Alm. Pergament (m), Fr. Parchemin (m), İng. Parchment. Üzerine yazı yazmak ve resim yapmak için kullanılmak üzere, özel olarak hazırlanmış hayvan derisi. Parşömenin M.Ö. 2. yüzyılda Pergamus (Bergama) şehrinde keşfedildiği söylenir. Bundan önceki devirlerde, papirus kâğıdına yazı yazılırken, bu maksatla hayvan derileri de kullanılırdı. Bu deriler sâdece kurutulurdu. Bu bakımdan papirus kadar iyi değildi.
Perganon Kralı II. Eumenes, Bergama’da bir kütüphâne kurmak istiyordu. Fakat Mısır Hükümdarı Epiphane (M.Ö. 205-181) papirus ihrâcını yasakladığından, Bergamalılar papirus yerine kullanılabilecek parşömen yapım metodunu M.Ö. 190’da geliştirdiler ve sözkonusu kütüphane keçi derisine yazılmış kitaplarla kuruldu. Parşömen yapım tekniğinin geliştirilmesi ile en kıymetli kitaplar bu tür kâğıtlar üzerine yazıldı. Fakat bununla berâber, papirüs gerek tedârikinin kolay oluşu, gerekse daha az mâliyetli oluşu sebebiyle, bundan sonra uzun yıllar kullanıldı.
Parşömen, önceleri, kirli sarı renk tonundaydı. Çünkü o yıllarda henüz beyazlatma işlemi bilinmiyordu. Ancak çok kıymetli el yazmalarında altın ve gümüş harflerle yazılan yazının daha güzel görünmesi için eflatunî kırmızı renge boyanırdı. Bu boyama işlemi, Hıristiyanlık döneminde mukaddes kitaplar için yapıldı ve asrımıza kadar devam etti. Duâ kitapları için siyaha boyama da yapıldı.
Parşömen üzerine en eski el yazmaları 3. asra kadar gitmektedir. Yedinci yüzyılın sonundan îtibâren parşömen her yerde papirusun yerini almıştır. Beşinci yüzyıldan 15. yüzyıla kadar hemen hemen bütün el yazması eserler parşömen üzerine yazıldı. Bu şekilde artan talep, parşömen üretimi konusunda önemli bir sanâyinin gelişmesine sebep oldu. Bu sanâyide çalışan işçilere “pergaminari” denilmekteydi. Artan tüketim, üretimi yetersiz hâle getirdi ve tabiî ki fiyatlar yükseldi. Bu durumda ekonomikliği sağlamak bakımından daha az önemli ve târihî değeri daha az olan belgeler, silinmek sûretiyle veya önceki yazılar yıkanılarak, yeniden kullanıldı.
Parşömenin esası olan, hayvan derisinin normal işlenme metodu şöyledir. Derinin tüyleri kırkılır; kıl dipleri alınır; kazınır, parlatılır, kireçle muâmele edilir; gerilir ve kurutulur. Bazan sünger taşı ile oğulur. Tüyleri kesilen deri kireçlendikten sonra yarım silindirik bir ağaç üzerine serilerek bıçakla kazınabilir. Bol su ile yıkanır. Bu şekilde temizlenen deri bir tahta üzerine gerilerek tebeşir tozu serpilir ve yukarıda bahsedildiği gibi gâyet düzgün bir sünger taşı ile oğalanır. Bu işlemler sırasında derinin yüzeyinin çizilmemesine dikkat edilir. Bu şekilde hazırlanan deri, bir çerçeveye gerilerek kurutulur. Böylece îmâl edilen parşömenin, üretim metodları zamanla daha da gelişmiştir.
Parşömen en çok genç dana, koyun ve keçi derisinden yapılırdı. Kuzu derisi daha beyaz ve daha ince olduğundan tercih edilirdi. Bütün bu deriler, parşömen yapılmadan önce hertürlü yağdan temizlenirdi.
Ortaçağda parşömenin hazırlanması ve kullanılması zaman ve yer bakımından çok değişiklik göstermektedir. Onuncu yüzyıla kadar el yazmalarında kullanılan parşömen, genellikle yüksek parlaklıkta, çok ince ve beyazdı. Daha sonra kalite bozularak, ekseriya sert, kalın, yağı iyi alınmamış ve şeffaf özellikler gösteren parşömenin kullanıldığı görülmektedir. Sonra kâğıt kullanılmaya başlandı ve parşömenin yerini aldı ve matbaanın keşfi hat sanatını (kısmen) öldürdü. Parşömene yazılan kıymetli kitaplar az veya çok sayıda dört yapraklı formalardan meydana gelirdi.
Bugün parşömenin kullanılışı oldukça azalmakla beraber, çok uzun ömürlü olup, resim yapmaya ve yazı yazmaya çok uygun olduğundan bazı lüks kitaplar ve önemli vesikalar için kullanıldığı görülmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.