7 bin yıllık bir geçmişe sahip olan ve çeşitli kavimlerin gelip geçtiği Anadolu da ormansızlaşma olaylarından etkilenmiş ve ormanlarını büyük ölçüde kaybetmiştir . Trakya ve İç Anadolu bozkırlarının,geçmişten bu yana yaşanan olumsuz insan etkileri sonucu oluştuğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır . Tuz Gölü çevresi ve bazı çorak ve ıslak düzlükler ile yüksek yaylalar dışında Türkiye'nin hemen hemen tümüyle ormanlarla kaplı olduğu veya en azından bugünkü orman varlığına oranla daha zengin bir orman örtüsüne sahip olduğu bilinmektedir.
Ülkemizde bugün de bir orman tahribi olayı yaşanmakta ve orman azalması sürmektedir . Ormanlarımızın en az %56'sının bozuk yapıda olması, bu orman azalması olayının açık bir göstergesidir. Ülkemiz , ormansızlaşma yönünden , gerek genel iklim özellikleri ve gerekse engebeli yapısı nedeniyle gayet duyarlı bir konuma sahiptir . Pek çok yörede yaşanan yağış yetersizliği , yağışların düzensiz yağması ve düşen yağışların da çok defa şiddetli sağanak halinde düşmesi ve uzun yaz kuraklıkları iklim yönünden duyarlılığın belli başlı nedenleridir . Buna ülkenin aşırı engebeli yapısı da eklenince,ormanların kaybı durumunda,yamaç arazilerde toprağı ve suyu (yağışı) yerinde tutmanın ve kaybedilen orman yapısını oralarda yeniden kurmanın güçlüğü kolayca anlaşılır . İşte Türkiye'nin coğrafi yönden bu duyarlı yapısı , bizlere , ona müdahalede çok dikkatli hareket etmemiz gerektiğini hatırlatmaktadır.
Bugün Türkiye'de yaşanan ormansızlaşma olayının belli başlı nedenlerini şöylece sıralamak mümkündür :1)Orman yangınları , 2)Tarla yapma ve yerleşme amacıyla açmalar , 3)Aşırı ve kanunsuz faydalanmalar , 4)Otlatmalar , 5)Endüstrilerin neden olduğu hava kirliliği sonucu orman ölümleri ve 6)Yanlış politik kararlar.
Yapılan araştırmalar göre , her yıl , bir mil karelik alandan ortalama 1.800 ton toprak taşınmaktadır . Bu değer,Asya'da 1.530 ton,Kuzey Amerika'da 245 ton,Güney Amerika'da 160 ton,Avustralya'da 115 ton,Avrupa'da 90 ton,Afrika'da ise 70 tondur.
Çölleşme
Ormansızlaşma artık çölleşme ile eş anlamlı olarak kabul edilmektedir . Dünyamızda ormansızlaşmanın bu boyutlara ulaşması karşısında Birleşmiş Milletler 1985 yılını Dünya Ormancılık Yılı olarak ilan etmiştir.
Çölleşme,bir taşkın,bir tayfun veya zelzele felaketine benzememektedir. Adeta bir kanser gibi toprak,bitki ve su kaynaklarını sessizce işler,felaket seviyesinde bir kuraklık gibi tüm ekolojik dengeyi alt üst eden bir durumla karşılaşana kadar , yıllar boyunca sinsice yayılır.
En son kabul edilen haliyle çölün tanımı,"iklim değişikleri ve insan faaliyetleri de dahil olmak üzere,çeşitli faktörlerin etkisi altında kurak,yarı kurak ve az yağış alan bölgelerdeki toprağın aşınması ve bozulması"dır . Diğer bir deyişle çölleşme,yaşam dünyasının (ekosistemin) tipik bir bozulması ve gerilemesi olayıdır.
Ülkemizde gerçek anlamda çöl bulunmamaktadır . Ancak bazı kesimlerde yoğunlaşmak üzere,yanlış arazi kullanımları ve aşırı faydalanma-lar sonucu meydana gelmiş çöl veya çöl benzeri birçok sahalarımızın olduğu da bir gerçektir.
Türkiye,gerek sahip bulunduğu yarı-kurak iklim koşulları gerekse engebe durumu sebebiyle duyarlı bir ekosistemler kuşağı üzerinde bulunmaktadır.
Kısacası çölleşme,insanların neden olduğu,sonuçlarından insanların ızdırap çektiği ve mücadelesini yine ancak insanların yapabildiği beşeri bir problemdir.
Çölleşmeyle mücadelede insanlığın elinde tek bir silah/kalkan vardır, o da ağaçlandırmadır . Eğer yılda en az 300 bin hektarlık bir ağaçlandırma hızına ulaşamazsak,sonumuzun çölleşme olacağı ve bugüne nazaran çok daha ağır çölleşme sorunları ile karşı karşıya kalacağımız kaçınılmazdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.