Alm. Geld (n), Fr. Monnaie (f), argent (m), İng. Money. Eşyâya değer olabilecek kıymet ölçüsü(semen); kullanılmaya hazır satın alma gücü; ödeme aracı; servet biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan bir değer ölçüsü ve mübâdele aracı. Para, birinci olarak mübâdele aracı olması, ikinci olarak değer ölçüsü olması ve üçüncü olarak da tasarruf aracı ve sermâye unsuru olması bakımından ehemmiyet arz etmektedir.
Para çeşitleri: a) Belli ağırlıkta basılmış altın ve gümüş paralara genel olarak “Meskûkat” denir. Altın paralara “dinar”; gümüş paralara ise “dirhem” adı verilir. Gümüş mâdeni, para kıymetinde esas olmak üzere, gümüş para yerine çıkartılan ve diğer mâdenlerden basılan paralara “fülûs” denir. İktisad dilinde bu paralara “ufaklık para” da denir. Mâden değeri, resmî değerinden daha azdır.
b) İktisâdî kıymeti (kendi öz kıymeti), resmî para değerine eşit olan paralara iktisat biliminde “Mal-para” da denir. Klasik misâlini altın paralar yâni (dinar) teşkil eder.
c) Değeri altına göre tespit edilerek çıkartılan, bir nevî senet gibi düzenlenen; gerektiğinde kıymeti mâdene çevrilebilen paralara “temsîlî para” denir. Merkez bankalarınca daha önceleri çıkartılan (banknotlar) temsîlî paraya misâldir.
d) Diğer bir para çeşidini “fiyat-para” yahut “kâğıt para” veya “kaime”ler teşkil etmektedir. Bunların değerini garanti eden kıymetli mâden karşılığı yoktur. Devletin kânun kuvvetiyle desteklenerek alışkanlıkla tedâvülde kullanılan bir para çeşididir. Ayrıca piyasada kullanılan ve yukarda sayılmayan, piyasa muâmelelerinde işlem gören ve hesaplara intikâl eden bir para şekli daha vardır ki, buna da “kaydî para” adı verilir.
Paranın târihçesi: Paranın târihi, insanlık târihiyle başlar. İlk insan ve peygamber Âdem aleyhisselâmla birlikte para da tedâvüle girmiştir. İlk parayı Âdem aleyhisselâm basmıştır. Târihçilerin bildirdiğine göre, altın ve gümüş paraları yaygın olarak kullanan en eski millet, Anadolu ve Ege havzasındaki eski Yunanlılar olmuştur. Anadolu ve İtalya havzalarında M.Ö. 5 ve 4. yüzyıllarda tipleri pekçok değişiklik gösteren eski Yunanlılara âit krallar adına paraların basıldığı bilinmektedir. Genellikle bu paralar iri ve dikdörtgen şeklinde basılmaktaydı. Zamanla küçülen bu altın paralar, daha önceleri bir libre ağırlığında iken (yaklaşık 327 gr), daha sonraları üçte bir ağırlığa (109 gr), bilâhare daha da küçülerek bir ons ağırlığa (27 gr) kadar düşmüştür. Roma’ya ilk gümüş para M.Ö. 269 yılında girmiştir. Roma sikkelerinin basımı ise M.Ö. 180 yıllarına rastlamaktadır. Altın paranın Roma’ya girişi Kral Sulla devrinde olmuştur. Anadolu’da Lidya Kralı Gyges M.Ö. 7. yüzyılda yanları hafifçe yassıtılmış yumurta şeklinde birbirine eşit külçeler bastırmıştır. Kral Croesus ise, kıymeti devletçe garanti edilmiş altın ve gümüş paralar bastırmıştır. 1924 yılında, bugünkü Pakistan sınırları içinde kalan Aşağı İndus kıyılarında M.Ö. 2900 yıllarına âit paralar bulunmuştur. Asur hükümdarlarından Sennasherib’in M.Ö. 700 yıllarında bastırdığı yarım shekel ağırlığındaki (1 shekel= 224,5 gr) gümüş külçeler bulunan en eski paralardandır. M.Ö. 5. yüzyıla âit Çin (Sh) hanedanının altına resmî değer tâyin ettiği, ayrıca bakır ve kalaydan fülûs cinsinden ufaklık paralar çıkarttığı da bilinmektedir.
İslâmiyetten evvel Mekke’de, altın ve gümüş paralar Araplar tarafından kullanılmaktaydı. Bu kullanılan paralar içinde, Arapların ticâret yaptığı değişik milletlerin kullandıkları paralar da bulunmaktaydı. İslâm Devletinin kurulması ile hazret-i Peygamberimiz zamânında ve hazret-i Ebû Bekr’in halîfeliği zamânında bu paraların kullanılmasına devam edilmiştir. İslâmiyette ilk para 639 yılında, hazret-i Ömer’in halîfeliği zamânında basılmıştır. Hazret-i Ömer, Acem paralarının şeklini ve yazısını aynen bastırdı. Daha önce 20, 12 ve 10 kırâtlık olmak üzere üç çeşit dirhem (gümüş para) kullanılırken, hazret-i Ömer, bu üç çeşit dirhemin ortalamasını teşkil eden 14 kırât ağırlığında, ortalama bir dirhem yapmıştır. Önceleri çekirdek şeklinde çıkan dirhemlerin de, bilinen şekilde ilk yuvarlak baskısını yapmıştır. Bu şekilde yeni bastırdığı dirhemin on dörtte birine (1/14) bir kırât; 20 kırâta ise “bir miskâl” adını vermiştir. Hazret-i Osman’ın hilâfeti zamânında Taberistan’ın Hertek şehrinde, bu esaslar üzerinde altın ve gümüş paralar bastırılmaya devam edilmiştir. İslâm şekil ve alâmetleri ile ilk parayı ise Emevî Halîfesi Abdülmelik bin Mervân bastırmıştır.
Yakın zamâna kadar, bulunabilen paralara dayanarak Osmanlılarda ilk parayı Orhan Beyin bastığı kabul ediliyordu. Yeni bulunan bir sikkeye göre ilk paranın Osman Bey zamânında basıldığı kesin olarak tespit edilmiştir. Orhan Gâzinin bastırdığı ve akçe denilen gümüş paraların bir yüzünde “Mücâhidün-fî-Sebîlillah-es-Sultan Orhan”, diğer yüzünde ise “Duribe-fî-Bursa” yazılıydı. Bunların mevcudu kalmamıştır. Elde bulunan sikkelerin bir yüzünde “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah, Ebû Bekr, Ömer, Osman, Ali” isimleriyle diğer yüzünde, “Orhan bin Osman, Duribe-fî-Bursa” ifâdeleri yazılıdır. Bu paraların basılmasından sonra, tedâvülde olan Selçuklu paraları yavaş yavaş piyasadan çekilmiştir. Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul’u fethettikten sonra, bu zamana kadar kullanılmakta olan gümüş akçe yerine 1478’de 23 ayar ilk altın sikkeyi bastırmıştır. Kestirilen sikke ve akçelere, han, sultan gibi sıfatların kullanılması, Birinci Sultan Murâd devrinde başlanmıştır. Sultan Dördüncü Murâd Han zamânında Sadrazam Kemankeş Ali Paşa, akçenin yerini tutacak olan Para adında yeni sikkeler bastırmıştır. Yine aynı devirde Kuruş ismini taşıyan başka paralar da çıkartılmıştır. Sultan Üçüncü Ahmed Devrinde ilk olarak Lira tâbiri kullanılmaya başlanmıştır. Bu tâbirler günümüze kadar devam edegelmiştir.
Para standartları: Allahü tâlâ altın ve gümüş mâdenlerini para olarak yarattığı için, insanlık âlemi para olarak, hep bu mâdenleri görmüş ve kabûl etmiştir. Devlet gücü ile yapılan hiçbir baskı unsuru, bu kabul edilen değer ölçüsünü değiştirememiştir. Târih boyunca bunun tersi uygulamalar, hep menfî bir sonuç vermiştir. Altın ve gümüş mâdenlerinden biri târihin değişik zamanlarında, zamanın şartlarına göre para basılmasında değer ölçüsü olarak esas alınmıştır.
Gümüş standardı: Gümüşü esas alarak para basan devletlerde, bu mâden, para kıymetine ölçü teşkil etmiştir. Altın sikkeler külçe kıymeti üzerinden muâmele görmüştür. Altın ve gümüş mâdenler arasındaki kıymet durumları, piyasadaki arz ve talep dalgalanmalarına göre teşekkül etmiştir. Devlet kuvveti yalnız nizâmî ve resmî gümüş sikkelerin kabulünü mecbur tutmuştur. Bâzı toplumlarda sikke olarak basılan gümüş paralar, daha sonraları darphânelerin ihdâsı, kurulması ile buralarda hazırlanmaya ve basılmaya başlamıştır. Gümüş standardında, devletlerin ve ekonomilerinin güçlü olduğu zamanlarda, paranın kıymetiyle mâden bedeli arasındaki fark “tuğra resmi” olarak hazîneye intikâl etmiş; ekonominin zayıfladığı, daraldığı zamanlarda ise gümüş paranın ayarında düşüş yapma cihetine gidilerek, fülûs denilen paraların basılması cihetine gidilmiştir. Bazı zamanlarda ise gümüş paranın basım işi özel kesime bırakılarak, devletin kontrolu altında para basılmasına müsâade edilmiş, sâdece hazine adına “tuğra resmi” alınmıştır. Bu şekilde fertlerin kendi getirdikleri kıymetli mâdenlerin, devlet darphânesinde paraya çevrilmesine “serbest para kesimi” denilmiştir. Bu gibi durumlarda devletin kendisi para bastığı gibi, fertlerden gelen kıymetli mâdenleri de “tuğra resmi” karşılığında para olarak basmıştır. Altın mâdeni piyasada etkili rol oynamadığı zamanlarda, gümüş standardı düzenli olarak işlemiştir.
Çift metal standardı (Bimetallizm): Altın ve gümüş sikkeler, para kıymetine esas tutulmaktadır. Her iki metal da eşit şartlarda para fonksiyonunu görmektedir. Ancak iki mâdenin üretimi ve piyasada farklı değer kazanmaları hâlinde, “Kötü para iyi parayı piyasadan kovar” kâidesi çalışmakta, bu iki mâdenden hangisi kıymetlenirse, bu mâdene âit paranın piyasadan çekildiği ve daha kıymetsiz mâdenden basılan paraların piyasaya hâkim olduğu görülmüştür. Bu sistemin 19. yüzyılda bir süre aksaklık yapmadan işlediği görülmüştür. Ancak daha sonraları altın ve gümüş mâden üretimlerindeki farklı durumlar, iki mâden arasındaki dengeyi altın lehine bozmuştur. Spekülasyon faaliyetlerinin arttığı görülmüştür. Osmanlı Devletinde 1878 yılında, bimetallizm sisteminden altın standardına dönüş hareketinin başladığı görülmektedir.
Altın standardı: Altın standardını kabul eden memleketlerde, bu metal tek para ölçüsü olarak kullanılmıştır. Bu standardda yalnız altın mâdeninden serbestçe para kestirilmesi mümkündür. Altın paranın tedâvül etmesi, gümüş para sistemine göre daha kolay olmaktadır. Gümüş standardında, altın sikkeler, mal para statüsünde ve külçe kıymetinde, resmî bir değer tâyin etmeksizin tedâvül etmekteyken, altın para standardında, gümüş sikkeler dahi resmî ödeme aracı olma niteliğini muhâfaza etmektedir. Gümüş paraya resmî bir değer de tâyin edilmektedir. Ufaklık para olarak işlem görmektedir. Bu sistemin uygulanması Birinci Dünyâ Savaşı (1914-1918)na kadar devam etmiştir.
Altın ve gümüş standartlarında banknot basılması:
a) Altın sikke sistemi: Altın sikke karşılığında banknotlar çıkartılarak (altın karşılığı senet) tedâvüle arz edilmektedir. Bu sistemde, ellerinde banknot bulunduranlar, bunları mâdenî sikkelerle değiştirmek imkânına sâhiptirler.
b) Altın külçe sistemi: Bu sistemde de altın sikke karşılığında banknot çıkartılmasına devam edilmekte; ancak her banknot getirene altın sikke ile değiştirme işlemi yapılmamaktadır. Belli bir taban sınır tespit edilerek, altın külçe bedeli kadar banknot gösterene altın külçe verilmektedir. Birinci Dünyâ Harbi sonrasında bâzı Avrupa devletlerinde kısa bir süre için bu sistemin uygulandığı görülmüştür.
c) Altın kambiyo sistemi: Para kıymeti doğrudan doğruya Merkez Bankasındaki mâden ihtiyacına göre değil, altın sikke veya altın külçe sistemini uygulayan bir başka devletin parasına bağlanmaktadır. Altın kambiyo sistemi milletlerarası ödemelerde 15 Ağustos 1971 târihine kadar uygulanmıştır.
Zamânımızda, paranın milletlerarası kıymet ölçüsü ve ödeme vâsıtası niteliğinde olan dövizlere bağlı konvertibilite rejimlerine de aynı ad verilmektedir. Zamânımızda dolar, dünyâ piyasalarında milletlerarası likidite sağlayan başlıca döviz özelliği göstermektedir.
Kâğıt para basılması: Hükümetler, doğrudan doğruya bir kıymetli mâden karşılığı olmadan veya bir karşılık göstermeden devlet gücü ile îtibârî kıymette kâğıt paralar bastırmıştır. Devletler ihtiyaçlarını karşılamak veya buhranlı zamanlarda, savaş sonraları ekonominin depresyona (ekonomik kriz) girdiği devrelerde, doğrudan doğruya kâğıt para denilen “kâime” basma cihetine gitmişlerdir. İlk uygulamaları 18. yüzyıl sonralarında Fransa’da, ihtilâl sonrasında görülmüştür. Zamânımıza kadar uygulanmışsa da; enflasyona, spekülasyonlara, ekonomi idâresinin kontrolden çıkmasına ve daha birçok zararlara sebep olduğu görülmüştür.
Devletin paraya müdâhalesi: Târih boyunca hükümetler, yürürlükteki kânunlara dayanarak paraya, resmî bir karakter vermişler, bu ödeme ve mübâdele aracının niteliklerini tâyin etmişlerdir. Devletin paraya başlıca dört sebepten dolayı müdâhale ettiği görülmektedir. Devlet;
1) Para fonksiyonunu görecek maddelerin cinsini, büyüklüğünü, ağırlığını, ayarını ve taşıyacağı alâmetleri tâyin etmek zarûreti duymuştur.
2) Mâlî çıkarlar ve siyâsî sebeplerle paranın miktar olarak basılmasını ve piyasaya sürülmesini, piyasadan çekilmesini kontrol altında tutmuştur.
3) Para basma işlerini ya kendi üzerine almış veya kontrol etmiştir.
4) Kendi alâmetini taşıyan resmî ödeme araçlarının mübâdelelerde geçerli olmasını mecbûrî kılmıştır.
Türklerde para basımı: Osmanlılarda Darphâne Emîni, kubbe vezirlerinden ve defterdarlardan tâyin edilmekteydi. Para basmayla ilgili yayınlanan bir tamimde:
“...Sikke denilen şey, her devlet tebeasının alışverişte birbirini aldatmamak ve gerek ağırlığında ve gerek değerinde bir fesat olmamak için pâdişâh adına damgalanmış altın ve gümüş parçaları demektir. Memlekette geçen sikkenin ağırlığı ve değeri bilinmek için sâhib-i mülk olan pâdişâhın sikkesi olması lâzım gelir.” denmektedir.
Osmanlı para birimi Akçe idi. Akçe gümüş paranın adıdır (Bkz. Akçe). İlk zamanlarda bunların ayar ve ağırlığı hiç değişmezdi. Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında, altı kırat olan ağırlığı beş kırata indirildi. Bundan sonra bâzı sultanların devirlerinde değişik ağırlıklar uygulandı. Abdülmecid Han, 1840’ta sikke ayarını düzeltmek için yeni tesisler ve makinalar kurdurarak, 1843 sonlarına doğru yeni 40, 20, 10, 5 ve 1 paralık sikkeler kestirdi. 1898 senesinde bileşimi yalnız gümüş ve bakır karışımından meydana gelen 148.000 lira tutarında 10-5 paralıklar bastırıldı. Halk bunlara Metelik diyordu. Sultan Altıncı Mehmed Han devrinde 40 ve 10 paralıklar; 1840 senesinde, Kaime adı verilen 500 kuruşluk kıymetinde kâğıt paralar bastırıldı. 1851’de 10 ve 20 kuruşluk kaimeler piyasaya çıkartıldı.
Alınan bir kararla, 1863 Eylül ayında kaime basılmasına ve tedâvülüne son verildi. Bu târihten sonra tahsil ve tediye işlemleri yalnız mâdenî paralarla yapılmaya başlandı. 1876 senesinde, tekrar kaime bastırılması ve tedâvüle sokulması kararlaştırılmışsa da 1879’da tekrar tedâvülden kaldırılmasına karar verildi. Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han zamânında 1 Nisan 1916 târihli Tevhîdi Meskûkat hakkında Kânun-i Muvakkat ile altın, Osmanlı Devletinde kıymet ölçüsü olarak kabul edildi. Bu kânuna göre gümüş ve nikelden kesilmiş paralar altının kesri olarak ufaklık para kabul edildi. Sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde yürürlüğe konan Kavaim-i Nakdiye Nizamnâmesi ile para basma işi belli bir kânuna bağlandı.
Cumhûriyet devrinde, 1924 tarihli 411 sayılı kânunla 100 paralıklar çıkartıldı. 1940 târih ve 2257 sayılı kânuna göre 200 bin lira tutarında 10 paralıklar bastırıldı. 2257 sayılı kânunla gümüş paralar yürürlükten kaldırıldı. Bugün de hâlen tedâvülde bulunan kâğıt paraların üzerindeki îtibârî değerler, bir kıymetli mâden karşılığında tespit edilmezler. Kullanılmakta olan kâğıt paralar yâni banknotlar, altın paraya çevrilebilir olmaktan çıkmıştır. Birim paranın değeri, îtibârî bir özellik almıştır. Banknotların karşılığı, bir nevî Türk Lirasının mal satın alabileceği değer “satın alma gücü” olmuştur. Buna paranın iç değeri de denir. Bir de paranın dış değeri vardır ki, başka memleketlerin mal ve hizmetlerini satın alabilme gücü ile ölçülür; buna paranın dış değeri denir. Kâğıt para çıkartılması bir kânunla 1999 yılı sonuna kadar Türkiye Cumhûriyeti Merkez Bankasına bir imtiyaz olarak verilmiştir. İmtiyaz süresi, bitimine beş yıl kalıncaya kadar uzatılabilir. Paranın istikrârı konusunda da Merkez Bankası vazifelidir.
1983’ten sonra çıkartılan kânun hükmündeki kararnâmelerle, Türk Parasını Koruma hakkındaki kânun hükümlerinde, milletlerarası liberal sistemin uygulanması yönünde, bâzı yeni düzenlemeler yapılmıştır.
Türkiye’de 11 Ağustos 1989 târihli Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar” ile Kambiyo Rejimine geniş ölçüde serbesti getirilmiştir. Paranın kullanılma alanını genişletmeyi amaçlayan bu karar ile, konvertibilite için gerekli olan kânûnî çerçeve büyük ölçüde sağlanmıştır.
Daha sonra Uluslararası Para Fonu (IMF) ile teknik düzeyde bâzı görüşmeler yapılmış 22.3.1990 târihinden îtibâren, Türkiye’nin 14. madde (IMF Anlaşması) statüsünden 8. madde statüsüne geçtiği ve bu maddenin yükümlülüklerini kabul etmekte olduğu IMF’ye resmen bildirilmiştir. Türkiye’nin bu kararı Fon İcra Direktörleri Kurulunca tescil edilmiş ve durum 3.4.1990 günü IMF’nin bir basın bildirisiyle açıklanmıştır. Böylece Türkiye’nin kambiyo rejimi büyük bir serbestiye kavuşturulmuştur. Mevcut kambiyo rejiminin (1993 yılı îtibâriyle) birçok OECD ülkesinin (meselâ; İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İzlanda) kambiyo rejiminden daha liberal olduğu söylenebilir.
Başlıca Para Birimleri
Ülkeler Para Birimleri
Afganistan Afgani-100 Pul
Almanya Alman Markı-100 Fenik
ABD Amerikan Doları-100 Pens
Arabistan Riyal-22 krş.
Arjantin Arjantin Pezosu-100 Sentavos
Arnavutluk Arnavutluk Leki-100 Kentar
Avustralya Avustralya Doları-100 Sent
Avusturya Avusturya Şilini-100 Groşen
Belçika Belçika Frangı-100 Santim
Birleşik Arap Cum Mısır Lirası-100 Kuruş
BDT Rus Rublesi-100 Kopek
Birmanya Birmanya Kıyatı-100 Pya
Bolivya Bolivya Pezosu-100 Sentavos
Brezilya Yeni Brezilya Kuzeyrosu-100 Sentavos
Bulgaristan Bulgar Levası-100 Stotinki
Burundi Burundi Frangı-100 Santim
Büyük Britanya Sterlin-20 Şilin
Cebelitarık Cebelitarık Lirası-20 Şilin
Cezayir Cezayir Dinarı-100 Santim
Çekoslovakya Çekoslovak Kronu-100 Heller
Çin Halk Cum. Çin Juanı-10 Tsjao
Çin (Milliyetçi) Yeni Taivan Doları-100 Sent
Danimarka Danimarka Kronu-100 Öre
Dominik Cum. Dominik Pezosu-100 Sentavos
Ekvador Ekvador Sükrü-100 Senta
Fas Dirhem-200 Fas Frangı
Filipinler Filipin Pezosu-100 Sentavos
Finlandiya Finlandiya Markkası-100 Pennia
Fransa Fransız Frangı-100 Santim
Gambia Gambia Lirası-20 Şilin
Gana Yeni Gana Sedisi-100 Peseva
Gine Gine Frangı-100 Santim
Guatemala Guatemala Ketzali-100 Sentavos
Güney AfrikaCum. Güney AfrikaRandı-100 Sent
Habeşistan Habeşistan Doları-100 Sent
Haiti Haiti Gurdu-100 Santim
Hindistan Hindistan Rupisi-100 Paisa
Hollanda Hollanda Florini-100 Sent
Hollanda Antilleri Hol. Antilleri Florini-100 Sent
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.