halk hikâyelerindeki türkülerin arasındaki mâni şeklindeki dörtlükler. Türk mûsikîsinde bir saz eseri türü. Farsça “önde giden” demek olan pişrevden bozmadır. Tek çalgı veya umûmî fasıl başlarında çalınır.
Rüzgâra karşı atılan, ucunda demir yerine kemik bulunan oklara da peşrev denir. Bunların boyları kısa olduğu gibi yayları da dar olurdu.
Eskiden topçu tarafından kullanılan, açıktaki personele yakın mesâfeden atılan şarapnelin bir çeşidine de peşrev denirdi. Bunlar saç bir muhafaza içinde birçok misketten meydana gelen bir top mermisiydi.
Çayırda yapılan yağlı güreşlerde; güreşme hazırlığı, güreşe girişi ifâde eden âhenkli hareketlere de peşrev denir. Bütün vücutları yağlı olan pehlivanların güneşin ışığında parlayan vücutları, kıvrak hareketleri, seri el hareketleri, yerden aldıkları temennalar, attıkları nâralar peşrevin belli başlı husûsiyetleridir. Peşrevde pehlivan uzun adımlarla meydanın ortasına doğru ilerlerken ellerini âhenkli olarak çırpar. Bu hareketi birkaç defâ tekrar eder. Meydan ortasında kıbleye döner, hafif diz kırıp temanna çakar ve rakibiyle tutuşur. Yağlı güreşlerimizde Koca Yusuf, Hergeleci İbrâhim, Aliço, Kavasoğlu İbrâhim ve Mümin Hoca pehlivanlıklarının yanısıra çok güzel peşrev yapmakla da meşhurdular.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.