Selçuklu devri Türk târihi ve medeniyeti araştırmalarıyla tanınan bilim adamı. 1914’te Trabzon’un Çaykara kazâsının Soğanlı köyünde doğdu. Babası, Birinci Cihân Harbinde Kafkasya cephesinde şehit düşen Hasan Ağadır. İlkokulu Çaykara’da, ortaokulu Bayburt’ta okudu. Trabzon’da başladığı liseyi Ankara’da bitirdi. 1933’te Dil ve Târih-Coğrafya Fakültesinin Ortaçağ Târihî Kürsüsüne girdi. DTCF’den 1940’ta mezun oldu. Ortaçağ Târihi Kürsüsüne asistan olup, Ortaçağ Türk-İslâm Târihi derslerini okuttu. 1941’de Oniki Hayvanlı Türk Takvimi adlı teziyle doktorluk pâyesini kazandı. 1944’te doçent, 1951’de de profesör oldu.
Osman Turan, hocası Ord. Prof. Fuad Köprülü’yle berâber DemokratParti saflarında siyâsete atıldı. 27 Mayıs 1960 ihtilâli sonrasında tevkif edilip, on altı aydan fazla Yassıada’da kaldı. Adâlet Partisi kurulunca, tekrar siyâsete atıldı. 1965 seçimlerinde Adâlet Partisinden Trabzon milletvekili olup, meclise girdi TBMM’de Türklerin millî ve mânevî meselelerinin müdâfaasını yapıp, Adâlet Partisinde genel başkan yardımcılığına kadar yükseldi. 1969’da siyâsî hayattan çekildi.
Osman Turan, 1941’de yayınlanan Oniki Hayvanlı Türk Takvimi eseriyle ilim âleminde tanındı. 1948’de Paris’te toplanan Milletlerarası Şarkiyatçılar Kongresinde Selçuklular Türkiyesinde Toprak Hukûku adlı tebliği okundu. Bu tebliğinde, Osmanlı Devletinde tatbik edilen hukûkî, idârî, askerî ve zirâî idârenin temelini teşkil eden mîrî sistemin, Selçuklu Türkiyesinde mevcut olduğunu ortaya koydu. 1948-1950 yıllarında Paris ve İngiltere’nin başşehri Londra’da araştırmalarda bulundu. Selçuklular ve Türkiye târihi ve medeniyeti çalışmalarını toplayıp, 1958’de Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesîkalar, 1965’te Selçuklular Târihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, 1969’da Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Târihi, 1971’de Selçuklular ve İslhamiyet ve 1973’te Doğu Anadolu ve Türk Devletleri Târihi adlı eserlerini verdi. Osman Turan eserlerinde, Selçuklular târihini, İslâm âlemini ve medeniyetini dâhilî ve hâricî düşmanlardan koruyan Türklerin nasıl yükseldiklerini ve dünyâ çapındaki rollerini aydınlığa kavuşturdu. Zorlu ve mücâdeleci bir hayâtın sonrasında ilim âlemine kıymetli eserler bırakarak, 17 Ocak 1978 târihinde İstanbul’da vefât etti. Verimli bir çağında vefât eden Osman Turan, Osmanlı hânedânından Sâtıa Sultanla evliydi.
Osman Turan, kimden gelirse gelsin ve kime karşı olursa olsun haksızlıkların karşısına dikilirdi. Bu vasfıyla yalnız değerli bir ilim adamı değil, aynı zamanda her haksızlığa bilhassa devlete ve millete karşı olan hareketlere karşı çıkan hakîkî bir aydın olarak tanınmaktadır. Yassıada’da iken tutukluları hor ve hakîr gören kumandan Tarık Güryay’a attığı tokat sebebiyle halkın gözünde bir kahraman gibi sevildi. Ancak Osman Turan’ın Yassıada dönüşü bir zamanlar profesör olarak bulunduğu Ortaçağ Kürsüsünde vazîfe almak istediği hâlde ideolojik sebeplerle reddedilmesi Türk halkı ile aydınlar arasında hoşnutsuzluk meydana getirdi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.