Alm. Fallschirm (m), Fr. Parachute (m), İng. Parachute. Bir cismin veya kişinin havada düşüşünü frenlemeye veya süratli bir hava vâsıtasının iniş esnâsında süratini azaltıp durdurmaya yarayan kubbe biçiminde bir yelken.
Paraşüt, ipekten veya naylondan yapılmış kubbe biçiminde bir yelkenden meydana gelir. Bu yelken çevresine eşit aralıklarla tutturulmuş askılar yardımı ile bir paraşüt kemerine veya yeleğine bağlanır. İnsan vücudunun serbest düşme hızı sâniyede 50 m kadardır. Paraşüt kullanmakla bu hız sâniyede 6 veya 7 m’ye iner. Bu da 2,5-3 m yükseklikten atlayan insanın düşme hızına tekâbül eder. Paraşütün açılışındaki vurma şiddeti, normal şartlarda yaklaşık olarak 500-600 kg arasında değişir, fakat 1000-1500 kg’a kadar da çıkabilir. Uçaktan atlanabilen asgarî yükseklik eğitim için 300 m, askerî harekâtta 200 m’dir. Bir kurtarma paraşütünün ağırlığı 8-8.5 kg ve yüzeyi de 50 m2dir.
Paraşütçülüğün târihçesi: Paraşüt fikri çok eski zamanlara dayanır. O kadar ki insanın uçmak düşüncesinden evvele âit bir düşünce mâzisi vardır. İlk paraşütle atlayışın 1306’da yapıldığına dâir târihî vesikalar, Pekin Mahzenlerindeki târihî dokümanlar arasında bulunmuştur.
Vesikalarda, imparatorun tahta çıkışı sebebiyle bu târihte bir cambaz paraşütçünün, Çin sarayı hânedânına yüksek bir binânın üzerinden atlayarak gösteriler yaptığı anlatılmaktadır. Ancak bu akrobatların kullandığı paraşütler bambudan veya kâğıttan yapılmış büyük şemsiyeler şeklindeydi.
İlk ciddî paraşüt atlayışı diyebileceğimiz tecrübe 1617’de İtalya’nın Venedik şehrinde bir kuleden Macar ilim adamı olan Fause tarafından başarıyla yapılmıştır.
1777 târihinde Joseph Montgolfier, Fransa’da bir evin çatısından paraşüt atlamaları yapmıştır.
1783’te fizikçi Sabestian Lenormand adındaki bir Fransız, koni şeklinde bir paraşütle Montpellier meteoroloji kulesinden atlayarak sağ sâlim yere inmiştir. Beanchart ise halkın önünde yaptığı uçuş denemelerinde, bâzan çeşitli hayvanları büyük şemsiyelere bağlayarak boşluğa bırakmıştı. Fakat bu târihlerde yapılan atlayışlar yüksekçe bir yerden atlamaktan ileri gitmiyor, sâdece toplulukların meraklarını giderici mâhiyette oluyordu.
Balonların gelişmesiyle paraşüt daha mühim bir mevki kazanmıştır. Jean Pierre 1785 yılında Manş Denizini geçerek, Frankfurt şehrinde gösteriler yapmış, bu sırada balonun gaz tazyikiyle patlaması yüzünden kendisi balonun altındaki paraşüt sayesinde kurtulmuştur. Bununla birlikte gerçek anlamda paraşütle havadan ilk iniş 22 Ekim 1797’de Andrea Jacques Garnerin tarafından gerçekleştirildi.
Paris’teki Moncean Parkı üzerinden 1000 metre yüksekliğe varınca, balonu sepete bağlayan ipleri keserek balondan ayrılan Garnerin, Moncean Ovası üzerinde çok tehlikeli bir şekilde sallanarak yere indi. Sallantılar paraşütün altında sıkışan havanın çıkacak yer bulamayıp ancak paraşütün etek kenarlarından çıkmasından ileri geliyordu. Garnerin 1000 m irtifadan balonun altında bulunan paraşütle atlaması, zamanın Avrupasında büyük yankılar bırakmıştır. A. Garnerin bu atlayışta konik paraşüt yerine, yarım küre şeklinde paraşüt kullanmıştır.
Bu târihten sonra Astronom Lanan paraşütün kubbesinde havanın akımını temin eden tepe deliğini açarak rakkası (sallantıyı) önlemiştir. Bundan sonra Lorenz Hengler 1832 yılında paraşütlerde oldukça mühim değişiklikler yapmıştır. 1814 yılında Eliza Garner isimli kadın, birçok atlayış yaparak paraşütçülük târihine ilk kadın paraşütçü olarak geçmiştir. Uçakların keşfedilmesiyle paraşüte duyulan ihtiyaç daha da artmış ve uçaktan ilk atlayışı Berry isimli bir Amerikalı yüzbaşı 1912 yılının mart ayında Sant-Louis’ta gerçekleştirmiştir. Uçakta oturan Berry, uçağın alt kısmındaki bir torbaya yerleştirilmiş paraşüte askılarla bağlanmıştı. 19 Ağustos 1913’te Fransız pilotu Pegoud Bleriot’un da uçaktan paraşütle atlayışı vardır. Birinci Dünyâ Savaşı sırasında paraşüt; balonla uçan pekçok havacı ve gözlemci kadar, sayısız uçak pilotunun da hayâtını kurtarmıştır. O günden bu yana paraşütçülük hem savaş, hem spor, hem de kurtarma tekniği oldu. Hava vâsıtalarının kullanılış alanlarının artması ile paraşüt çok seri bir şekilde tekâmül ettirilerek bugün çeşitli gâyeler için çok çeşitli paraşütler yapılmaktadır.
Paraşütçülüğün Türkiye’de gelişmesi: Türkiye’de paraşütçülük alanında ilk çalışmalar SSCB’den çağırılan bir öğretmenin yönetiminde, Türkkuşu’nun kurulması ile başladı (3 Mayıs 1935). İlk Türk paraşütçüsü Abdurrahman Türkkuşu, ilk paraşütle atlayışını 1935 yılının Eylülünde yapmıştır. Çalışmalar İnönü ve Etimesgut havaalanlarında yapılıyordu. 1939 yılında İnönü’de o zamanki adı ile açılan “Gedikli Hazırlama Yuvası”nda düzenlenen kurslarda, atlayışlarla birlikte uçuş eğitimine de yer verilmiştir. Bu arada amatör paraşütçü adayları da kurslara alınmaya başlandı. Paraşütçülük çalışmaları 1947-1950 yılları arasında bir duraklama geçirmiştir. 1950 yılında Hava Harb Okulunun kurulması ile, bu öğrencilere paraşüt kursları düzenlenmiştir.
1951 ve sonralarında Cumhurbaşkanlığı Muhâfız Alayı Paraşüt Bölüğü kursları ile Kara Kuvvetlerinde de kurslara başlandı. Gelişme 1963 yılında açılan geniş çaplı tekâmül kursları ile hızlandı.
1967 yılından îtibâren Türkkuşu Paraşüt Okulu, spor paraşütçülükte büyük bir gelişme ile çalışmalarına hız vermiş ve 1969 yılında Birinci Türkiye Millî Paraşüt Şampiyonası düzenlenmiştir. Bu tarihten sonra aralıksız milletlerarası müsabakalara iştirak edilmiş ve bilhassa Balkan şampiyonalarında gerek ferdî, gerekse takım hâlinde kıymetli dereceler alınmıştır.
Paraşütün kullanıldığı yerler: Paraşüt günümüzde iki esas gâye için kullanılmaktadır:
1. Askerî Maksatla: Hava indirme birliklerinin askerî alanda gelişmesiyle paraşüt aranılan bir malzeme hâline gelmiştir. Böylece askerî birliklerin düşmanın derinliklerine indirilmesi ve baskın yapma imkânı elde edilmiştir. Bugün paraşüt askerî alanda personel, araç, malzeme, silâh ve cephâne indirilmesinde kullanıldığı gibi, tehlikeli bir durumda uçaklardan atlamak ve yüksek süratli uçakların inişini frenlemek maksadıyla da kullanılmaktadır.
2. Sivil Sahada: Spor maksadı ile çeşitli tipte paraşütler kullanılmaktadır. Dünyânın her yerinde bu maksatla okullar açılıp, kurslar verilmekte ve çeşitli müsâbakalar yapılmaktadır.
Alman Kostelesky’nin buluşu olan dilimli paraşüt, çok gözenekli olduğu için büyük hızlara daha elverişli olup çok da dengelidir. Bâzı paraşütler yere yayıldığı zaman düz olur. Bâzıları ise, yine kubbe biçiminde kalır. Ayrıca son zamanlarda Rusların kullandığı kare şeklindeki paraşütleri de saymak gerekir.
Kullanılış maksadına göre paraşütler: Personel, malzeme, iniş fren paraşütleri ve viril önleyici paraşütler olarak sınıflandırılır.
1. Personel paraşütleri: Askerî maksatlarla personel indirmek için veya spor maksadıyla kullanılır. Personel paraşütleri de kendi aralarında üç çeşittir.
a) Otomatik Paraşütler: Bu cins paraşütler, atlayışta atlayıcının hiçbir hareketi olmadan, uçağı terk etmesiyle birlikte uçağa bağlı olan statik bir kablo ile açılan paraşütlerdir.
b) Serbest atlayışlarda kullanılan paraşütler: Bu cins paraşütlerde atlayıcı uçaktan atladıktan sonra, deklanşör denilen kolu ve buna bağlı deklanşör pimini çekerek paraşütünü açar. Bu açılmada önce rehber paraşüt dışarı fırlayarak kubbeyi dışarıya çeker ve paraşüt dolar.
c) Pilot paraşütleri: Uçaklarda tehlikeli bir durumda, atlayarak kurtulmak için kullanılan paraşütlerdir. Minder tipinde ve sırtta taşınan cinsleri vardır.
2. Malzeme (yük) paraşütleri: Havadan malzeme, araç, silâh ve cephâne indirilmesinde kullanılır. Çok çeşitlidir. Ya sayıları iki ila on arasında değişen paraşütler bir salkım halinde malzemeye bağlanır veya 1000-1500 kg’lık özel ağır yük paraşütleri kullanılır. Bir ağır yük paraşütünün çapı 20 cm, açılmış hâlde yüzeyi 500 m2dir. Feza araştırmaları için kullanılan özel cihâzların ve füzelerin bütününün veya bazı bölümlerinin yere indirilmesinde de paraşütlerden faydalanılmaktadır.
3. İniş fren paraşütleri: Yalnız tehlikeli inişlerde değil bütün iniş şartlarında kullanılmakta olup, flaplarla aynı vazifeyi görmektedir. Uçaklarda frenleme paraşütü olarak, büyük hızlarda iyi denge sağladığı için genellikle dilimli paraşüt kullanılır. İniş ânında yerle temasa müteakip iniş paraşütü açılarak uçağın kısa mesâfede durmasını sağlar.
4. Viril önleyici paraşütler: Virile girmek üzere olan bir uçağı normal uçuş hâline döndürmek için kullanılır. Viril bir denge hâli olduğuna göre, virilden çıkabilmek için dengeyi bozmak gerekir. Bu maksat için kanatlardan birinin ucuna yerleştirilmiş olan paraşüt kullanılır. Paraşüt açılarak uçağın durumunu değiştirir ve uçağı yeniden kontrol edilebilir duruma getirir.
Paraşütün katlanması ve bakımı: Paraşütü katlamak için, yelken ve askıları, paraşüt çantası içine îtinâ ile yerleştirmek gerekir. Bu katlama kullanma sırasında paraşütün kolayca açılmasını sağlayacak şekilde, sıkı kurallara uyularak yapılır; aksi takdirde kötü katlanmış bir paraşütün açılmama tehlikesi vardır. Devamlı kullanılmayan paraşütler belirli zaman aralıkları ile açılıp havalandırılır, dikkatli olarak gözden geçirilir ve tekrar usûlüne göre katlanıp muhâfaza edilir.
Paraşütün kısımları: Genel olarak paraşütler beş kısımdan ibârettir.
1. Komple kubbe: İçi hava ile dolarak personel ve malzemeyi taşıyan kısımdır. İpek veya naylon kumaştan dilimler hâlinde yapılıp birleştirilmiştir. Tepesinde hava deliği vardır. Ön paraşüt veya yardımcı(rehber) paraşüt vâsıtası ile çekilerek torbasından çıkarılır. İplerle paraşüt kemerine veya yeleğine bağlanmıştır.
2. Açma torbası (navlaka): Komple kubbenin açılma kolaylığını sağlamak maksadı ile özel bir teknikle içine yerleştirildiği bu torba, pamuklu kumaştan yapılmıştır. Torba ile irtibatlı olan statik kablo, paraşütün açılmasını müteakip torba ile birlikte uçakta kalır. Statik kablonun ucunda düğmesine basıldığı zaman açılan, takıldığı yerde aşağı çekilince kendiliğinden kilitlenebilen bir statik kanca asılıdır. Açma torbasının dışında askı iplerinin takılacağı bez halkalar bulunur.
3. Paraşüt çantası: Kuşam tertibatına bağlı olan bu çanta, açma torbasını muhâfaza eder. Üzerinde statik kablo yerleştirme lâstikleri vardır. Dört kapağın uçlarında can ipiyle kapanmayı sağlayacak dört adet bez halka bulunur.
4. Kuşam tertibatı: Her boydaki insana rahatlıkla ayarlanabilir şekilde kolonlardan yapılmış olup, otomatik kilit vasıtası ile kilitlenir. Kuşam tertibatındaki kolonlar: Kaldırıcı kolonlar-sırt çapraz kolonlar-göğüs çapraz kolonları ve bacak kolonları olarak dört kısımdan ibarettir.
5. Otomatik kilit: Göğüs kilidi, göğüs hizasında bulunup, bacak ve göğüsten gelen dört kolonu birleştirip kilitlenir.
Paraşütün Yapımı ve Kullanılan Malzeme
Yapımı: Paraşütler genellikle, üçgen biçimli, çok katlı kumaş parçalarının birbirine dikilmesiyle yapılır. Her parçanın paraşüte gerekli biçim ve büyüklüğü verebilecek boyutlarda kesilmesi gerekir. Paraşüt yapımında mâliyet önemli bir faktördür. Bu yüzden, belirli özellikleri verecek en sâde biçim seçilir.
Havadan ikmâl paraşütleri (havadan yardım malzemesi ve silâh indirme) çok büyük olduklarından (bâzı durumlarda 20 m çaplı), beş bölümden meydana gelirler. Birinci bölüm, güçlü hava basıncına dayanabilecek bir tepe bölümü, ötekiler de, hava akımını yayan ve direnç, hâsıl eden daha hafif yapılı yan bölümlerdir. Bu usûlün geliştirilmesiyle üç değişik büyüklükte paraşüt yapılmasını sağlayan kare biçimli kumaşların üretimine geçilmiştir. Her karenin bir kenarı dört metre uzunluğundadır. Bunlar birbirlerine çaprazlama birleştirilir. Beş kareden meydana gelen bir paraşüt 250 kg, on iki kareli 700 kg, yirmi kareli paraşütse 1200 kg taşıyabilir.
Malzeme: İkinci Dünyâ Savaşına kadar paraşütler, ya keten, pamuk ve ipek gibi tabiî ipliklerden veya viskoz ve asetat ipliği gibi selüloz liflerinden yapılmaktaydı. Keten ve pamuk ipliğinin kalın, ipeğin de pahalı olması sebebiyle, 1939’da ABD ve Almanya’da naylonun bulunmasına kadar, yalnızca belirli biçimlerde paraşüt yapılabildi. Çok güçlü ve paraşütün açılması sırasında meydana gelen şoklara çok iyi dayanan naylon, kısa zamanda öteki tabiî ipliklerin yerini aldı. Yeni geliştirilen yapım usûlleriyle her tür naylon iplik üretilebiliyordu. Naylon ipliğiyle dokunmuş paraşüt kumaşının tek olumsuz yanı, sıcak bir ortamda yumuşayıp delinmesiydi. Bu da, kumaşa ince bir silikon tabakası kaplanarak çözüldü. Ancak, naylon paraşütlerin korunmalarında en basit usûl, paraşütün çok dikkatli katlanıp toplanmasıdır.
Çapraz biçimli havadan ikmâl (malzeme atma) paraşütleri, polipropilen ipliğinden dokunmuş kumaşlarla yapılır. Bu madde, ucuz olmanın yanı sıra, sert ipliğin, paraşütün çok çabuk şişmesine yardımcı olduğunu da göstermiştir. Krepon kağıdı ve polietilen paraşütlerle de bâzı deneyler yapılmış, ama bunların, malzeme ve üretim usûlü olarak, seri üretime uygun olmadıkları anlaşılmıştır.
Naylon ipliğinden dokunmuş paraşüt kumaşları ve kolanlar, eskiden kullanılan keten ve pamuk gibi tabiî ipliklerden yapılmış kumaşlardan, hem daha az yer kaplar, hem de çeşitli işlemlerden geçirilip boyanarak, güneş ışınlarına karşı daha dayanıklı bir hâle getirilebilirler. Pilot kabininde uzun süre güneş ışınları altında, kalan paraşüt kolan ve bağlarının, böyle bir özellik taşımaları oldukça önemlidir.
Paraşütle İlgili Bâzı Tâbirler
Paraşüt gözenekleri: Bir paraşütün içine giren havanın kaçmasını sağlayan delikler.
Yükselmeli paraşüt: Kubbe kısmının altında toplanan havayı dışarı atmağa yarıyan deliklerle donatılmış eğitim paraşütü. Bu delikler, paraşüte, yerde bir taşıtla çekildiği zaman bir yükselme kuvveti sağlar.
Delikli paraşüt: Yelken (kubbe) kısmı, frenleme, yatay yer değiştirme veya yükselme için gerekli kuvvetleri sağlayacak şekilde biçim ve yön bakımından ayarlanabilen deliklerle donatılmış paraşüt.
Paraşüt birlikleri: Paraşütle iniş yapmak üzere yetiştirilmiş, havadan taşınan askerî birliklerdir.
Paraşüt brövesi: Hava indirme personelinin eğitimini tamamlayıp, belirli testlerde başarı kazandığını gösteren madenî plâkadır.
Paraşüt katlayıcılar: Paraşütlerin usûlüne uygun olarak katlanması ve kullanılmağa hazır durumda muhafazası ile görevli kimselerdir.
Paraşüt kulesi: Paraşütle atlama eğitiminin yapıldığı kule.
Paraşütle atlama: Taktik maksatlar için belli bir bölgeye havadan inmek veya bir tehlikeden kurtulmak için uçaktan paraşütle yapılan atlayış.
Paraşütle indirme (atma): Bir uçaktan paraşütle insan veya malzeme atma işlemidir. Malzemeler kapalı malzeme kapları ile indirme bölgesine atılır.
Paraşütçü: Bir hava taşıtından paraşütle atlayarak yere inen kimse. Askerî bir uçaktan paraşütle atlamak ve yere iner inmez savaşabilmek için eğitim görmüş asker.
Paraşütle atlamanın askerî amaçlarla kullanılması Avrupa ordularında, İkinci Dünyâ Savaşından önceki, yıllarda başladı. Ama paraşütle atlama, deney safhasını ancak İkinci Dünyâ Savaşında aşarak, ortaya havadan taşınan yeni bir askerî birlik biçimi çıkmasına yol açtı. Paraşütçü birlikleri de, öncü birlikler olarak görev yapmağa başladı. Daha sonra uçaklarla veya helikopterlerle taşınan birliklerden yararlanıldı. Gerçekten de paraşütçüler çoğu zaman nakliye uçaklarının inmesine elverişli yerleri veya hava alanlarını ele geçirmekle görevli birliklerdir. Ayrıca, bağımsız komando birlikleri olarak görev yapar. Bu görevler daha ziyâde stratejik noktaların veya kritik bölgelerin ele geçirilmesi veya düşman tarafından kullanılmaz hâle getirilmesidir.
Paraşütçü olarak yetiştirilecek kimseler; vücut bakımından sağlam, irâdesi kuvvetli ve güç şartlar altında görev yapmaya ve hayatını idâreye müsait kimseler olmalıdır. Gece hayatına, içkiye, kumara düşkün; güçlükler karşısında çabuk yılan ve sır saklamasını bilmeyen kimselerden paraşütçü olamaz.
Paraşütçünün giyimi ve donatımı onun hareket kâbiliyetini azaltmayacak ve soğuk havada azamî ısıyı sağlayacak şekilde düşünülmüştür.
Paraşütçünün silâhları da hafif ve az yer tutacak biçimde düşünülmüştür. Bu silahlar ve cephâne, ya doğrudan doğruya uçaktan özel kutular içinde atılır veya paraşütçünün gövdesine yirmi metre kadar uzunlukta bir bağla tutturulmuş torbalarla indirilir. Bu usûl düşme hızını yavaşlatır ve paraşütçüye iner inmez silah ve malzemesini kısa zamanda toparlamasını sağlar.
Paraşütçülük: Paraşüt kullanma veya paraşütle atlama işi.
Paraşütlü: Paraşütü olan.
Paraşütlü işaret fişeği: Atıldığı zaman açılan paraşütü, aydınlatma mermisinin düşme hızını azaltır ve uzun süre üzerinde bulunduğu araziyi aydınlatır. Gece muharebe sahasını aydınlatmak maksadı ile kullanılır.