Alm. Regine, Fr. Regime (m), İng. Regime; diet. İdâre, usûl, sistem, nizam, tarz. Rejim kullanıldığı ilme ve terime göre değişik mânâlar almıştır.
Tıpta; sıhhati korumak veya sağlığa kavuşmak gâyesiyle uygulanan beslenme düzeni.
Coğrafyada; akarsudan belli zamanda geçen su miktarının geçirdiği değişikliklerin bütünü.
Meteorolojide; yağışların belli zaman içerisindeki tâkip ettiği seyir.
Hukukta; bir konuyla ilgili kânunların bütünü. Cezâ, infaz rejimi gibi. Kamu Hukûkunda ise; devletin yönetim şekli demektir.
İnsandaki sosyallık, siyâsîlik vasfı, çok çeşitli ihtiyaçlarını karşılama, varlığını devam ettirme gibi sebepler, sosyal düzene tâbi olma gereği, çeşitli sosyal ve siyâsî teşekküllerin meydana gelmesini sağlamıştır. Başlangıçta, kan ve inanç ortaklığına dayanan âileler teşekkül etmiş, bunların gelişmeleri ve birleşmeleriyle kabile, aşiret, köy, kasaba, site, komün, kanton, müstakil şehir devletleri ve nihâyet devlet vücûda gelmiştir.
İmâm-ı Gazâlî, İbn-i Haldun, George Buehman gibi sosyologlara göre, insanın medenî yaratılması, ondaki toplu ve barış içinde yaşama hissi, insanı, devlet ve devletin idâre şekli olan rejime götürmüştür.
Devletin meydana çıkışı, devlet gücünün kimin eliyle kullanılacağı problemini doğurmuş, dolayısıyla rejimin şekilleri meydana gelmiştir.
İlâhî dinlerin mensupları, insanların zaman geçtikçe medenîleştiklerini kabûl etmemekte; “İnsanlar medenî doğmuştur. İlk insanlarla birlikte medeniyet teşekkül etmiş, insanlar berâber yaşamış, kendilerini idâre edenlere (rejime) itaat etmişlerdir.” demektedirler.
Son arkeolojik kazılar, “İlk insanlar vahşîdir!” teorisini tamâmen sarsmıştır. Bu kazılarda bulunan kumaş, cam, mâhiyeti anlaşılmayan metal parçaları, târih öncesi devir dediğimiz zamânın binlerce yıl öncesine âittir. Nitekim; Mezopotamya’da Gar Koben mevkiinde 40.000 yıl öncesine âit çakmaktaşı endüstrisi, Kerim şehirde de taş kesme makinası bulunmuştur.
İslâm âlimlerine göre; “İnsan neslinin babası olan Âdem aleyhisselâmdan beri geçen süre, 313.000 seneden eksik olmayıp, insanlığın ömrü, altı-yedi bin seneden ibâret değildir. İlk insanlar ve onları tâkip edenler, vahşî değillerdi. Medeniyetler kurup, sevk ve idâre etmişlerdir. Her bin senede bir, kâinatın yaratıcısı Allahü teâlâ, bir kitap, bir peygamber ve bir din göndermiştir. Peygamberlerin her biri, kendi zamanlarında hâkim ve hükümleri tebliğ edici olup, Cenâb-ı Hak tarafından tebliğ ve infâza memur olmuşlardır. Âlemlerin yaratanı, mükemmel sûrette yarattığı, insanın dünyevî, uhrevî, cismânî, rûhânî, bütün ihtiyaçlarını, menfaatlerini, ebedî saâdet yolunu peygamberler vâsıtasıyla bildirmiştir.”
Rejimler; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin kullanılışı açısından şu şekilde sınıflandırılır:
A. Kuvvetler ayrılığına yer vermeyen rejimler:
Bu rejimlerde, yargı ve yasama hükümetin elindedir.
1. Mutlakiyetler: Bütün yetki ya bir kişide toplanmıştır (monarşi) veya bir grubun elindedir. (aristokrasi). Kralın yetkisi bir meclis tarafından kısılmışsa buna “meşrûtî monarşi” denir.
2. Diktatörlükler: Bu rejimlerde bütün kuvvetler, icrâ organında, onu temsil eden diktatörde toplanır. Kralın iktidarının kaynağı örfe uygun olduğu halde, diktatörün iktidarının kaynağı kuvvettir, örfe aykırıdır.
a. Eski diktatörlükler: Sezar’ın, Neron’un, Firavun’un iktidarları gibi. Kuvvetle işbaşına gelen ve bütün yetkilerin tek kişide toplandığı iktidarlardır.
b. Komünizm: Bütün hak ve hürriyetlerin kaldırıldığı, bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıfa tahakkümüne ve Marks’ın görüşlerine dayalı rejim şeklidir.
c. Nazizm: Faşizmin bir çeşidi olup, Alman milletinin üstünlüğü fikrine dayanan ve bütün yetkilerin baştaki diktatörde (Führer’de) toplandığı rejimdir.
d. Faşizm: Orta sınıfa dayalı dikta rejimidir.
3. Meclis hükûmeti: İstiklâl Savaşı sırasında Türkiye’de görülen bu rejimde, yasama ve yürütme millet meclisinde toplanmıştır.
B. Kuvvetler ayrılığına yer veren rejimler:
Demokratik, cumhûriyetçi rejim. Bu rejimlerde hâkimiyet halkındır. Yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrılmıştır.
1. Başkanlık sistemi: Amerika Birleşik Devletlerinde görülen bu sistemde devlet başkanı, hem hükûmetin hem de devletin başıdır.
2. Parlamenterizm: Hükûmetin bağımsız, fakat meclise karşı sorumlu olduğu rejim. Kuvvetler arasında yumuşak bir ayrılık kabûl etmiştir. Eşitlik ve denge prensibi gereği kuvvetlerin birbirine üstünlüğü yoktur. Fakat günümüzde hızlı, değişen hayat şartları kuvvetli ve istikrarlı hükûmetleri gerektirdiğinden kuvvetler arasındaki denge yürütme organı lehine bozulmuştur.
Günümüz Türkiye’sinde bu rejim uygulanmaktadır.
3. Yarı başkanlık sistemi: Bu sistem başkanlık sistemiyle parlamenter sistemin karmasından oluşur. Fransa’da uygulanmaktadır.
C- İdârî rejim: Devletin idârî faaliyetlerinin yürütülmesinin bir şekli. Faaliyetler; idâre adı verilen bir teşekküle verilmiş ve özel hukuktan farklı olarak kamu hukûkuna tâbi kılınmıştır. Türkiye’de bu sistem uygulanır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.