Fâtih SultanMehmed Hanın Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan ile 11 Ağustos 1473’te, Otlukbeli mevkiinde yaptığı büyük meydan muhârebesi. Osmanlı Sultanı Fâtih Sultan Mehmed Hanın, 1453’te İstanbul’u fethederek Bizans İmparatorluğunu ve 1461’de de Trabzon’u alarak Pontus Rum Devletini yıkması Hıristiyan âlemine karşı üstünlük kurup, İslâm âleminde takdir kazanması, doğudaki Akkoyunlu SultanıUzun Hasan’ı telaşlandırdı. Türkmen asıllı Akkoyunlu Uzun Hasan, kısa zamanda devletin sınırlarını genişleterek; Irak-ı Acem, Irak-ı Arap, Âzerbaycan, İran ve kısmen Doğu Anadolu’ya hâkim olmuştu. Pontus Rum Kralının dâmâdı olması dolayısıyla Trabzon’un mîrasının kendisinin olduğunu iddâ etti. Bu sebeple Fâtih’ten Trabzon’u istedi. İsteği kabul edilmedi. Uzun Hasan tek başına Osmanlıları mağlup edemeyeceğini bildiğinden kendisine müttefik aradı. Neticede, batıda Haçlı devletleri ve doğuda hâkimiyet mücâdelesi veren Türk devlet ve beyleriyle anlaştı. Venedik, Papa ve Napoli, ittifak teklifleri netîcesinde ateşli silahlar ve bunu kullanacak usta ve asker gönderip Uzun Hasan’ın yanında yer aldılar. Venediklilerin yardımı karşılığı, Karadeniz’de serbest faaliyet yanında, Mora, Midilli, Ağrıboz ve Argos’un iâdesi temin edilecekti.Topraklarını Osmanlıların zapt ettiği Karaman veCandar beyleri de bu ittifaka dâhil oldular. Uzun Hasan’ın bu faaliyetlerine karşı Fâtih de tedbir aldı. Batıdan gelecek saldırılara karşı Rumeli ve İstanbul’un emniyet tedbirlerini arttırdı. Rumeli’nin muhâfazası Şehzâde Cem Sultana verildi. Mısır Memlûkları ile anlaşma yapılarak, Akkoyunlular ile ittifakı önlendi. Akkoyunlu-Venedik ittifakını da bozmak isteyen Fâtih, Venediklilerin Ağrıboz Adasını Osmanlılardan istemeleri üzerine anlaşmaya yanaşmadı. Venedikliler, Uzun Hasan’a yardım için Napoli, Rodos, Papalık ve Kıbrıs donanmalarıyla; Akdeniz ve Ege sâhillerindeki Osmanlı şehirlerinden Antalya, İzmir şehir ve kalelerini yağma edip, yaktılar.
Fâtih, Uzun Hasan’a karşı sefere çıkmadan önce, Anadolu’ya öncü kuvvetler gönderdi. 1473 Martında doğu seferine çıkan Fâtih’e; Bursa’da Rumeli Beylerbeyi Has Murâd Paşa, Beypazarı’nda Karaman Vâlisi Şehzâde Mustafa Çelebi, Kazova’da Amasya Vâlisi Şehzâde Bâyezîd ve kuvvetleri katıldılar. Böylece Osmanlı ordusunun mevcudu yüz bine çıktı. Rumeli akıncı kumandanı Mihaloğlu Ali Bey öncü gönderilerek, Akkoyunlulara ilk darbeyi vurmaya ve haber almaya memur edildi. Osmanlı ordusu Erzincan’a geldiği hâlde, Uzun Hasan ve Akkoyunlulara rastlayamadı. Erzincan’dan îtibâren asıl muhârebe şartları gözetilerek, ânî taarruzlara karşı ihtiyatla harekete devam edildi. Tercan’da iki tarafın da öncüleri karşılaştı. Uzun Hasan da yetmiş bin askerle Tebriz’den hareketleTercan istikâmetine gelmekteydi. Önden giden ve Tercan Nehrini tâkip eden Has Murâd Paşa, karşılaştığı Akkoyunlu kuvvetlerini üst üste mağlup etti. Has Murâd Paşa, bu muvaffakiyetleri üzerine daha da ilerlemek istedi. Vezîriâzam Mahmûd Paşa Fırat’ı geçmemesini tavsiye ettiyse de, dinlemeyip ilerledi. Has Murâd Paşa, Fırat’ı geçince Akkoyunlularla muhârebeye tutuştu. Sahte ricat taktiğine kapılarak Akkoyunluların içine girdi ve kuvvetleriyle birlikte pusuya düştü. Osmanlı öncü kuvvetlerinin bir kısmı, telef olurken bir kısmı esir düştü. Has Murâd Paşa da Fırat’ta boğuldu. Osmanlıların meşhur kumandanlarının ve seçme askerlerinin esir alınıp, öldürülmesiyle ümitlenen Uzun Hasan, Otlukbeli’nde Osmanlılara kesin darbeyi indirmek için harekete geçti. Merkezden epeyce uzaklaşan Osmanlı ordusunun levâzım stoku devamlı azalıyordu. Atlı Türkmen kuvvetlerine sâhip Akkoyunlular, şaşırtıcı muhârebe plânları tatbik ederek imhâ harbi yapıyorlardı. Akkoyunlu baskınlarına karşı Anadolu Beylerbeyi Dâvûd Paşa ve takviye kuvvet olarak da Vezîriâzam Mahmûd Paşa gönderildi. Otlukbeli’nin tepeleri Akkoyunlular tarafından tutulduğundan Osmanlı ordusu Üçağızlı mevkiinde harp nizâmı aldı. Merkezde Fâtih Sultan Mehmed Han, sağ kolda Şehzâde Bâyezîd, sol kolda Şehzâde Mustafa bulunuyor, pâdişâh kapıkulu azaplarına, şehzâdeler de, eyâlet askerlerine kumanda ediyorlardı. Akkoyunlu ordusunun merkezine Uzun Hasan ve oğullarından Zeynel Mirza sağ kola, Uğurlu Mehmed Mirza da sol kola kumanda ediyorlardı.
Otlukbeli’nde, 11 Ağustos 1473 târihinde meydana gelen muhârebe, Osmanlıların ateşli silahlarda, Akkoyunluların da süvâri kuvvetlerinde üstünlüğü ile başladı. Sol koldaki Şehzâde Mustafa’nın üstün gayreti sonucunda Akkoyunlulara karşı sağladığı üstünlükle muhârebe Osmanlılar lehine döndü. Osmanlıların, Uzun Hasan’ın merkez kuvvetlerini şiddetli top ve tüfek atışlarıyla ateş altında tutması, Akkoyunlu kuvvetlerini iyice bozdu. Hasan Bey, muhârebe meydanından kaçtı. Sağ koldaki Zeynel Mirza ve yardımcı Gürcü kuvvetleri kumandanları öldürüldü. Muhârebede kesin olarak üstünlüğü sağlayan Osmanlı kuvvetleri, pekçok Akkoyunlu devlet adamı, bey, kumandan ve yardımcıları ile askerlerini esir aldı. Fakat muhârebe meydanından kaçan Uzun Hasan yakalanamadı. Fâtih Sultan Mehmed Han, esir alınan Akkoyunlu âlimlerine hürmet gösterip, serbest bıraktı. Uzun Hasan safında olanKarakoyunluları da affetti. Akkoyunluların elindeki Osmanlı esirleri kurtarıldı. Fâtih, Otlukbeli Zaferinden sonra, üç gün muhârebe meydanında bekledi. Zaferin şükrünü yaparak, dört bin köle ve câriye âzâd etti. Doğu Seferine çıkmadan önce borç olarak dağıtılan yüz yük akçeyi (altı milyon altın lira, on milyon gümüş para) askere hediye etti. Sefer dönüşü Şebinkarahisar fethedildi.
Fâtih’in Doğu Seferi netîcesinde OtlukbeliZaferi kazanılmasına rağmen, pek büyük arâzi elde edilememesinin Fâtih’in sünnî ve Türk olan Akkoyunlulara karşı iyi niyet beslemesidir. Bununla birlikte bu savaş netîcesinde Fırat Nehrinin batısı kesin olarak Osmanlı hâkimiyetine geçti. Batılılar Osmanlı Devletini mağlup edip, İstanbul’a tekrar hâkim olamıyacaklarını kesin olarak anladılar. Anadolu birliğinin Osmanlılar tarafından sağlanacağı kesinleşip, Orta-Doğu yolu açıldı. Akkoyunlu ülkesinde taht mücâdelesi başlayıp, hânedan parçalandı. Karamanlı ülkesi Osmanlı hâkimiyetine geçti. Otlukbeli Zaferi öncesi ve sonrası tecâvüzlerini arttıran Haçlı korsanlarının Akdeniz ve Ege sâhillerindeki saldırıları da netîcesiz kaldı. Venedikliler de anlaşma istemek mecbûriyetinde kalınca, batıda ve doğuda Osmanlı Devletinin büyüklüğü kabul edildi.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.