Amerikalı kutup kâşifi. Kuzey kutbunu keşfetmiştir. 1877’de Bowdoin Kollejinden mezun oldu. 1881’den îtibâren ABD’nin Deniz Kuvvetlerinde sivil mühendis olarak çalıştı. 1884-1885’teNicaragua Kanalının ölçüm işlerinde, sorumlu mühendisin baş asistanlığını yaptı. Grönland Adasının içerisindeki buzullar hakkında bir kitap okumasından sonra tropikal bölgeler konusundaki merâkı, kutupların keşfine dönüştü.
1886’da kuzeye doğru seyâhate çıktı. Danimarkalı Christian Maigaard’ın yardımıyla, o âna kadar ulaşılabilen en iç bölgelere kadar ilerledi. 1891’de Kuzey Grönland Adasına ilk seyâhatini organize etti. 1891 Haziranında Kite adlı gemiyle, İnglefield Körfezine doğru hareket etti. Müteakip kış, kızaklarla kuzey kutbunun buzullar üzerinde ilk ve en önemli gezisini yaptı. Eskimolar gibi kuşanan ve onlar gibi hareket eden Peary ve Norveçli Ervind Astrup, kuzeydoğuya, Kuzey Buz Denizine doğru ilerlediler. -15°C’nin altındaki soğuklarda yapılan 2160 km’lik bir turla Grönland’ın ada olduğunu ortaya çıkardılar.
Peary, bu esnâda hazırladığı Kuzey Kutbu Seyâhatinin Gizli Yönleri adındaki kitabında; mühendislik temellerinin ve askerî organizasyonunun eskimoların yaşayış ve ulaşım metodlarıyla birlikte kullanımının kendini başarıya ulaştırdığını söyledi. Seyâhatleri esnâsında nispeten daha sıcak ve fırtınalara karşı daha dayanıklı olan kar evlerinde kaldılar. Hafif, yumuşak eskimo elbiseleri giydiler. Bu seyâhat esnâsında tüfek, kronometre ve sekstant gibi birkaç âlet hâriç uyku tulumlarını, çadırları, kamp malzemelerini bile kullanmadılar.
1893-1895’te, 1896, 1897, 1898-1902’de ve 1905-1906’da kutba gittikçe yaklaşan seyâhatler yapıp ilmî bilgiler elde eden Peary; 1908’de Roosevelt adlı gemisiyle oldukça kuzeyde olan Ellesmere Adasındaki Cape Sheridan’a vardı. 1 Mart 1909’da senenin en soğuk, dolayısıyla en uygun zamânında Peary’nin grubu Cape Columbing’den buzullar arasındaki 400 millik aralık boyunca hedefe doğru ileri harekete geçtiler. 24 adamı, 133 köpeğin çektiği 19 kızağı vardı. Yanlarına yiyecek alarak, hem kendileri hem de köpekler için kızılderililerin yediği Pemmican adında bir yiyecek almışlardı. Mevcut ihtiyaç maddeleri miktarı azaldıkça; kısım kısım en zayıf köpekler ve en kötü kızaklarla yanlarına sâdece sâhile ulaşana kadar yetecek yiyecek alıp, sekstantla yollarını bulabilecek bir görevli komutasında geri dönüyorlardı. Robert A. Bartlett’in komutasında 1 Nisanda ayrılan en son grup 160 km daha beride idiler. Peary, Henson ve 4 eskimodan meydana gelen ekip, yükleri hafifletilmiş kızaklarla yola devâm etti.
6 Nisanda kutba sâdece 5 km kalmıştı. Kutbu geçmeyi müteâkip, geçtiklerine emin olmak için her istikâmette km’lerce yol aldılar. 23 Nisanda Cape Columbia’ya geri döndüler. 1909 Eylülünde Roosevelt adlı gemileriyle Labrador’a vardıklarında, daha önce 1891’de yanlarında seyâhate çıkan Cook’un 1908’de Kuzey Kutbunu çoktan keşfetmiş olduğu iddiâlarını öğrendiler. Cook’un daha önceden Axel Heiberg Adasına kadar yapmış olduğu hakîki seyâhatle Kuzey Kutbuna olan hayâlî seyâhatinin yayınlanması, Peary’in Kuzey Kutbu adlı kitabının basımını altüst etti. 1910’da Cook’u destekleyenlerin karşı çıktığı birçok farklı hususlara rağmen basıma girdi. Fakat Peary’nin iddiaları ilim adamları tarafından kabul ediliyordu. 1911’de Peary’nin başarısı kabul edildi ve kongre bir fert olarak onu Tuğamiralliğe yükseltti.
Kâşif, hayâtının geri kalan kısmını emekli olarak harcadı. 1912’de havacılıkla ilgilenmeye başladı ve Birinci Dünyâ Savaşı esnâsında Sâhil Hava Savunma MillîKomitesinin başkanlığını yaptı. 20 Şubat 1920’de Washington’da öldü.
Gezilerindeki incelemelerini kitap hâlinde neşretmiştir. Bunlar; Büyük Buz Üzerinden Kuzeye Doğru (Northword Qver the Great Ice), Kuzey Kutbu (The Nort Pole), Kutup Yolculuğunun Sırları (Secrets of Polar Travel)dır.
PEÇENEKLER; Türk boylarından. Oğuzların Üç-ok koluna mensupturlar. İslâm kaynaklarında “Beçene, Beçenek, Biçene”; Anadolu ağzında “Peçeneke, Beçenek” olan boyun adı, “iyi çalışır, gayret gösterir” mânâsındadır. Peçeneklere Bizanslılar “Patzinak”, Lâtinler “Bissenus”, Ruslar “Peçennyeg”, Macarlar “Beşennyö”, Ermenilerin “Badzinag” dedikleri kaynaklarda yazılıdır. Asıl yurtları, Orta Asya’da, Seyhun (Siriderya) ile İdil (Volga) nehirleri arasındadır.
Dokuzuncu yüzyılda HazarKağanlığı ve Oğuzların baskılarıyla asıl yurtlarını terk edip, batıya göç etmeye başladılar. Yayılma istikâmetleri Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara doğru idi. Hazar Kağanlığı, Rus Knezlikleri, Bizanslılar ve Balkan kavimleriyle mücâdele ettiler. 860-880 yılları arasında Don-Kuban nehirleri boyuna gelen Peçenekler, Macarları bu havâliden uzaklaştırdılar. Don NehrindenDinyeper’in batısına kadar yayıldılar.
915’te Rusların ataları Kiyef Rus Knezliği’ne ilk Peçenek akını yapıldı. Rusları Karadeniz kıyılarına indirmemek için, 915’ten 1036 yılına kadar, on biri büyük olmak üzere pekçok akın yaptılar. Peçeneklerin, Rusları Karadeniz’e indirmemeleri Bizanslıların menfaatineydi. Bizanslılar, 1018 yılına kadar Peçeneklerle dost geçinmeye çalıştılar. 1026, 1035, 1036’da Balkanlara akın tertip ettiler.
Peçeneklerin iç mücâdelesinde, önce Kegen’in, sonra da Turak’ın Hıristiyan olmasıyla, millî felâketleri başladı. Peçenekler arasında 1048 yılında başlayan Hıristiyanlaşma, Balkanlarda sıkışmalarıyla hızlandı. Hıristiyanlaşan Peçenekler, millî benliklerini unutup, Türklüklerini kaybettiler. Bizanslılar, Peçenekleri yurtlarından alıp, başka yerlere iskân siyâseti tâkip ettiler. Bizans ordusuna da asker alındılar.
1071 Malazgirt Muhârebesinde Bizans ordusundaki Peçenekler, Selçuklular safına geçmeleriyle, Sultan Alparslan’ın zafer kazanmasında yardımcı oldular. 1176 Miriokefalon Meydan Muhârebesinde de Anadolu Selçukluları safına geçtiler. Balkanlardaki Peçenekler, Anadolu’da Marmara kıyılarına kadar gelen soydaşı Selçuklularla münâsebet kurdular. Peçenekler, Trakya’da Bizans kuvvetlerini üst üste yenerek, Edirne ve Keşan’a hâkim olarak, Çekmece’ye kadar geldiler. Oğuzların Üç-ok kolu Çavundur boyuna mensup olan İzmir Beyi Çaka Bey’in, kuvvetli bir donanma kurarak, Bizans’a âit adaları zaptetmesi, iki soydaş boyun, Bizans’a karşı ittifakına sebep oldu. Bizans’a karşı Peçenek, Çavundur ittifakı entrika ile bütünüyle gerçekleşemedi. Bizansılar, Peçeneklere karşı Kıpçaklarla anlaştı. Bizans’a kırk bin atlı ile yardıma gelen Kıpçaklar, Bizans ordusuyla berâber olup, Meriç Irmağı ağzında ve Enez yakınında Peçeneklerle karşılaştılar. 29 Nisan 1091 târihinde Luvinyum Muhârebesinde Peçenekler yenildiler. Luvinyum Muhârebesi, Peçeneklerin siyâsî târihinin sonu oldu. Peçeneklerden kırk bin âile Arnavutluk kuzeyindeki Ohri Gölünün doğusuna yerleştiler.
Balkanlara dağılan Peçenekler, Müslüman olmadıklarından, Anadolu ve Hindistan’daki soydaşları gibi Türklüklerini muhâfaza edemeyip, Slavlaştılar. Asıl çoğunluğu Karadeniz’in kuzeyi ve Balkanlarda olmasına rağmen, günümüzde buralarda Peçenek hâtırasına rastlanmamaktadır. Anadolu’da Peçeneklere âit coğrafî adlar hâlâ mevcuttur. Ankara vilâyeti, Şereflikoçhisar kazâsı yakınındaki Peçeneközü vâdisi, Maraş’ın Elbistan kazâsında iki, Konya bölgesinde de dört yer adı. Peçeneklerin Anadolu’ya geldiklerinin hâtırasıdır.
PEÇEVÎ İBRÂHİM PAŞA; Osmanlı târihçisi ve devlet adamı. Güney Macaristan’da Mohaç ile Zigetvar arasındaki Peç kasabasında 1574 yılında doğdu. Babası, Bosna’da Alaybeyoğulları diye tanınan bir âileye mensup olan Câfer Beydir. Annesi ise Sokullu âilesindendir.
Peçevî İbrâhim, ilk tahsiline babasının sancakbeyi bulunduğu Peç’te başladı. On dört yaşında babası ölünce, Budin Beylerbeyi olan Gâzi Ferhad Paşanın yanına giderek orada tahsiline devam etti. Bilâhare Bosna’ya gelerek öğrenimini tamamladı.
Âile geleneklerine uygun olarak serhad boyunda vazife aldı. Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa, 1593 yılındaki Osmanlı-Avusturya Seferi sebebiyle oraya gelince, emrine girdi. Lala Mehmed Paşanın katıldığı bütün askerî hareketlerde bulundu ve on beş sene yanında kaldı. 1593-1606 yılları arasında devam eden Nemçe Seferindeki olayları bizzat gördüğü gibi, siyâsî müzâkerelerde de yazılı tercüman veya delege olarak bulundu. Estergon Kalesi ele geçirildiğinde, fetih müjdesini sultana götürünce huzûra kabul edildi ve Pâdişâh Birinci Ahmed Han (1603-1617) tarafından hil’at giydirildi.
Sadrâzam Lala Mehmed Paşa, İstanbul’a dönünce onunla berâber geldi. Sadrâzamın 1606’da ölümünden sonra yeni sadrâzam Derviş Paşa tarafından İnebahtı, Eğriboz, Karlı ili sancaklarının tahriri ve yoklamasıyla vazifelendirildi. Kuyucu Murâd Paşa zamânında başka vazife verildiyse de kabul etmeyerek memleketi Peç’e döndü. Bir müddet burada kaldıktan sonra, 1618’de Diyarbekir defterdarlığına tâyin edildi. Tokat, Tuna ve Anadolu defterdarlıklarında bulunduktan sonra Kırka Sancakbeyi olarak memleketine döndü. Buradan bâzı defterdarlık vazifelerine tâyininden sonra 1641’de resmî vazifelerden tamâmen ayrıldı.
Peç’te ve Budin’de sâkin bir hayat yaşayarak ölümüne kadar meşhur iki ciltlik Peçevî Târihi’ni yazmakla vaktini geçirdi. Macar dilini çok iyi bilmesi, yabancı târih kitaplarını da tetkik etmesine yardımcı oldu.
Peçevî İbrâhim’in ölüm târihi kat’î belli değildir. 1649 veya 1651 olarak tahmin edilmektedir. Kabri memleketindedir.
Peçevî İbrâhim Efendi, meşhur târih kitabını yazmaya 1640 târihinde başladı. Macaristan’ın Osmanlı yönetimindeki târihini ve bunların geçirdiği değişiklikleri anlatan eserini, Budin Beylerbeyi Kara Mûsâ Paşaya sundu. Onun tavsiyesiyle barış zamânındaki olayları da içine alacak şekilde eserini yeni baştan yazarak genişletti. Kânûnî Sultan Süleyman Hanın 1520’de, tahta geçişinden 1648’e kadar geçen olayları anlattığı eserine, daha sonraki senelerde Tameşvar Defterdârı Belgradlı Mustafa ibni Ahmed Efendi 1635-1648 yılları, Mehmed Paşa 1640-1648 yılları için zeyl (ek) yazdılar. 1520-1648 yılları arasındaki Osmanlı târihini en iyi anlatan, kaynak olan bu eser, yazılı kaynaklardan başka, yazarın kendi müşâhedelerini ve hâtıralarını da içine toplamıştır. Eser, Târih-i Peçevî adıyla 1864-1866 yıllarında bastırıldı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.