmed dördüncü, serbest güreşte 56 kiloda A. Çakır Yıldız altıncı, Ahmed Kireççi (Mersinli) üçüncü oldu. Bu olimpiyatlarda Türk sporcuları ilk defâ birinci olarak altın madalya kazandılar. 1940-1944 olimpiyatlarının İkinci Dünyâ Savaşı sebebiyle yapılmamasından sonra, 1948’de Londra Olimpiyatları yapıldı. Türkiye’nin 68 kişilik bir ekiple güreş, eskrim, atletizm, bisiklet, futbol ve at yarışları dallarında katıldığı müsâbakalardan güreş dalı zaferle sonuçlandı. Grekoromen güreşte ağırda Mersinli Ahmed, 62,5 kiloda Mehmed Oktav altın, 52 kiloda Kenan Olcay, 79 kiloda Muhlis Tayfur gümüş, 57 kiloda Halil Kaya bronz, serbestte ise 57 kiloda Nasuh Akar, 62 kiloda Gazanfer Bilge, 67 kiloda Celal Atik, 73 kiloda Yaşar Doğu altın, 52 kiloda Halit Balamir, 79 kiloda Adil Candemir gümüş madalya kazandılar. Atletizm dalında ise üç adım atlamada Ruhi Sarıalp üçüncü olarak bronz madalya kazandı. Türkiye 1952 Helsinki Olimpiyat Oyunlarına güreş, atletizm, futbol ve basket yarışmalarında 62 kişilik bir kâfile ile katıldı. Türk güreşçilerinden serbestte 52 kiloda Hasan Gemici, 62 kiloda Bayram Şit altın, 87 kiloda Adil Atan bronz madalya kazandılar. 1956 Melbourne (Avustralya) Olimpiyatlarına güreş ve at yarışlarında 21 kişilik bir ekiple katıldık. Serbest güreşlerde 57 kiloda Mustafa Dağıstanlı, ağırda Hamit Kaplan altın, 73 kiloda İbrâhim Zengin gümüş, 52 kiloda Hüseyin Akbaş bronz, greko-romen güreşlerde; 73 kiloda Midhat Bayrak altın, 67 kiloda Rıza Doğan gümüş, 52 kiloda Dursun Ali Eğribaş bronz madalya kazandılar. 1960’ta Roma’da yapılan olimpiyatlara Türkiye güreş, futbol, atletizm ve at yarışları dallarında 52 kişilik bir ekiple katıldı. Türk sporcuları en çok altın madalyayı bu olimpiyat oyunlarında aldılar.
Bu olimpiyat oyunlarında grekoromen güreşlerde; 62 kiloda Müzahir Sille, 73 kiloda Midhat Bayrak, 87 kiloda Tevfik Kış altın madalya alırken serbest stilde 52 kiloda Ahmed Bilek, 62 kiloda Mustafa Dağıstanlı, 79 kiloda Hasan Güngör, 87 kiloda İsmet Atlı altın, 73 kiloda İsmâil Ogen ve ağırda Hamit Kaplan gümüş madalya aldılar.
1964 Tokyo Olimpiyatlarına katılan Türkiye, güreşte takım hâlinde olimpiyat şampiyonu oldu. Türk güreşçileri greko-romende 70 kiloda Kâzım Ayvaz gümüş; serbest güreşte 78 kiloda İsmail Ogen altın; 57 kiloda Hüseyin Akbaş, 87 kiloda Hasan Güngör, 97 kiloda Ahmed Ayık gümüş, Ağırda Hamit Kaplan bronz madalya aldılar.
1968 Meksico City Olimpiyatlarına katılan Türk güreşçilerinden 78 kiloda Mahmud Atalay ve 97 kiloda Ahmed Ayık birinci olarak altın madalya aldılar. Maratonda İsmail Akçay dördüncü oldu.
1972 Münih Olimpiyatlarına katılan Türk güreşçileri, greko-romende Seyit Işıklı altıncı, serbestte 48 kiloda Sefer Baygın dördüncü, 62 kiloda Vehbi Akdağ ikinci, 68 kiloda Ali Şahin dördüncü oldular.
1976 Montreal (Kanada) Olimpiyatlarına katılan sporcularımızdan hiçbiri dereceye giremediler.
1980 Moskova Olimpiyatlarına, Rusların Afganistanı işgal edip pekçok insanı öldürmesini protesto maksadıyla Türkiye katılmadı.
1984 Los Angeles Olimpiyatlarında Eyüp Can ve Turgut Aykaç boksta bronz madalya aldılar.
1988 Seul Olimpiyatlarında Naim Süleymanoğlu halterde dünyâ ve olimpiyat rekorları kırarak birinciliği elde etti.
1992 Barcelona Olimpiyatlarında, Türkiye güreşte bir altın, iki gümüş ve bir bronz; halterde bir altın; judoda bir bronz almak üzere toplam altı madalya kazandı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.